Dr. İhsan Ünlü’den Alevi ve Sünni kardeşlerimize tarihi çağrı
GÜNDEMDünya'da savaşların konuşulduğu bu zamanlarda; araştırmacı yazar Dr. İhsan Ünlü, içeride birlik ve beraberliği vurgulayan “BU BİR ÇAĞRIDIR!” makale kaleme aldı. Ünlü, Türkiye’deki Alevi ve Sünni vatandaşlara seslenerek mezhepsel gerilimlerin bırakılması ve ortak İslami kardeşlik bağlarının yeniden güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
### Dr. İhsan Ünlü’den Alevi ve Sünni Kardeşlere Tarihi Çağrı: “Bir Olalım, İri Olalım, Yoksa Hep Birlikte Yok Oluruz”
Dünya'da savaşların konuşulduğu bu zamanlarda; araştırmacı yazar Dr. İhsan Ünlü, içeride birlik ve beraberliği vurgulayan “BU BİR ÇAĞRIDIR!” makale kaleme aldı. Ünlü, Türkiye’deki Alevi ve Sünni vatandaşlara seslenerek mezhepsel gerilimlerin bırakılması ve ortak İslami kardeşlik bağlarının yeniden güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
Dr. İhsan Ünlü, yazısında özetle şu mesajları verdi:
“Aynı Allah’a, aynı Peygamber’e, aynı kıbleye inanan, Ehl-i Beyt sevgisinde birleşen kardeşlerin birbirine hasım olması mümkün değildir.”
“Geçmişte yaşanan acılar (Kerbelâ, Madımak, Başbağlar vb.) mazide kaldı. Bugün aynı hataları tekrarlamamak, barış içinde birlikte yaşamak zorundayız.”
“Bizi bölmek isteyen dış güçler ne Aleviliğinizi ne Sünniliğinizi ayırt ediyor; tek millet olarak Müslüman Türkleri hedef alıyor. Mezhep ve etnik farklarımız onların en yumuşak karnımızdır.”
“Batı, kendi mezhep savaşlarını bitirip birleşti, şimdi aynı oyunu bize oynuyor. ‘Böl-parçala-yönet’ taktiğiyle yoluna devam ediyor.”
“Gençlik hızla uzaklaşıyor. Hâlâ birbirimizi ‘mülhid’, ‘kafir’, ‘Yezid kafalı’ gibi ithamlarla ötekileştirirsek, yeni nesil bizi tamamen yok sayacak.”
“Mezhepli olmak başka, mezhepçi olmak başkadır. ‘Benim yolum haktır’ diyebilirsin ama ‘tek hakikat benim yolumdur’ diyemezsin.”
“Allah dileseydi hepimizi tek ümmet yapardı (Maide 48). Farklı yorumlar O’nun rahmetindendir. Hoşgörüyü elden bırakmayalım.”
Dr. Ünlü yazısını Yunus Emre’nin “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz” dizeleri ve Kaygusuz Abdal’ın tevhid beyitleriyle tamamladı:
“Tevhîd bilen kişidür ehl-i din
Tevhîd eyler kişiyi Hakk’a yakîn
Tevhîdi her kim ki bildi cân olur
Bu sarayın halkına sultân olur”
Dr. İhsan Ünlü'nün makalesinin tam metni şöyle:
BU BİR ÇAĞRIDIR!
Ey Alevi ve Ey Sünni Kardeşim!
Büyük bir okyanusun ve engin bir hazinenin içerisindesin.
Harika bir dinin (İslam) yolunun yolcusu olarak yüzlerce yıllık dindaş ve kardeşsin.
Allah inancı başta olmak üzere onlarca birlikteliğin varken ayrıntıya takılıp kıyıda boğulmak sana yaraşır mı?
Aynı Peygambere inanan ve onun Ehl-i beyt’ine muhabbet eden müminlerin hasım olması mümkün mü?
Aynı coğrafyada kader birlikteliği yapan yurttaşların birbirine sırt çevirmesi kimin işine gelir? Kimlerin ekmeğine yağ sürer düşündün mü?
“Yüz yüze gelince kardeş, arkasını dönünce kalleş” muamelesi, Şah-ı Merdân Ali’nin evlatlarına yakışır mı?
Aynı kıbleye yönelenlerin bu saatten sonra başka kıbleye yönelmeleri ve birbirlerine gönül koymaları düşünülebilir mi?
“İncinsen de incitme”, “Düşmanının dahi insan olduğunu unutma!” diyen bir medeniyetin takipçilerinin siyasi ve dünyevi birtakım farklılıklardan dolayı birbirini düşmanlaştırması ve ötekileştirmesinin faturasını kim ödeyebilir?
Evet, seni anlıyorum geçmişte hiç unutamayacağın yanlışlar yapıldı, badireler atlatıldı. Ama onlar mazide kaldı. Bugün anı yaşayanlar olarak, geçmişten ders çıkarıp günümüzde aynı hatalara düşmeden hep birlikte barış içinde yaşamanın bilinciyle hareket etmek zorunda değil miyiz?
Kerbelâ’dan yeterince ders almamışsın ki yeni Kerbelâlar yaşanıyor. Ortadoğu kan gölü, etrafında ve dahi yanı başında yeni Madımaklar, Başbağlar yaşatmak için gece gündüz çalışan, projeler üreten hainler varken sen ne üretiyorsun Allah aşkına?
Unutma ki seni bölmek, parçalamak isteyenlerin gözünde senin Aleviliğinin, Sünniliğinin hiçbir önemi yok. Onlar tek millet olarak seni Müslüman olarak görüyor ve kendi hegemonyaları için en yumuşak karnın olan etnik ve mezhepsel yönünden operasyon çekiyor.
O yüzden ne olur artık gör şu oyunu! Bırak bu manasız, hakikatsiz ve zararlı çekişmeleri. Yoksa hâkim güçler, geçmişte olduğu gibi “böl-parçala-yönet” taktiğiyle bizi birbirimize düşürerek yol almaya devam edecek.
“Batı” yüzlerce yıl mezhep savaşları yüzünden kan kaybetti. Ne var ki bu savaşlara son verip ortak menfaatler üzerinde birleşerek gözünü Doğu’ya ve bize çevirdi. Şimdi aynı oyunları bizim üzerimizden devşirip istikbalimizi karartmaya çalışıyor.
Görmüyor musun gençlik almış başını gidiyor. Sen yerinde sayarak kendi kültürünü muhafaza etme telaşındayken yeni nesil farklı arayışlar peşinde koşuyor; seni-beni yok sayıyor; “bize hitap etmiyorsunuz!” diyerek senden yeni bir dil geliştirmeni bekliyor.
Sen hala yanı başındakini “yabancı”, “kestiği yenmez”, “mum söndücü”, “mülhid”, “zındık”, “Yezid kafalı” gibi iddialarla itham ediyorsan geçmiş olsun. Demek ki daha meselenin ciddiyetini anlayamamışsın.
Bırak artık insanların yakasını, ne yiyip ne içtiğini, neye inanıp neye inanmadığını, kılığını kıyafetini. Kullara Allah’ın soracağı soruları sormak yerine temel ihtiyaçlarını sor. Derdine dert eklemek yerine derman olmaya çalış. Yük olma yük al!
“Allah’a giden yolların sayısı kulların nefesi adedincedir” anlayışıyla biraz daha hoşgörülü ol! Tek tipçi ve otoriter yaklaşımların tarihte nelere mal olduğunu unutma!
Lütfen mezhebini, meşrebini, yolunu, izini dinin önüne geçirme ve kimseye dayatmaya kalkışma! Mezhepli olabilirsin ama mezhepçi olursan zarar verirsin. “Benim yolum haktır” deme hakkına sahipsin ama “tek hakikat benim yolum” deme hakkına ve lüksüne sahip değilsin.
O yüzden sana ait özelin sana kalsın lütfen. Sen, ayrıntı konulara değil ortak temalara odaklan. Farklılıkları ayrışma nedeni olarak değil zenginlik olarak okumaya çalış!
Allah dileseydi hepimizi tek bir ümmet olarak yaratırdı. (Maide-48) Demek ki farklı yetenekler, eğilimler ve yorumlar O’nun rahmetinin eseridir.
Sen kendi din yorumunu hâkim kılıp diğer yorumlara tahammül edemiyorsan Allah’ın yasalarını da dinlemiyorsun demektir.
Sözün özü; Ehl-i tevhîd olarak kardeşlik ve dayanışmayı gerektiren yüzlerce birlikteliğimiz varken, ayrışmaya ve bölünmeye neden olacak ayrıntı konulara takılıp kalmak herkesi sıkıntıya sokar.
Yunus’un dediği gibi, bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz. Bu gemi batarsa herkes nasibini alır ve boğulur.
Gelin dinimizin bizden istediği tevhîde sarılalım. Bir olalım, iri olalım. Hatırlayalım; birlikte rahmet, ayrılıkta sıkıntı vardır. Allah’ın rahmeti ve bereketi, O’nun yolunda birbirine sımsıkı sarılananların üzerinedir.
Bu tarihi çağrımı Kaygusuz Abdal’ın dizeleriyle tamamlamak isterim:
“Tevhîd bilen kişidür ehl-i din
Tevhîd eyler kişiyi Hakk’a yakîn
Tevhîdi her kim ki bildi cân olur
Bu sarayın halkına sultân olur”
20.11.2025
İlginizi Çekebilir