Dr. Beydili yazdı: Nesimi'nin mezarı Halep'te kalmalı
GÜNDEMSuriyeli Türkmen Doktorlar Derneği Başkanı Dr. Muhtar Beydili, Azerbaycan devletinin Alevi Bektaşi tarihinin de çok önemli şairlerinden olan Seyyid İmadeddin Nesimi'nin mezarını Azerbaycan'a götürmek istediğine dair haberler üzerine, bu girişime karşı çıkan bir makale kaleme aldı.
Suriyeli Türkmen Doktorlar Derneği Başkanı Dr. Muhtar Beydili, Azerbaycan devletinin Alevi Bektaşi tarihinin de çok önemli şairlerinden olan Seyyid İmadeddin Nesimi'nin mezarını Azerbaycan'a götürmek istediğine dair haberler üzerine, bu girişime karşı çıkan bir makale kaleme aldı. İşte o yazı:
Nəsimi’nin Halep’teki Mezarı: Hafızanın, Kimliğin ve Stratejinin Kesişim Noktası
Tarih, yalnızca yazılı metinlerden ibaret değildir; aynı zamanda mezar taşlarında, anıtlarda, kutsal mekânlarda ve kültürel hafızayı diri tutan sembollerde yaşamaya devam eder. İmadəddin Nəsimi’nin Halep’teki mezarı, bu açıdan Suriye Halep Türkmenleri için bir kimlik nişanı, Azerbaycan için ise ulusal hafızanın küresel ölçekte uzanan bir temsilidir. Onun defnedildiği mekân, yalnızca bir şahsiyetin kabri değil; aynı zamanda ortak Türk-İslam medeniyetinin bir tapusu, hem Suriye hem de Azerbaycan için tarihî aidiyetin sembolüdür.
Mezarın Yerinde Kalmasının Kültürel ve Manevi Boyutu:
“Nerede bir mezarımız varsa, orası bizim toprağımızdır” düşüncesi, yalnızca bir duygusal vurgu değil, aynı zamanda tarihsel aidiyetin ifadesidir. Nəsimi’nin mezarı Halep’te kaldığı sürece:
• Türkmenlerin bu topraklardaki köklü varlığını sembolize eder,
• Azerbaycan’ın tarihî şahsiyetlerinin yalnızca Bakü veya Şamahı ile sınırlı olmadığını, onların mirasının Suriye’ye kadar uzandığını gösterir,
• Türk-İslam dünyasının ortak medeniyet coğrafyasını görünür kılar.
Kabir taşındığında, bu çok boyutlu bağ kopma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Oysa kabir, yerinde kalarak hem bir hafıza mekânı hem de bir ortak miras alanı olarak işlev görmeye devam eder.
Suriye Halep Türkmenleri Açısından Stratejik Değer:
Halep Türkmenleri, yüzyıllardır bölgenin kültürel ve toplumsal dokusunda önemli rol oynamışlardır. Nəsimi’nin mezarının Halep’te bulunması, onların tarihî köklerini ve medeniyet üretimindeki rollerini somut bir şekilde belgelemektedir. Bu miras:
• Türkmenlerin kendi kimliklerini korumaları ve savunmaları için bir dayanak noktasıdır.
• Gelecek nesillere aktarılacak bir tarihî aidiyet sembolüdür.
• Uluslararası platformlarda Türkmenlerin, bu coğrafyada yalnızca bir azınlık değil, köklü ve derin bir halk olduğunu hatırlatan güçlü bir kanıttır.
Azerbaycan Açısından Stratejik ve Kültürel Mesaj
Azerbaycan için Nəsimi, yalnızca bir şair değil; aynı zamanda felsefi düşüncenin ve sanatın zirvesini temsil eden bir şahsiyettir. Onun kabri Halep’te kaldığı sürece Azerbaycan:
• Kültürel mirasını sınırlarının ötesinde temsil etme imkânı bulur.
• Suriye ile arasında ortak tarihî bağ kurar.
• Türk dünyasının farklı bölgeleriyle entelektüel ve manevi bir köprü tesis eder.
Eğer kabir taşınırsa, Azerbaycan yalnızca bir kültürel mekândan değil; aynı zamanda Suriye Türkmenleri ile kurduğu stratejik ve manevi bağdan da önemli ölçüde yoksun kalabilir.
Uluslararası Boyut:
Nəsimi’nin Halep’teki mezarının korunması, yalnızca Suriye Türkmenleri ve Azerbaycan için değil, aynı zamanda:
• UNESCO’nun kültürel miras ilkeleriyle de uyumludur. Çünkü kültürel varlıklar, bağlamlarından koparıldıklarında anlam kaybına uğrar.
• İslam dünyası açısından, bu tür tarihî şahsiyetlerin kabirleri, ortak medeniyetin yaşayan sembolleridir.
• Kültürel diplomaside, mezarın bulunduğu yer bir stratejik mekân hâline gelir ve iki ülke arasında kalıcı bağ kurar.
Sonuç olarak biz halep Türkmenleri olarak şunu söylemek istiyoruz:
Nəsimi’nin Halep’teki mezarının korunması, bir kabri muhafaza etmenin ötesinde, kimliği, hafızayı, aidiyeti ve stratejik ilişkileri korumak anlamına gelir. Bu bağlamda mezarın taşınması, Azerbaycan açısından yalnızca tarihî bir kayıp değil; aynı zamanda Suriye Türkmenleriyle olan derin bağların zedelenmesi anlamına gelir.
Dolayısıyla, Nəsimi’nin Halep’teki kabri, Türk-İslam medeniyetinin ortak tapusu olarak kalmalı; hem Türkmenler hem de Azerbaycan için gelecek nesillere bir kimlik ve hafıza mirası olarak aktarılmalıdır.
İlginizi Çekebilir