© Alevi Haberler

Murat İnce yazdı: Alevilere Batının ilgisi ve tehlikeleri

Anadolu Aleviliğinin, batılı ülkelerin etnik ve dini bölücülük projeleriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, yazar Murat İnce, Alevilerin bu yıkıcı süreçlere karşı yeterli direnci gösteremediğini belirtti. İnce, kaleme aldığı yazısında, tarihsel baskı ve zulmün psikolojik etkilerinin yanı sıra “Alevici tacirler”in bu süreçte etkili olduğunu vurguladı.

Anadolu Aleviliğinin, batılı ülkelerin etnik ve dini bölücülük projeleriyle karşı karşıya olduğu bir dönemde, yazar Murat İnce, Alevilerin bu yıkıcı süreçlere karşı yeterli direnci gösteremediğini belirtti. İnce, kaleme aldığı yazısında, tarihsel baskı ve zulmün psikolojik etkilerinin yanı sıra “Alevici tacirler”in bu süreçte etkili olduğunu vurguladı.

Avrupa’da Alevilere Yönelik Örgütlü Çalışmalar

İnce’ye göre, Aleviliğe karşı örgütlü mücadele 1975’ten itibaren Avrupa’da, özellikle Almanya’da başladı. Alman derin devletinin ideologlarından Peter Heine gibi isimlerin öncülüğünde, İslam’ın “ehlileştirilmesi” ve Alman çıkarlarına uygun şekillendirilmesi için “Alman İslam’ı” projesi hayata geçirildi. 1990’lı yıllardan itibaren bu proje “Fransız İslam’ı”, “İngiliz İslam’ı” ve “Amerikan İslam’ı” gibi varyasyonlarla genişletildi. Bu süreçte, emperyalist devletlerin çıkarlarına zarar vermeyecek bir İslam anlayışı ve buna uygun örgütlenmeler desteklendi.

Anadolu Alevilerinin birlik ve bütünlüğünü sağlayacak güçlü ve kitlesel örgütlenmelere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan İnce, mevcut cılız yapıların karşı devrimci yapılanmalara direnç gösteremediğini belirtti. Alevilerin ezici çoğunluğunun yurtsever olduğunu ve bu olgunun güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

İnce, Alevilerin tarihsel mirasının politik çıkarlara alet edilmemesi için dikkatli olunması gerektiğini vurgulayarak, Aydınlık gazetesindeki uyarılarının dikkate alınmasını istedi.

Murat İnce'nin yazısının tam metni şöyle:

ALEVİLERE BATININ İLGİSİ VE TEHLİKELERİ

Anadolu Aleviliğinin üzerinden parsa toplamaya çalışanların çoğaldığı bir dönemdeyiz. Etnik ve dini bölücülüğün abandığı Aleviler maalesef bu yıkıcılığa karşı yeterli direnci gösteremediler. Tarihten gelen baskı ve zulmün psikolojik etkileri de bu süreçte etkili oldu. Ancak Alevici tacirlerin bu piyasada etkin olduklarını gördük.

Aleviliğe karşı örgütlü mücadele Avrupa’da başladı ve başını da Almanya çekti. 1975’ten itibaren İslamcılara yönelen ve onların önünü açan Almanya’da İslam içi farklılıklara yönelik projelerin yaygınlaştığı dönemdir. Peter Heine gibi Berlin derin devletinin ideologları, İslam’ın Almanya’da “ehlileştirilmesi” ve Alman devletinin çıkarları doğrultusunda şekillenmesi için projeler ürettiler. “Alman İslam’ı” dediğimiz proje böyle başlatıldı. 1990’lı yıllardan sonra sürece hız verildi. “Alman İslam’ı” yerine “Fransız İslam’ı”, İngiliz İslam’ı”, “Amerikan İslam’ı”da diyebiliriz. Çünkü emperyalist devletlerin çıkarlarına zarar vermeyecek uysallaştırılmış İslam ve buna göre örgütlenmelerin önünün açılması zaruri hale gelmişti. İslam’ı hem geldikleri ülkelere karşı desteklemek ve hem de ülkeleri içinde Alman pasaportlu Müslüman projesini hayata geçirmek gerekiyordu. Bu noktada epey mesafe kazanıldığını söyleyebiliriz.

İlk Alevi ismi altında dernek 1989 yılında Almanya’nın Hamburg kentinde kuruldu. O zaman kurulan dernekler doğrudan Türkiye düşmanı bir amaçla kurulmadılar. Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu ve derneklerde Uzunca bir süre Cumhuriyetçilerin etkindi. Ancak, Ali Kılıç’tan sonra eski Dev Yolcu ve Türkiye’yi soykırımcı ilan eden Taner Akçam’ın yoldaşı Turgut Öker’in başa geçmesiyle beraber durum değişmeye başladı. Adım adım Cumhuriyetçiler tasfiye edildi. Hatta derneklerde Türk Bayrağı ve Atatürk posterine karşı yoğun anti propaganda geliştirildi. Nihayetinde Türkiyeci, Cumhuriyetçi güçler esas olarak tasfiye edildiler. Berlin’in Alevilere daha yoğun ilgi göstermesi Turgut Ökerler döneminde başladı. “Alman Aleviliği” diye tarif ettiğimiz şey Turgut Ökerlerle, Hüseyin Mat’larla devam ediyor. Türkiye’deki Alevi kuruluşlarının çoğunda da etkileri sürmektedir.

Kürtçülük, Zazacılık, Alevicilik iç içe geçerek Türkiye karşıtlığında ortak paydada birleştirilmiştir. Çünkü Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne zarar vermek isteyenler açısından en önemli olgulardan birini Alevilerin etnik kökeni oluşturuyor. Türk Alevisi, Kürt Alevisi, Zaza Alevisi, Arap Alevisi ve ayrıca Bektaşilik gibi parçalı görünümler bölücü örgütlerin beslendiği kaynaklardandır.

Avrupa’da Aleviler adına kurulun dernek, vakıf, akademi gibi oluşumların büyük bölümünün Berlin derin devleti tarafından fonlandığını ve koruyup kollandığını Aydınlık sayfalarında defalarca işledik, Alevilerimizi uyardık. Ancak bu uyarıları dikkate almak yerine bölücü ve sahte solcuların ele geçirdiği Alevici kuruluşlar dikkate alındı. Şimdi ise Avrupa’da ki Alevilerimiz bölük pörçük halde ve o temiz geçmişlerinin unutturularak politik çıkarlara malzeme yapılıyor.

10 Ekim 2025 tarihinde merkezi Almanya’nın Dortmund kentinde bulunan PKK’ye yakın Rıza Şehri Akademisi tarafından, 2. Uluslararası Alevi Ansiklopedisi Sempozyumu düzenlendi. İlk bakışta masumane bir etkinlik olarak görülen sempozyumunun katılımcılar listesine bakıldığında iki isim dikkati çekiyor: Hollandalı Prof. Dr. Martin van Bruinessen ile Alman Prof. Dr. Markus Dressler! Bu iki isim İslam ve örgütleri ile Alevilik konusunda uzman isimler.

Aydınlık okuyucuları “Alman İslamı” yazılarımızdan bu iki ünlü ismi anımsayacaklardır. Bay Bruinessen’in kitaplarına bakıldığında ülkemize ne kadar “ilgi” duyduğu görülecektir. “Kürtlük Türklük Alevilik, Etnik ve Dinsel Kimlik Mücadelesi” kitabı bu bakımdan örnektir. Bruinessen’in “Kürt sorununa” özel ilgi gösterdiğini de ekleyelim. Martin van Bruinessen, 2015 yılında Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nü “Kürtler ve Aleviler” üzerine yaptığı çalışmalardan dolayı aldı. Leipzig Üniversitesi’nden Bay Dressler ise “Türk Aleviliğinin İnşası” kitabıyla öne çıkar. İkilinin ve benzerlerinin Türkiye’nin etnik ve dini yapılanmalarına yönelik çalışmaları emperyalist devletlerin bu konudaki ilgisinin yoğunlaştırmasına yardımcı olmuştur.

Alevilerimiz çok yönlü abluka altındadır. Aleviliği İslamiyet dairesinden kopararak, Türk Milleti dairesinden uzaklaştırarak tanınmaz bir hale getirilmek isteniyor. Avrupa’da ve Türkiye’de Alevilerimizi şekilsizlik çukuruna itme uğraşısı içinde yığınla örgütlenme var. Kurulan bazı iyi niyetli kuruluşların Alevilerimizde ciddi bir karşılığının olmaması önemli bir eksikliğe işaret ediyor.

Burada bir duruma daha dikkati çekmek istiyoruz. Alevilere iki koldan zarar verilmektedir. Birincisi etnik ve dini konumunu kullanarak Aleviliğin iğdiş edilmesi ve ikincisi Aleviliği ortaçağ düşünce tarzıyla, dine inanmadığı halde Alevilerimizden daha Alevi kesilerek ahkâm kesme tavrıdır. Bu ikisi de son tahlilde Aleviliğe zarar veriyor. Özellikle de solumsu çevrelerden gelen, dini inancı olmayanların Alevilik üzerine gerici fikirleri empoze etmeleri son derece yanlıştır.

Anadolu Alevilerinin birlik ve bütünlüğünü sağlayacak güçlü kitleselleşmiş örgütlenmelere ihtiyaç duyuluyor. Bölük pörçük cılız örgütlenmeler karşı devrimci yapılanmalara karşı yeterince direnç gösteremez.

Alevilerimizin ezici çoğunluğu yurdumuzun birlik ve bütünlüğünden ödün vermeyen yurtseverlerdir. Bu olgunun güçlendirilmesi gerekiyor…

Kaynak: https://www.facebook.com/share/p/1A1kd8Ef6K/

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER