Genellikle belirti vermiyor, tesadüfen yakalanıyor
SAĞLIKBöbreklerimizin hemen üstünde küçük üçgen şeklinde yer alan ve 4-6 gram ağırlığında olan böbrek üstü bezleri yaşantımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan hormonları üretmek ve salgılamak gibi son derece önemli işlevler üstleniyorlar. Öyle ki vücudumuzun enerji üretiminden kan basıncının düzenlenmesine, kalp-damar sağlığından stres yönetimine kadar pek çok kritik göreve sahip hormonları salgılıyorlar. Dolayısıyla, bu bezlerde oluşan kitlelerin bazı türleri, zamanında teşhis ve tedavi edilmediğinde vücutta ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Acıbadem Kadıköy (Dr. Şinasi Can) Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, böbreküstü bezinde gelişen kitlelerin çoğunun belirti vermediğine ve genellikle başka bir sebeple başvurulan görüntüleme yöntemlerinde tesadüfen bulunduğuna dikkat çekerek, “Böbrek üstü bezlerinde oluşan kitleler genellikle tehlikeli değildir. Ancak, özellikle pheochromocytoma ve kortizol ile aldosteron hormonu salgılayan kitleler ciddi kardiyovasküler, metabolik ve elektrolit sorunlara yol açabilmektedir. Ayrıca, büyük olan veya sürekli büyüyen kitlelerde de kanser riski artmaktadır. Bunların yanı sıra bu kitleler özellikle akciğer, meme veya böbrek kanserlerinin yayılmaları sonucu da gelişebilmektedir. Dolayısıyla, bazı kitleler ciddi ve acil müdahale gerektirebilmektedir” diyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, bu nedenle böbrek üstü bezinde oluşan her kitlenin mutlaka uygun tanı yöntemleriyle değerlendirilmesinin ve ihtiyaç halinde tedavi edilmesinin yaşamsal önem taşıdığı uyarısında bulunuyor.
Böbreklerimizin hemen üstünde küçük üçgen şeklinde yer alan ve 4-6 gram ağırlığında olan böbrek üstü bezleri yaşantımızı sürdürebilmemiz için gerekli olan hormonları üretmek ve salgılamak gibi son derece önemli işlevler üstleniyorlar. Öyle ki vücudumuzun enerji üretiminden kan basıncının düzenlenmesine, kalp-damar sağlığından stres yönetimine kadar pek çok kritik göreve sahip hormonları salgılıyorlar. Dolayısıyla, bu bezlerde oluşan kitlelerin bazı türleri, zamanında teşhis ve tedavi edilmediğinde vücutta ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Acıbadem Kadıköy (Dr. Şinasi Can) Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, böbreküstü bezinde gelişen kitlelerin çoğunun belirti vermediğine ve genellikle başka bir sebeple başvurulan görüntüleme yöntemlerinde tesadüfen bulunduğuna dikkat çekerek, “Böbrek üstü bezlerinde oluşan kitleler genellikle tehlikeli değildir. Ancak, özellikle pheochromocytoma ve kortizol ile aldosteron hormonu salgılayan kitleler ciddi kardiyovasküler, metabolik ve elektrolit sorunlara yol açabilmektedir. Ayrıca, büyük olan veya sürekli büyüyen kitlelerde de kanser riski artmaktadır. Bunların yanı sıra bu kitleler özellikle akciğer, meme veya böbrek kanserlerinin yayılmaları sonucu da gelişebilmektedir. Dolayısıyla, bazı kitleler ciddi ve acil müdahale gerektirebilmektedir” diyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, bu nedenle böbrek üstü bezinde oluşan her kitlenin mutlaka uygun tanı yöntemleriyle değerlendirilmesinin ve ihtiyaç halinde tedavi edilmesinin yaşamsal önem taşıdığı uyarısında bulunuyor.
Bazı risk faktörleri tetikleyebiliyor!
Böbrek üstü bezinde oluşan kitleler büyük oranda sebepsiz olarak ortaya çıkıyor. Ancak, bazı risk faktörleri kitle gelişimini tetikleyebiliyor. Prof. Dr. Melih Kara, ileri yaşın risk faktörlerinden biri olduğunu belirtirken, “Ayrıca, önceden kötü huylu tümör varlığının, genetik sendromların (MEN2, von Hippel-Lindau, SDH mutasyonları gibi) ve sürekli kullanılan bazı ilaçların riski artırdığı bilinmektedir. Bu bulgular, böbrek üstü bezi kitlelerinde çok çeşitli faktörlerin rol oynadığını ve tanı ile tedavi süreçlerinde kişiye özel değerlendirmelerin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır” diye konuşuyor.
Çoğunlukla iyi huylu oluyor, ancak…
Vücudumuzun sağlıklı çalışmasında kritik bir rol üstlenen kortizol, aldosteron, androjen, adrenalin ile noradrenalin gibi hormonların üretimini ve salgılanmasını sağlayan böbrek üstü bezlerinde kitleler oluşabiliyor. Adrenal tümörler olarak adlandırılan bu kitleler, temelde hormon üreten ve üretmeyen olarak iki gruba ayrılıyor. En sık görülen tipi olan adrenokortikal adenom genellikle iyi huylu oluyor ve hormon üretmiyor. Ancak, çoğu sorun oluşturmasa da böbrek üstü bezinde oluşan kitlelerin bazı türleri ise vücutta önemli sağlık problemlerine neden olabiliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, böbrek üstü bezinde oluşan ve hormon salgılayan kitlelerin yol açabildikleri problemleri şöyle sıralıyor:
“Aşırı kortizol üreten kitleler Cushing sendromuna neden olabilmektedir. Bunun sonucunda; obezite, hipertansiyon, diyabet, osteoporoz ve ciltte kolay morarma gibi sorunlar gelişebilir. Aşırı aldosteron üreten kitlelerde ise dirençli hipertansiyon veya hipokalemi nedeniyle kas krampları ile halsizlik gibi şikayetler oluşabilir. Pheochromocytoma hormonu üretiyorsa; dirençli hipertansiyon, taşikardi, tekrarlayan baş ağrısı, geçici yüksek tansiyon atakları görülebilir.”
Sıklıkla belirti vermiyor, tesadüfen yakalanıyor
Böbrek üstü bezlerinde oluşan kitleler genellikle herhangi bir belirti vermedikleri için hastalar tarafından fark edilmiyor. Günümüzde BT ve MR gibi ileri görüntüleme tekniklerinin yaygınlaşması sayesinde, farklı nedenlerle yapılan taramalarda böbrek üstü bezi kitleleri daha sık tespit ediliyor. Ancak, eğer hormon etkisi varsa hipertansiyon ve metabolik bozukluklar sık görülen ilk belirtilerini oluşturuyor. İlerleyen aşamalarda hormon fazlalığına bağlı olarak sistemik komplikasyonlar da gelişebiliyor.
Ameliyat genellikle tedavinin temelini oluşturuyor
Tedavi planı, böbrek üstü bezi kitlesinin türüne, büyüklüğüne, hormon salgılayıp salgılamadığına ve hastanın genel sağlık durumuna göre düzenleniyor. Küçük, iyi huylu ve hormon salgılamayan kitlelerde BT veya MR gibi görüntüleme yöntemleriyle yapılan düzenli takip yeterli gelebiliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, cerrahi müdahalenin genellikle tedavinin temelini oluşturduğunu belirterek, “Özellikle belirgin olarak fazla hormon salgılayan tümörlerde, kanser şüphesi taşıyan veya büyük boyutlu (>4 cm) tümörlerde cerrahi yönteme başvurmak gerekmektedir” bilgisini veriyor.
Minimal yaklaşımlar tercih ediliyor
Son yıllarda, cerrahi yöntemlerde, sağladıkları pek çok avantaj nedeniyle minimal invaziv (laparoskopi / retroperitoneal / robotik) yaklaşımlar tercih ediliyor. Daha küçük portlar, tek port uygulamaları, gelişmiş görüntüleme teknikleri ve yapay zeka destekli alet tanıma gibi teknolojik yeniliklerin uygulandığı minimal invaziv yöntemler hem cerrahların hem hastaların yüzünü güldürüyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, “Bu teknolojilerle gerçekleştirilen ameliyatlar hastaların daha kısa sürede taburcu olmalarını sağlamakta, iyileşme sürecini hızlandırmakta ve estetik açıdan daha iyi sonuçlar sunmaktadır. Bu etkileri sayesinde de hastaların yaşam kaliteleri artmaktadır” diye konuşuyor.
Laparoskopik yöntem altın standart olarak görülüyor
Laparoskopik adrenalektomi (Transperitoneal lateral yaklaşım) uzun süredir böbreküstü bezi tümörü ameliyatlarının altın standardı olarak kabul ediliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Melih Kara, “Tercih ettiğimiz ilk seçenek olan ve cerraha iyi görünür bir alan sağlayan bu yöntem geleneksel açık cerrahiye göre daha iyi sonuçlar, hastalarda daha az ağrı, hastanede daha kısa kalış süresi ve daha hızlı iyileşme sunmaktadır” diyor. Özellikle küçük tümörlerde ve obezite hastalarında başvurulan posterior retroperitoneal (PR) laparoskopik yöntemin de doğrudan sırt bölgesinden böbreküstü bezine ulaşılmasını sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Melih Kara, “Bu sayede karın boşluğu açılmadığı için ameliyat süresi kısalmakta ve ağrı şikayeti azalırken, günlük yaşama dönüş daha hızlı olmaktadır. Robotik adrenalektomi yöntemi ise 3 boyutlu görüntüleme ve daha esnek aletler sayesinde zorlu anatomilerde ve büyük veya derin yerde yer alan tümörlerde kolaylık sunmaktadır. Bazı çalışmalarda, bu etkisiyle daha az kan kaybı ve kısa yatış süresiyle sonuçlandığı bildirilmektedir” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
İlginizi Çekebilir