Ali Rıza Özkan yazdı: Aleviler neden aşure yapar?
GÜNDEMHorasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Sekreteri Ali Rıza Özkan, Alevilerin Muharrem ayı ve aşure geleneğinin anlamını detaylı bir şekilde kaleme aldı.
Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Sekreteri ve alevihaberler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Ali Rıza Özkan, Alevilerin Muharrem ayı ve aşure geleneğinin anlamını detaylı bir şekilde kaleme aldı. Özkan yazısında, Alevi Bektaşi inancında aşurenin manevi ve kültürel önemini, Kerbela matemiyle bağlantısını ve Aleviler ile Şiiler arasındaki ritüel farklılıklarını vurguladı.
Muharrem Ayı: Yas ve Anma Zamanı
Muharrem ayı, Aleviler için bir kutlama değil, yas ve matem ayıdır. Hicri 61 yılında (Miladi 680) Muharrem’in 10. günü, Hz. Muhammed’in torunu İmam Hüseyin ve beraberindeki 71 kişinin Kerbela’da Yezid tarafından katledildiği gün olarak anılır. Bu facia, İslam dünyasında derin bir yara açmış ve Aleviler tarafından her yıl 12 günlük “Matem Orucu” veya “12 İmamlar Orucu” ile anılmaktadır. Oruç, Kerbela’daki acıyı hatırlatmak, inanç kararlılığını pekiştirmek ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmek için tutulur. Bu süreçte Aleviler et, tatlı ve su tüketmez, kesici aletler kullanmaz ve incitici sözlerden kaçınır.
Aşurenin Zamanı ve Anlamı
Aleviler, 10 Muharrem’de (Aşura günü) aşure yapmaz; bu gün, yas, dua ve gözyaşıyla geçirilir. Aşure, Muharrem’in 12. veya 13. gününde, İmam Hüseyin’in oğlu İmam Zeynel Abidin’in Kerbela’da sağ kurtulması ve Ehl-i Beyt soyunun devam etmesi şükrüyle hazırlanır. Aşure, 12 İmamları temsilen en az 12 farklı malzeme ile yapılır ve paylaşılır. Bu paylaşım, barış, sevgi, hoşgörü ve dayanışma dileklerini simgeler. Özkan, “Aşuremizi İslam dünyasında barış, sevgi ve hoşgörü hakim olsun, nefret ve bölücülük ortadan kalksın dileklerimizin delili olarak kabul edin” diyerek bu geleneğin birleştirici ruhunu vurguladı.
Aleviler ve Şiiler Arasındaki Farklar
Alevilerin Muharrem orucu ve aşure geleneği, Şiilerden farklılık gösterir. Aleviler, 12 gün oruç tutarken, Şiiler bu dönemde oruç tutmaz ve yas ritüelleri 10 Muharrem’de sona erer. Aleviler oruç süresince tatlı, et ve su tüketmezken, Şiilerde bu tür yasaklar bulunmaz. Şiiler, “sineleme” ve “ihsan” (lokma dağıtımı) gibi ritüellerle yas tutar. Alevilerde ise aşure, Kerbela şehitlerinin ruhuna ve İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşuna adanır, cenaze sonrası helva dağıtımı gibi 3. günde paylaşılır.
Aşure: Birlik ve Şükran Simgesi
Alevi Bektaşi inancında aşure, sadece bir tatlı değil, aynı zamanda “Hak lokması”dır. 12 günlük Matem Orucu’nun ardından kesilen şükür kurbanıyla birlikte hazırlanan aşure, Ehl-i Beyt’in devamına duyulan sevinci ve toplumsal dayanışmayı temsil eder. Özkan’ın yazısında yer alan dua, bu geleneğin manevi boyutunu özetliyor:“Aşuremiz yiyene helal, yedirene delil ola; Kazanıp getireni, pişirip yetireni Hakk saklaya, Hızır bekleye. Tezgahımız Fatıma’tüz Zehra, Hatice-i Kübra Analarımızın tezgahı ola. Cümlesi yas-ı Muharrem orucumuzu, aşuremizi kabul eyleye.”
Alevilerin aşure geleneği, Kerbela’daki acıyı anmanın, Ehl-i Beyt’e bağlılığın ve toplumsal barışın bir sembolüdür. Ali Rıza Özkan yazısında, aşure, sadece bir yiyecek değil, sevgi, hoşgörü ve birliğin paylaşımıdır.
Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Sekreteri Ali Rıza Özkan yazısında şunları kaydetti:
Öncelikle, söz başında bir noktada takdirimi belirteyim.
