© Alevi Haberler

Türkoğuz Kılıçgedik yazdı: Alevi tarih ve öğretisini tartışmaya açmak

Araştırmacı Türkoğuz Kılıçgedik’in kaleme aldığı makalede, Alevi tarihinin yazılı kaynaklara nasıl aktarıldığı ve bu süreçte ortaya çıkan tutarsızlıkların nedenlerini ele aldı.. Makalede, yazılı kaynaklardaki karmaşanın, tarihsel gerçeklerin korunmasına rağmen zamanla eklenen bilgilerden kaynaklandığı belirtiliyor. Kılıçgedik'in makalesi şöyle:

Özet

     Bu makalede öncelikle Alevi tarihi nasıl yazılı kayıtlara geçtiği izah edilmiş. Yazı kısa tutulduğu için ayrıntıya girmeden bir kaç örnek verilerek konuya açıklık getirilmiş.

         Yazılı tarih içinde oluşan tutarsızlık ve karışıklığın nedenlerine değinilmiş. Yazının sonlarında ise Alevi tarih ve öğretisinin tartışmaya açıp istismar edilmesinin yarattığı tarihsel, toplumsal ve gelecekle ilgili tahribatlara açıklık getirilmeye çalışılarak bu amaçlı tarihten ders çıkarılması gerektiği vurgulanmış.

 

Hormek Aşiret Şeceresinden Bir Örnek

      1530 yıllarında Hormek aşiretinden biri kendinden önce yaşanmış kişilerin isimlerini babadan oğula doğru bir kâğıtta kayıt tutmuş. Büyük olasılık ondan öncede birileri kayıt tuttuğu için bu isimler 1200 yıllarında yaşamış bir isme kadar uzanıyor.

 

      Daha sonra tek isim silsilesi üzerinden kayıtlar tutulmaya devam edilmiş. 1947 yılında Hormekli bir isim bu şecereyi kendi kitabında yer vermiş 2022 yılında bu kitaptan ve yaşlılarımızın bilgilerinden yararlanarak ben son yılların isimlerini bu şecereye ekledim.

 

     Dahası şecerenin en son bağlandığı 1200 yılın başında yaşanmış ismi yazılı tarih kaynaklarından tespit ederek bu isim öncesi isimleri de yazılı kaynaklarda yazıldığı gibi şecereye ekleyerek isim silsilesi 1000 yılında yaşamış isme kadar uzandı. Böylece 1000 yılında yaşamış isim ile 2025 yılında yaşamış isimler arasındaki tarihsel soy silsilesi belirleşmiş oldu.

 

     Bu isimlerden yola çıkarak yazılı tarih kaynaklarından yararlanıp Hormek aşiretin bu isimler dönemindeki yaşanmış tarihi birçok yönüyle ortaya çıktı. Bu tarih aynı zamanda Alevi tarihine de büyük ışık tutacak niteliktedir.

 

İmam Cafer Sadık Buyruğundan Bir Örnek

     İmam Cafer Sadık kendinden önceki yazılı kayıtlardan özelikle Kırklar Meclisini ve bazı bilgileri kendi döneminde toparlayıp yazılı hale getirmiş.

 

     Aradan geçen zamanla bu bilgiler yok olmasın diye bazı önemli kişiler bu bilgilerin bir kısmını yeni kayıtlara aktarırken kendi zamanın bilgilerini de ekleyerek bu kayıtların devamlılığını ve kalıcı kalmasını sağlamışlar. Dolayısıyla İmam Cafer Sadık Buyruğu ve ilgili nüshalar sonradan eklenen bu bilgilerden dolayı tutarsız ve karışık hale gelmesi bu Buyruğun ve ilgili bazı nüshaların İmam Cafer Sadık Buyruğu olmadığı anlamına gelmez.

 

    Gerek tarihçi olsun gerekse okuyucu olsun İmam Cafer Sadık ile ilgi olanı ile sonradan eklenen bilgilerin çoğunu ayırt edecek tarihsel hafızaya sahip olması önemlidir. Ayrıca İmam Cafer Sadık anlatımların da bir sır, şifre ve gizemin olduğunu da fark etmeleri gerekir.

 

     Örneğin İmam Cafer Sadık Kırklar Cemini (meclisini) anlatırken Hz. Muhammed ismi üzerinde sır ve şifreli olarak anlatıyor. Bu sır ve şifrelere göre her ne kadar Hz. Muhammed'i Kırkların dışındaymış gibi gösterse de Hz. Muhammed Kırların içinden biridir.

 

    Kırklar anlatımını Hz. Muhammed ismi üzerinden anlatmasının başlıca nedeni Hz. Muhammed Şeriat Kapısında Kırkların zahir yani açık kişiliği olan en önemli temsilcisidir. Başlıca görevi Peygamberlik üzerinden her kese açık olan Şeriat Kapı öğretisi içinde tanımlanan ümmeti (toplumu) yönetmektir.

 

     Ayrıca Hz. Muhammed'le beraber Kırklardan on kişi Şeriat Kapı öğretisini bu kapıda ki topluma aktarmışlar. Bunlardan biride Şeriat Kapı unvanı olan İmamlıkla anılan Kırklardan biri olan Hz. Ali'dir.

 

      İmam Cafer Sadık tarafından sır ve şifreli olarak anlatılan Kırklar anlatımında Hz. Muhammed'in Kırklar Meclisine neden sonra alınmasının sır ve şifrelerin açıklaması; "Şeriat Kapı ile Tarikat Kapı arasındaki öğreti ve toplum yapısının kademeli olarak birbirinden farklı olması ile ilgili izahattır. Bu izahata göre Hz. Muhammed peygamberliğinden dolayı daha çok Şeriat Kapı üzerinden anılmış.

 

      Şeriat Kapısı öğretisi her kese açık Tarikat Kapı öğretisi bu kapı içindeki toplumda (Kırklarda) sırdır. Tarikat Kapı (Alevilik) sırrın korunması için Hz. Muhammed ismi zahir bir sıfatla öne çıkarılıp şifreli bir dil kullanılarak anlatılmak zorunda kalınmış. Böylelikle Kırklar Meclis varlığın sırrı ifşa olmayacak şekilde yazılı kayıtlara geçip günümüze aktarılmıştır.

 

Tarihte Yaşanmış Gerçeklik Değişmezdir

      Yukarıda verdiğim bu kısa örneklerden anlaşıldığı gibi Alevi yazılı tarih kaynakları geleceğe aktarılmak için tutulan her yeni kayıtta günümüzdeki gibi öncesinde yazılan yazılı kaynak ve yazar ismi kullanılmadan yazılmış. Yazılı kaynak ismi kullanılmadan yazıldığı için bazı konular tutarsız ve karmaşık gibi görünse de kendi içindeki çoğu tarihsel gerçekleri olduğu gibi korumuştur.

 

      Diğer bir deyişle gerek Alevilik Müslümanlık arasındaki öğreti ve inanç farklar, gerek Kırklar Cemin sır ve şifreli anlatımı, gerekse yazılı kaynaklarda ortaya çıkan her tutarsızlık ve karmaşıklığın kendi içinde tarihsel bir karşılığı ve doğru bir izahı vardır.

 

Tarih Ve Öğreti İstismarcıları

     Tarih ve öğreti hakkında ki tutarsızlıkları ve karmaşıkları kendi içinde tarihsel izahı olduğu halde ve tarihçilerin bunu bilmesi gerektiği halde günümüzdeki bazı tarihçiler bu gerçekleri bilerek kasıtlı olarak Alevi tarih ve öğretisini istismar ediyorlar.

 

     Bu kişiler ayrıca sıradan bir insanın veya toplumun bu konuları bilmemesini de istismar ederek birey ve toplumları bu her iki istismar aracıyla yanlış yol olan kendi amaçlarına alet olmaya sevk ediyorlar.

 

      Geçenlerde fesbuk sayfa arkadaşların yoğun bir şekilde ısrarla ve rahatsız edici bir şekilde paylaştığı bir videoda soyadı A. olan biri baskın ve popüler tarihçi kimliğini kullanarak yukarıda açıklamasını yaptığım iki konu olan Alevi-Bektaşi yazılı tarih kaynaklarındaki öncesi ve sonrası tarihin iç içe geçmiş karışık bilgiler. Ve toplumun bu kaynaklar hakkındaki eksik bilgilerini istismar ediyordu.

 

      Videoda süslemeli sözcükler ve mantık yürüterek Alevi tarihi ve öğretisi hakkında yanıltıcı bilgi verip birey ve toplumu kendi amaçlarına sevk eden konuşmalar yapıyordu. Ayrıca günümüzde benzer şekilde aynı yol ve yöntemi kullanan birçok istismarcı kişi türemiştir.

 

      İstismar ettiği konulardan biride Hacı Bektaş Veli'nin Vilayetnamesiydi. Ona göre Vilayetname Hacı Bektaş'a ait değil. Bunun nedeni ise Vilayetnamenin Hacı Bektaş'tan iki yüz yıl sonra başka bir isim tarafından yazılmış olmasıdır.

 

Yukarıda dile getirdiğim gibi gerek Alevi-Bektaşi yazılı tarih kaynakları, gerekse başka kaynaklar olsun, bir kişi kendinden önceki yazılı kaynağı kendi dönemine yazı olarak aktardığında kendi dönemin bilgisini de eklediği için bir tutarsızlık ve karışıklık oluşması kaynağa isim veren bir önceki isme ait olmadığı veya uydurma ve temelsiz olduğunu göstermez.

 

      Bilinçli tarihçiler ve okuyucular bu kaynakları okuyup değerlendirirken öncesi ve sonrası isim ve bilgileri birbirinden ayırt edip her iki bilgiyi tarihsel değerde görüp bu konuda doğru olan sonuca vararak değerlendirirler.

 

İstismarın Yarattığı Tahribatlar

      Bu önemli yazılı tarih ve öğreti kaynakları bu basit konumundan dolayı tartışma konusu edilip istismar edilerek itibarsız hale getirilmesi Alevi-Bektaşiliği itibarsız hale getirip kafa karışıklığı yaratmaktan başka bir şey değildir.

 

       Muaviye ve Yezit gibi diktatörlerde bu gibi konuları istismar ederek toplumu kendi amaçlarına sevk etti. Hz. Ali ve Hz. Hüseyin gibi önemli din ve inançsal görevler alan insanlara zulüm edip dini ve ilgili insanlık değerlerini yerle bir edip değiştirdiler. Ve biz 1400 yıldır halen bunun ceremesini çekiyoruz.

 

      Bu nedenle bu gibi insanların oyununa gelmek yalnız bu günün sorunu olmaktan çıkıp geleceğin binlerce yılına yayılıp sürekli insanlığın önünde büyük bir engel olarak devam eder.

 

Tarih, Tarihten Ders Çıkarılmak İçin Yazılır

      Tarih hakkında önyargılar besleyip daha fazla ve alakasız başka birçok şey öğrenip mevcut tarih gerçeklerinden ve toplumdan kopmak hiç kimseye ekstradan zerre kadar hiç bir kazanç sunmaz. Aksine yolunda olan birey ve toplumla ilgili birçok önemli konuyu bir daha rayına oturmaksızın yolundan çıkarıp sorun haline gelir. Zaten istismarcıların gerçek amacı da budur.

 

     Bu amaçla Alevi tarihini, öğreti ve ilgili inancını, kültürünü tartışmaya açmak tarihi, inancı, kültürü, toplumu istismar edip birey ve topluma kişilik, kimlik bozukluğu ve bunalımı yaşatmaktan başka bir şey değildir.

 

      İlk günden itibaren art niyetli yanlış insanlar tarafından Alevi tarih ve öğretisinin istismar edilmesi ve toplumlara ödettiği tarihsel bedelleri günümüzde benzer yanlış ve istismarcı kişilerle ve benzer şekilde devam edilmesine fırsat verilmemesi gerekir.

 

      Önemli olan tarihi yeniden tekrar ederek toplumu bölüp parçalamak veya tarihsel gerçekliği değiştirmek değildir. Önemli olan tarihten ders çıkarıp toplumsal değerleri koruyup mevcut tüm toplumsal farklılıklarla birlikte daha sağlıklı bir gelecek oluşturmaktır.

 

       Ayrıca tarihten ders çıkarmanın en önemli yollarından biride binlerce yıla yayılmış binlerce deneyim kazanmış. Kendi atalarımızın bize miras bıraktığı ve hepimizin az çok bildiği, memnun ve mutabık kaldığı tarih, din, inanç, toplum ve ilgili öğreti ve sistemi bilmemiz ve yaşatmaya çalışmamız bize fazlasıyla yeterdir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER