Hüsniye Karakoyun yazdı: 2 Batmanlı Tunceli'nin kaderini değiştirebilir mi?
KONUK YAZAREMEK Gazetesi ve Dersim Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hüsniye Karakoyun, Tunceli Valisi Şefik Aygöl ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran’ın Munzur Üniversitesi’nde düzenlenen paneldeki konuşmalarını ele alarak, iki Batmanlı ismin kenti dönüştürme potansiyelini ele alan bir köşe yazısı kaleme aldı.
EMEK Gazetesi ve Dersim Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Hüsniye Karakoyun, Tunceli Valisi Şefik Aygöl ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran’ın Munzur Üniversitesi’nde düzenlenen paneldeki konuşmalarını ele alarak, iki Batmanlı ismin kenti dönüştürme potansiyelini ele alan bir köşe yazısı kaleme aldı.
Hüsniye Karakoyun yazısında şunları kaydetti:
2 Batmanlı Tunceli’nin kaderini değiştirebilir mi?
Hayat birbirine paralel, benzer yaşanmışlıkların, bazen aynı sözcüklere aşık insanların zaman zaman adı tesadüf denilen karşılaşmalarıyla örülü büyük bir sarmal. O nedenle her karşılaşmanın bir sebebi var derim hep.
Tesadüfen bir panelde dinlediklerimizin, tesadüfi bir karşılaşma sonucu hayatımıza aldıklarımızın, tesadüfen aynı gemide, aynı trende, aynı uçakta yan yana koltuklarda denk düştüklerimizin…Hepsinin hayatımıza ya katacakları vardır yahut alacakları.
Keşke ve iyi ki’lerle yol alırız çoğunlukla.
Biri pişmanlık, diğeri aydınlanmadır.
Nefret hoyratı, sevgi ketumu yetiştirildiğimiz bir ortamda, azdır övgüye dair cümlelerimiz.
Korkarız da çoğunlukla.
Öyle ya, sokakta karşılaştığımız birine “seni seviyorum” diye seslensek, dönütü toplumsal kabule denk düşmeyen isnatlar, iftiralar, eklenmiş fazlaca başka versiyonlarla dönerken bize, aynı sahneyi başa sarıp “Senden nefret ediyorum” diye değiştirdiğimizde, az sonra olacak bir kavgaya delalet edeceği öngörülür ve çok da umursanmaz.
Böyle böyle yol aldığımız, “coğrafya kaderdir” sözüne sıkı sıkı sarılan toplulukta, aslında hepimiz benzer hikayelerin, benzer yaşanmışlıkların, benzer acıların ve aynı ağıtlarla aynı çaresizliğin ürünüyüz.
Bugün başlığa alıntılanan 2 Batmanlı da muhtemeldir ki bizimle benzer ailelerin, benzer acıların içine doğdu, 3 eksik 2 fazla…
Onlarla benzer hayatlarla yol aldık ve bugün başka başka mecralarda yeni arayışlar, çırpınışlar içerisindeyiz.
1990’lı yıllarda Batman’a dair, ürpertici bir müzik eşliğinde ölümden beter ağırlıkla, tek renk televizyondan evimizin içine kadar gelen, yüreği ağırlaştıran domuz bağıyla katledilmiş, yerin dibine kazılmış hendeklerden çıkarılan cesetler, sokak ortasında ensesine sıkılan tek kurşunla hayattan koparılanlar, neredeyse duvarında kurşun izi olmayan evler, boşaltılan köyler, o köylerden çaresizliği bohçalayıp yola düşenler, geride bıraktıklarına duyulan özlemle kah kanser kah verem olarak göçüp gidenler, büyük şehrin dişlileri arasında zalimane tarumar olan hayatlar izledik, duyduk…
Batmanlıların da tıpkı Tuncelililer gibi masalları hiç mutlu sonla bitmedi yani.
Gökten 3 elma düşüp kendi aramızda pay ettiğimiz bir anlatımız da yoktur.
O nedenle; birbirimizin yüreğine dokunduğumuzda, aynı çaresizlik, arka planında aynı ağıtların olduğu ritimleri duyarız muhtemelen.
İnsan Hakları Derneği tarafından 2019 yılında yapılan bir açıklamada, 1990’lı yıllarda Batman şehir merkezinde 513 faili meçhul cinayet işlendiği belirtilmiş ve “faili meçhul cinayetlerin yanı sıra kaçırılan ve kaybolan insanlar da var.” ifadeleri kullanılmıştı.
Sadece şehir merkezindeki sayı bu. Kaldı ki o bile daha fazladır muhtemelen…
Ölümler, işkenceler, doğduğu yerde doymasına izin verilmeyenler…
Hangisi daha acı sorusu sorulursa, acıyı yarıştırmak olur. Hepsi dram ve zulüm…
O nedenle; gündüz vakti sayılacak bir zamanda faili meçhulleri araştırmak üzere Batman’a gidip inceleme yapan heyete açılan ateşle katledilen DEP’li Mehmet Sincar ve Metin Özcan’ın naaşı, 1993 yılında katledilerek Tunceli girişindeki Dinar Deresine bırakılan Cemal Akar, Avukat Metin Can ve Dr. Hasan Kaya’nın üzerine düşüyor.