Ülkemizde Alevi Bektaşi inancı ve değerlerine yönelik olarak devlet yaklaşımının her gün daha olumlu bir noktaya taşınmakta olduğunu görmekten son derece memnunum.
Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, devlet kurumlarımızın Alevi Bektaşi inancına ve kültürüne pozitif yaklaşımları her geçen gün artıyor ve bu da bizlerin toplumsal meşruiyetine büyük katkılar sağlıyor.
Birkaç yıldır Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı hutbelerde Muharrem faciasına yer vermesi de, Sünni ve Alevi kardeşliğini pekiştiren bir yaklaşımdır.
Bunun yanında, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın bu yıl İmam Hüseyin ve beraberindeki 71 masumun katledildiği gün olan Muharrem’in 10. gününde anma mesajı yayınlaması da, toplumsal barış ve kardeşliğimizin sarsılmaz temellerinin altını çizen bir yaklaşım olmuştur.
Hünkâr Hacı Bektaş Velî’nin desturu üzere; ülkemizin birliğini, dirliğini ve iriliğini gözümüz gibi koruyacağız ve savunacağız.
MUHARREM KUTLAMA DEĞİL, YAS AYIDIR!
“Aşura” Arapça’da onuncu (gün) demek. Aşura, yani Muharrem ayının onuncu günü, Hz. Muhammed’in torunları İmam Hüseyin ve beraberindeki 71 canın suçsuz yere katledildiği günün yıldönümü.
Yani, Muharrem ayının onuncu günü, İslâm dünyasını büyük bir çatışmaya sokan, fitne ve kaos yaratan bir katliamın yaşandığı gündür.
Alevi Bektaşiler bu katliamı her yıl tekrarlanan bir dizi etkinlikle anarlar. Şehitlerin yasını tutarlar.
Kerbelâ mâtemi için tutulan yasın Alevi Bektaşilerde en önemli ögesi oruçtur. Alevi Bektaşiler Muharrem ayının birinci gününden başlayarak 12 gün oruç tutarlar. Oruç tutmak, canlara Kerbelâ faciasını anmak ve hafızaları tazeleyerek inanç kararlılığını pekiştirmek imkânı tanımaktadır.
Türklerin daha Alevi Bektaşilik ortaya çıkmadığı dönemde de Kerbelâ yası için çeşitli törenler düzenlediklerine dair belgeler var. Sünni meşrepli olmakla birlikte, Uygurların da 9, 10 ve 11 Muharrem’de halen oruç tuttuklarını biliyoruz.
Bütün Türk dünyası Muharrem ayını yas ve mâtem ayı olarak kabul edip, buna uygun anma ritüelleri yaşatırken, Arap İslâm dünyasında ise, Muaviye’nin dayattığı şölenler düzenleniyordu
Büyük Türk-İslâm düşünürü El-Bîrûnî yapılanları şöyle anlatıyor:
“Ümeyyeoğulları Aşure gününde yeni elbiseler giydiler, süslendiler, sürme çektiler, bayram yaptılar, davet ve ziyafet verdiler, helva ve tatlılardan tattılar. Bu adet, halk arasında Emevilerin iktidarı boyunca devam etti. Emeviler’den sonra da varlığını sürdürdü.
Şiiler ise şehitlerin efendisinin, Hz. Hüseyin’in öldürülmesine bir hüzün olarak feryat ediyorlar, ağlıyorlar, Medinetü’s-SeIam (Bağdat) ve emsali şehir ve bölgelerde bu hüznü izhar ediyorlar ve Kerbelâ’da bulunan mübarek kabrini ziyaret ediyorlardı. Bu günde ev eşyalarını ve kapkacaklarını değiştirmiyorlar, Muharrem’in dokuzuncu günü de oruç (Tasua orucu) tutuyorlardı.”
ALEVİ BEKTAŞİLER İLE ŞİİLER ARASINDAKİ FARKLAR
Kerbelâ faciasının yas ritüeli olarak anılması, Alevi Bektaşiler tarafından zaman içerisinde 12 İmamların da anılması ile birleştirilmiş.
12 gün tutulan orucun bir diğer ismi de “12 İmamlar orucu”dur. Muharrem orucu kadim gelenek içerisinde 3 gün olduğu halde, Aleviler 12 gün tutar ve çok yerde bunun adı Muharrem orucu olarak değil, 12 İmamlar orucu olarak bilinir.
İmam Hüseyin ve beraberinde bulunanların katledilmesi Muharrem ayının onuncu gününde gerçekleştiği halde, Alevi Bektaşiler 2 gün daha oruç tutarlar.
Şiiler ise, bu dönemde hem oruç tutmazlar ve hem de yas, 12 İmamlarla herhangi bir bağlantısı kurulmaksızın, Muharrem’in onuncu gününde biter.
Alevi Bektaşilerin Muharrem orucu süresince et ürünleri yemediklerini, su içmediklerini, bıçak makas gibi kesici aletler kullanmadıklarını, hassasiyetle incitici konuşmamaya özen gösterdiklerini biliyoruz. Alevi Bektaşiler tüm oruç boyunca yani 12 gün tatlı yemez. 1 ile 12 Muharrem arasında bu yasaklara titizlikle uyulur.
Şiilerde yemek yasağı yoktur. Şiiler tatlı da yer, et de yer, bıçak makas da kullanır. Herhangi bir yasak olmadığı için Muharrem’in onuncu gününde de Şiilerin tatlı ürünleri yediği görülmektedir.
Şiilerde Kerbelâ katliamını anmanın en önemli ritüellerinden birisi de “ihsan” (lokma) dağıtmaktır. Kerbelâ’da dayatılan yoksunluğa karşı paylaşmak, yas töreninin ayırt edici özelliklerinden birisidir.
Şiiler “sineleme” adı verilen bağırlarını döverek ve mersiye okuyarak yas tutarlar.
ALEVİLER NE ZAMAN AŞURE YAPARLAR?
Alevi Bektaşiler 10 Muharrem’de aşure yapmazlar. O gün büyük facianın yaşandığı acı gündür. O günü Alevi Bektaşiler yas ile, dua ile, gözyaşı akıtarak geçirir.
Aşure ise, “ölmüşlerin ruhuna” ve İmam Zeynel Abidin’in kurtuluşu aşkına Muharrem’in 12. günü dağıtılır.
Alevi Bektaşilerde “itikadî gelenek” olarak, Muharrem orucu süresince tatlı yemek yasaktır. Asıl ayırt edici özellik budur.
Sonrasında ise, cenazelerde nasıl 3. günde helva dağıtılıyorsa, Ehl-i Beyt evlatlarının katledilmesinin 3. gününde de aşure dağıtılır.
12 günlük Matem Orucu’nun sonrasında ise Alevi Bektaşiler şükür kurbanı kesiyor. İmam Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin’in Kerbela’da sağ olarak kurtulması; böylece Hz. Muhammed’in soyunun devam etmesi kutlanıyor.
Kurbanların pay edilmesinden sonra aşure pişiriliyor. Alevi Bektaşiler 12 İmamları temsilen aşure yaparken 12 ayrı malzeme kullanıyor.
Alevi Bektaşi inanışına göre Muharrem ayının 12. gününden itibaren pişirilen aşureler ile Ehl-i Beyt soyunun devamının mutluluğu paylaşılıyor.
KUTLAMA YAPMIYORUZ, MATEM İÇINDEYİZ.
Aşuremizi İslâm dünyasında barış, sevgi ve hoşgörü hakim olsun, nefret, düşmanlık ve bölücülük ortadan kalksın, dileklerimizin delili olarak kabul edin.
Bism-i Şah…
Allah Allah…
Nimet-i Celilullah,
bereket-i Halilullah,
cümlemize şefaat eyle,
ya Resulullah!
Aşuremiz yiyene helal,
yedirene delil ola;
Kazanıp getireni, pişirip yetireni
Hakk saklaya, Hızır bekleye.
Tezgahımız Fatıma’tüz Zehra, Hatice-i Kübra Analarımızın tezgahı ola.
Cümlesi yas-ı Muharrem orucumuzu, aşuremizi kabul eyleye.
Şehitler Şahı İmam Hüseyin Efendimizin ve Kerbelâ Şehitlerinin yüce ruhlarının şad olması için;
Ehl-i Beyt soyunu devam ettiren İmam Zeynel Abidin efendimiz için;
Yurdumuzun,
Ulusumuzun,
Cumhuriyetimizin esenlikte olması için;
Ahirete göçenlerimiz için,
bu dünyada yaşayanlarımız için;
Gökten Rahmet,
yerden bereket eksik olmaya;
Muhammed Mustafa,
Ali'yyel Mürteza,
İmam Hasan,
İmam Hüseyin,
Kerbela Şehitleri ve Hünkâr Hacı Bektaş Veli,
cümle erenler,
evliyalar için el-Fatiha.
Dil bizden, nefes pirimizden, himmet erenlerimizden ola.
Allah, eyvallah
Gerçeğin demine Hû!
İlginizi Çekebilir