Alirıza Özdemir'den Alevilik ve kültürel hegemonya üzerine çarpıcı 10 tespit
GÜNDEMAlevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Önceki Dönem Başkanı Alirıza Özdemir, sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımda, Alevilik inancını ve onun kültürel hegemonya üzerindeki etkisini ele alan kapsamlı bir analiz yayınladı.
Yazar ve Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Önceki Dönem Başkanı Alirıza Özdemir, sosyal medya platformu X'te yaptığı paylaşımda, Alevilik inancını ve onun kültürel hegemonya üzerindeki etkisini ele alan kapsamlı bir analiz yayınladı."On Tespitte Alevilik ve Kültürel Hegemonya" başlıklı paylaşımında Özdemir, Aleviliğin tarihsel kökenlerinden günümüzdeki ideolojik istismarlara kadar geniş bir yelpazede görüşlerini dile getirdi.
Özdemir'in paylaşımı, Aleviliğin Ehlibeyt merkezli bir İslam yorumu olarak tanımlanmasıyla başlıyor ve Türkiye'nin kültürel yapısındaki rolünü vurguluyor. Yazar, Alevilik kültürünün Anadolu'nun toplumsal mayasını oluşturduğunu ve jeopolitik açıdan önemli bir miras olduğunu belirtiyor. Özdemir, ayrıca Aleviliğin siyasi istismarlara karşı korunması gerektiğini savunarak, millî bir politika ihtiyacına dikkat çekiyor.
Paylaşımın detayları şu şekilde:
ON TESPİTTE ALEVİLİK VE KÜLTÜREL HEGEMONYA
Birinci Tespit: Aleviliğin Tanımı ve Yayılımı
Alevilik; Ehlibeyt merkezli İslam inancının, Oğuz Türkleri tarafından kendi kültürel kodlarıyla yorumlanma biçimidir.
Tarihsel süreçte Horasan bölgesinde Türklerin İslam'ı kabulüyle filizlenen bu anlayış; büyük Türkmen göçleriyle önce Orta Doğu ve Anadolu’ya, ardından Balkanlar’a taşınmıştır.
Alevilik, kendini "Hak-Muhammed-Ali Yolu" ve "İslam’ın özü" olarak tanımlayan köklü bir inanç sistemidir. Bu inancın etrafında örülen devasa kültürel yapı, göz ardı edilemeyecek kadar güçlü bir toplumsal gerçekliktir.
İkinci Tespit: Kültürel Parametreler
Kültürü tanımlayan dört temel sütun mevcuttur:
Üretim: Kültür, insana özgü bir üründür.
Görelilik: Toplumdan topluma farklılık gösterir ve milletleri birbirinden ayıran temel mihenk taşıdır.
Tarihsellik: Kuşaktan kuşağa aktarılan bir süreklilik arz eder.
Dinamizm: Durağan değildir; zamanın ruhuna göre sürekli bir değişim ve gelişim içindedir.
Üçüncü Tespit: İlahî Vahiy ve Yerel Örf
Alevi inancına göre İslam, Hz. Muhammed’e Cebrail vasıtasıyla vahyedilmiş kutsal ve değişmez bir dindir. Ancak inancın özüyle çelişmeyen gelenek ve göreneklerin, yerel dokuyla uyumlu kalması esastır.
Hz. Ali’nin Mısır Valisi Malik Eşter’e verdiği "halkın tevhit ilkesine aykırı olmayan adetlerine müdahale etmeme" talimatı, dinin "Araplaşmadan" kendi öz kültürü ile yaşanabileceğinin tarihsel dayanağıdır.
Dördüncü Tespit: Kültürel Süreklilik ve Kimlik İnşası
Bir topluluğun din değiştirmesi, geçmişini bütünüyle terk etmesi değil; eski alışkanlıklarını yeni bir "dinî atmosfer" içinde yeniden formüle etmesidir.
Alevilik, Türklerin İslam’ı kabul ederken öz kimliklerini muhafaza ederek oluşturdukları özgün bir algılama biçimidir.
Beşinci Tespit: Araştırmalardaki Perspektif Kayması
Günümüzde Sünnilik araştırmaları teolojik bir zeminde yürütüldüğü için net bir çerçeveye sahipken; Alevilik araştırmaları sıklıkla sadece folklorik, sosyolojik veya kültürel bir perspektife hapsedilmektedir. Bu yöntem, Aleviliğin inançsal derinliğinin ıskalanmasına ve bir kavram karmaşasına yol açmaktadır.
Altıncı Tespit: İktidar ve Rıza
Siyasal iktidar ve kültürel hegemonya farklı düzlemlerde işler. Siyasal iktidar, "zor" ve "dayatmayı" içinde barındırabilirken; kültürel hegemonya, kitlelerin gönüllü rızasına dayanır.
Gerçek bir hegemonya ancak toplumun geniş kesimlerinin onayını alan "yumuşak güç" unsurlarıyla tesis edilebilir.
Yedinci Tespit: Türkiye’nin Kültürel Merkezi
Türkiye’de kalıcı ve kuşatıcı bir kültürel hegemonya kurma iddiasındaki her siyasi irade, ideolojisi ne olursa olsun Alevi-Bektaşi birikimini taşıyıcı kolonlarından biri haline getirmek ve bu kaynaktan beslenmek zorundadır.
Sekizinci Tespit: Kültürel Derinlik ve Yayılım
Alevi-Bektaşi kültürü üç temel açıdan hayati öneme sahiptir:
Toplumsal Maya: Anadolu Türklüğü "Alevi meşrep" bir mayayla yoğrulmuştur; coğrafyamızdaki mezhep savaşlarını engelleyen yegâne sigorta bu derinliktir.
Evrensellik: Sadece dinî bir çerçeve değil; doğa, aşk, hüzün ve sevinci kapsayan muazzam bir halk kültürü hazinesidir.
Jeopolitik Etki: Balkanlar’dan Orta Doğu’ya uzanan geniş bir sahada Türkiye’nin en etkili kültürel miraslarından biridir.
Dokuzuncu Tespit: İdeolojik İstismar ve "Ali’siz Alevilik"
Geçmişte bazı marjinal klikler, Alevi kültürünün içini boşaltarak onu sınıfsal ve ideolojik çıkarları için kullanmaya çalışmıştır.
"Ali’siz Alevilik" gibi köksüz yaklaşımlar, bu zengin mirası İslam ve Türk kimliğinden koparma gayretinin bir ürünüdür. Alevilik, uzun süre belirli kesimlerin siyasi arka bahçesi olarak istismar edilmiştir.
Onuncu Tespit: Millî Politika İhtiyacı
Alevi-Bektaşi kültürünü her türlü istismardan arındırmak ve onu Türk devletinin kültürel politikalarının ana unsurlarından biri haline getirmek millî bir zorunluluktur.
Bu birikimin kendi özgün yapısı içinde güçlenmesi, Türkiye’nin ortak menfaatidir. Bu konuda devlet kadar Türk milliyetçilerine de büyük görev düşmektedir.
Özetle; Türkiye’de sadece Alevi-Bektaşi kültürü üzerinden mutlak bir hegemonya kurulamaz. Ancak Alevi kültürünü dışlayan hiçbir yapının da Türkiye'de kültürel hegemonya kurma imkanı yoktur.
Kaynak:https://x.com/etnojenez/status/2001868666246177068
İlginizi Çekebilir