Tunceli’de 1993 yılında JİTEM’e ait araçla kaçırıldıktan sonra işkence edilerek öldürülen ve cenazesi Elazığ’da bulunan tekstil işçisi 24 yaşındaki Ayten Öztürk’ün babasının uzun yıllardır adalet arayışı ile geçen hayatı…
Benzer öldürülmüşlükleri farklı isimlerle yazmak daha da acıtır diye burada sonlandırayım…
Yani demem o ki; kaderimizde benzer kederimizde.
***
Mayıs 2025’te Tunceli’ye Şefik Aygöl vali olarak atandı. Vali Aygöl Batmanlı. 23 Ekim 2025’te Munzur Üniversitesinin düzenlediği 1 panelde sahnede konuşanlardan biri Vali Aygöl diğeri de Prof. Dr. Yusuf Baran.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Profesör Doktor Yusuf Baran, 40’lı yaşlarda.
Aynı platformu paylaşıyor 2 Batmanlı Tunceli’de.
2’sinin de belki de ortak özellikleri hayatta kariyer alanında hızla aldıkları yol.
Tunceli Valisi Şefik Aygöl yönetim anlayışını, “İyi olmak istemiyorum. Adil olmak istiyorum. Çünkü; 200 aileye iyilik yapacağım dedikleri için bugün Tunceli Belediyesi’nin 600 Milyon borcu var. İş yapamıyoruz. Personele maaş ödeyemiyorduk. Yeni başladık ödemeye” cümlelerinin devamında ve öncesinde yaşadıklarını, yapmaya çalıştıklarını, çalışırken biriktirdiği yorgunluklarını aktarıyor.
Yorgunluklarının sebebi çalışması değil, isteklerden bazılarının söyleniş, internetten yorumlarla yazılış hali.
Sonra davet edilen İYTE Rektörü Profesör Doktor Yusuf Baran konuşurken, hayatı, kariyer basamaklarını, azmi, çalışmayı, hedef koymayı, illa da insan olmayı anlatıyor.
Rektör Baran’ın Tunceli’ye teknopark kurulacağını duyurduğu kısım ise işin en keyifli olanı.
Baş döndürücü bir hızla sürekli koşturan Vali Aygöl’ün yanına aynı hızda bir başka Batmanlı…
Aynı platformu paylaşan her 2 isimde bu kenti değiştirip dönüştürecek hamleler vaad ediyor.
2’sinin de cümlelerine yansıyan, hızla aksiyon almayı sevdikleri.
Çok söz verilip gerçekleştirilmemiş bir şehirde yaşamanın temkinli haliyle, bekliyor ve soruyoruz; benzer kaderin ve benzer kederin ortaklaştırdığı 2 Batmanlı Tunceli’nin kaderini değiştirir mi?
Ben kendi namıma, beklerken katkı sunamayacaksam dahi şevklerini kıran olmak istemiyorum, sizi bilmem.
Karşımızdakiler insan nihayetinde; iyide takdir edilmeyi beklerler, kötüde tenkite zaten milletçe hep hazırız.
Asfalt plenti, teknopark…
Vali Aygöl; “bazıları konuşurken, biz onların hayalini dahi kuramadıklarını yapmayı başaracağız” diyordu basın mensuplarıyla gerçekleştirdiği kahvaltıda.
Asfalt plentinin bir kent için ne anlama geldiğini Tunceli İl Genel Meclisi Başkanı Ali İhsan Şahin’den dinlerken idrak etmiştim.
İYTE Rektörü Baran’ın Teknopark kurarak gerçekleştireceği her neyse şimdi hevesle onu bekliyoruz.
Öyle ya; bir gözü kitapta bir gözü koyunlarını kurt kapmasın diye çobanlık yaparken bu ülkenin üniversitelerine birincilikle giden Çemişgezekli Mahir vali olmadı.
Çemişgezek’in bir köyünde traktörle tarla ekerken Tıp Fakültesini kazanan Helin bu ülkede Sağlık Bakanı olmayacak muhtemelen.
YKS’de il birincileri Hazan, Doğasu ve Bahar adlı kızlarımızdan hiç biri Milli Eğitim Bakanı da yapılmaz.
İmkansızlıklarımıza rağmen; başarılarımız, birinciliklerimiz, ülkede en yüksek okur-yazarlık oranına sahip kent unvanımız… Hepsi birer etiketimiz ama ülkenin 81 ilinin ne valisi olabiliyoruz ne de kilit noktadaki görevlerine atanan...
O nedenle; her gün masumane 3-5 sloganlı eylemle başladığımız günü, Palavra Meydanındaki voltayla kapatıyoruz.
Üzerimize sinmiş bezginlik halleri.
Şimdi Vali Aygöl ve Prof. Dr. Baran çıkarıp alır mı bizi bu vazgeçmişlikten?
Biz de tutar mıyız bir ucundan yapılacakların…?
Göreceğiz…
Kaynak için tıklayınız:
https://www.tunceliemek.com.tr/makale/26674373/husniye-karakoyun/2-batmanli-tuncelinin-kaderini-degistirebilir-mi
İlginizi Çekebilir