Selahattin Akarsu'dan Sivas Katliamı'na dair çarpıcı açıklamalar
GÜNDEMSivas Katliamı'nın yıl dönümünde, sanatçı Muhlis Akarsu'nun yeğeni Selahattin Akarsu, duygusal ve çarpıcı bir açıklama yaptı.
Sivas Katliamı'nın 32. yıl dönümünde, halk müziği sanatçısı Muhlis Akarsu'nun yeğeni Selahattin Akarsu, katliamın yıldönümünde duygusal ve çarpıcı bir açıklama yaptı. Sivas'ta 1993 yılında yaşanan ve 35 kişinin hayatını kaybettiği katliamın acısının hâlâ taze olduğunu belirten Akarsu, katliamın arka planına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Acımız Dinmiyor, Gerçek Failler Hâlâ Açığa Çıkarılmadı"
Selahattin Akarsu, Sivas Katliamı'nın yalnızca bir Alevi-Sünni çatışması olarak gösterilmesinin gerçeği yansıtmadığını vurguladı. Katliamın, 1993 yılında Türkiye'yi adeta bir ateş topuna çeviren olaylar zincirinin bir parçası olduğunu ifade eden Akarsu, aynı yıl içinde Uğur Mumcu, Adnan Kahveci, Eşref Bitlis, Turgut Özal ve Başbağlar katliamı gibi birçok cinayet ve terör olayının yaşandığını hatırlattı. Akarsu, "Sivas’ta ülkemizin ve Alevi toplumunun en gözde isimlerini hedef alan odak ile ülkemizi ateş topuna çeviren aynı odaktır. Katliamı, yargılanan kişilerden ibaret görmek aymazlıktır" diyerek, gerçek faillerin hâlâ açığa çıkarılmadığını savundu.
SHP ve CHP'ye Sert Eleştiriler
Akarsu, dönemin hükümetinde yer alan Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ve devamı niteliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) de eleştirdi. Katliam sırasında SHP lideri Erdal İnönü'nün başbakan yardımcısı olduğunu hatırlatan Akarsu, "SHP ve CHP, 32 yıldır katliamın aydınlatılmasına katkı sunacak tek bir kağıt parçası bile ortaya koyamadı. Devleti yöneten parti olarak bu katliamın sorumluluğunu da taşımaktadırlar" dedi. Alevi toplumuna bir özür borçlu olduklarını belirten Akarsu, bu durumun kendisini öfkelendirdiğini ifade etti.
"Katliamın Ardındaki Emperyalist Odaklar İfşa Edilmeli"
Selahattin Akarsu, katliamda hayatını kaybeden Muhlis Akarsu, Aşık Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Mehmet Atay, Muammer Çiçek ve diğerlerini anarak, onların anısına layık olmanın yolunun katliamın ardındaki emperyalist odakları ve işbirlikçilerini ifşa etmek olduğunu vurguladı. Akarsu, "Sivas’ı bir ağlama ve yakınma mekanı olmaktan çıkarıp, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, sağcı-solcu hepimizin barış ve huzur içinde yaşayacağı bir ülkenin umutlarının büyütüldüğü bir şehir haline getirmeliyiz" dedi.
"Kahrolsun Emperyalizm, Yaşasın Türkiye!"
Açıklamasını "Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın Türkiye!" sözleriyle tamamlayan Akarsu, katliamın unutulmaması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması için mücadele çağrısında bulundu.Sivas Katliamı'nın 32. yılı, Türkiye'nin dört bir yanında düzenlenen anma etkinlikleriyle hatırlanırken, Selahattin Akarsu'nun açıklamaları, katliamın perde arkasına dair tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.
Selahattin Akarsu'nun açıklamasının tam metni şöyle:
Değerli Dostlar,
Değerli Canlar,
Bugün 2 Temmuz 2025. Yine Sivas’ta dostlarımızın, akrabalarımızın, canlarımızın hunharca katledildiği yerdeyiz.
İçimiz kanıyor, acımız dinmiyor!
Üzerinden geçen 32 yıla rağmen, bu vahşi katliamın asıl sorumlulularının, gerçek faillerinin açığa çıkarılamamış olmasının sorumluluğu herkesten önce bizim omuzlarımızdadır.
Olayların gelişme şekline baktığımızda, bu katliamın cuma namazından çıkan galeyana gelmiş bir kitlenin eylemi olmadığı çok açıktır.
Bu katliamın Alevi-Sünni çatışması olmadığını anlamak için 1993 yılında ateş topuna döndürülen Türkiye’yi hatırlamak yetecektir.
Namuslu gazeteciliğin deniz feneri Uğur Mumcu Ocak ayında, ANAP Milletvekili Adnan Kahveci ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis Şubat ayında, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve 33 silahsız askerimiz Mayıs ayında, Sivas ve hemen ardından Başbağlar katliamları Temmuz ayında, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın ve Erzurum Yavi köylüleri Ekim ayında ve burada sayamayacağım yüzlerce yurttaş terör saldırıları sonucunda katledildiler.
Sivas’ta ülkemizin ve Alevi toplumunun en gözde isimlerini hedef alan odak ile ülkemizi ateş topuna çeviren aynı odaktır. Dolayısıyla, Sivas katliamının faillerini yargılanan kişilerden ibaret görmek aymazlıktır, gerçeğe gözümüzü kapatmaktır. Buradan açıkça söylüyorum, Sivask katliamını Alevi-Sünni çatışması olarak göstermeye teşebbüs edenler ya kendileri aymazlık içerisindedir, ya da asıl failleri korumak ve kollamak görevini icra etmektedir.
Öte yandan, Alevi kamuoyunun ısrarla görmezden geldiği bir noktaya daha işaret etmek istiyorum. Katliam olduğu sırada, hepsi de daha sonra CHP içerisinde politika yapan tam 11 bakan vardı ve başbakan kadar tam yetki ile donatılmış SHP lideri Erdal İnönü de Başbakan yardımcısı ve devlet bakanı idi. Biz geçen 32 yıl içerisinde SHP ve CHP’den ve bu partilerde görev alan politikacılardan Sivas katliamının aydınlatılmasına katkı sunacak herhangi bir çaba görmedik.
SHP ve onun devamı CHP Alevileri sadece bir özür borçlu değildir. Katliam olduğu sırada devleti yöneten parti olarak bu katliamın sorumluluğunu da taşımaktadır. CHP’nin tam 32 yıldır bu katliamı aydınlatmaya yarayacak tek bir kağıt parçası dahi ortaya koyamayışı veya koymayışı beni öfkelendiriyor.
Dayım Muhlis Akarsu, halk ozanlığının devrimci sesi Aşık Nesimi Çimen, kanayan bir gül olarak kalbimizde yaşayan Hasret Gültekin, namus işçisi aydınımız Asım Bezirci, şairlerimiz Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, devrimci çizer dostumuzAsaf Koçak, sanatçılarımız Mehmet Atay, Muammer Çiçek ve kahpe ellerin kırdığı genç fidanlarımız, otel çalışanları, katliamın yarattığı acının yükünü taşıyamayan Battal Pehlivan ve sayısını kimsenin bilemeyeceği aynı yükün altında can veren isimsiz ölülerimizin anısına layık olmak demek, bu katliamın ardındaki emperyalist odakları ve onların ülkemizdeki işbirlikçilerini görmek ve ifşa etmek demektir.
Ancak, bunu yaparsak Sivas bir ağlama ve yakınma mekanı değil, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, sağcı-solcu velhasıl hepimizin barış ve huzur içerisinde birarada yaşayacağı o güzel ülkeye olan umutların büyütüldüğü bir şehir olur.
Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın Türkiye!
İlginizi Çekebilir