© Alevi Haberler

Hubyar Eğitim Vakfı: Bazı Alevi kurumları ve Celal Fırat gerçeği çarpıtıyor!

Kamuoyunda gündeme getirilen Hubyar Tekkesi ile ilgili olarak Hubyar dedeleri ve Hubyar köyü kültür derneği tarafından kurulmuş olan Hubyar Eğitim Vakfı tarafından yapılan açıklamada, bazı Alevi kurumlarının ve DEM Milletvekili Celal Fırat’ın konuyu çarpıttığı ifade edildi.

Alevi Bektaşi Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Türkiye Alevi Federasyonu, Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından yapılan ortak açıklamada, Hubyar Tekkesi’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü uhdesinde kayıt altına alınmasına karşı “tekkeye el konulduğu” iddiasında bulunulmuştu.

Hubyar Tekkesi’nin İçişlerine Bakanlığı’na bağlı muhtarlıktan alınarak güncel ve tarihi vakıfların bağlı bulunduğu Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlanmasını “Alevi inancını tanımayan, cemevlerini hâlâ ibadethane olarak kabul etmeyen bir anlayışın saldırısı” olarak tanımlayan kuruluşlar, İçişleri Bakanlığı’nın da aynı devletin ve aynı hükümetin idaresi altında olduğunu unuttular!

Yüzlerce yıllık tarihsel mülkiyet ilişkisine uygun olarak Mazbut Şeyh Hubyar Tekkesi Vakfı adına tescil edilen Hubyar Tekkesi’nin yasalara göre bağlı bulunduğu kurum da Vakıflar Genel Müdürlüğü!

30 Aralık 2025 tarihinde yapılacak duruşma için mahkemeye baskı oluşturmak amacıyla kamuoyunda çarpıtma yapıldığına dikkati çeken Hubyar dedeleri ve Hubyar köyü kültür derneği tarafından kurulmuş olan Hubyar Eğitim Vakfı açıklamasında “Kullanılan dil ve ifadeler demokratik bir hak arayışı değil, baskı kurma girişimidir. Oluşturulan mağduriyet söylemi, bilinçli bir manipülasyondur. Bu söylem gerilim üretme çabasıdır. İddialar, süreci bilinçli şekilde ideolojik zemine çekme çabasıdır. Amaç meseleyi çözmek değil, gerilim üretmektir.” ifadelerine yer verildi.

Tekkenin yönetiminin ve temsilinin muhtarlık gibi her seçimde değişebilen ve kimin muhtar olacağı belli olmayan idari bir yapıda tutulması, Alevî dergâhlarının ruhuna, geleneğine ve işlevine uygun düşmediği vurgulanan açıklamada, “İnanç rehberliği, erkân icrası ve yolun korunması” gibi görevlerin muhtarlığın görevleri arasında olamayacağı belirtildi.

Hubyar dedeleri ve Hubyar köyü kültür derneği tarafından kurulmuş olan Hubyar Eğitim Vakfı açıklamasının tamamı şöyle:

HUBYAR TEKKESİ İLE İLGİLİ ZORUNLU AÇIKLAMA

Bazı Alevî kurumlarının 13 Aralık 2025 tarihinde yayınladıkları bildiri ve milletvekili Celal Fırat’ın 15.12.2025 tarihinde Büyük Millet Meclisi’nde Hubyar Tekkesi üzerinden yaptığı konuşma, gerçeği çarpıtan, kamuoyunu yanıltmayı amaçlayan ve bilinçli biçimde devlet– toplum karşıtlığı üretmeye çalışan siyasi açıklamalardır.

Bu açıklamalarda kullanılan dil ve iddialar, meseleyi hukuki ve idari bir çerçeveden çıkararak bilinçli biçimde siyasal ve çatışmacı bir zemine taşımaktadır.

Öncelikle ve açıkça ifade edilmelidir ki; Hubyar Tekkesi’nin tarihsel ve manevi değeri tartışmasızdır. Bu değer, herhangi bir kişi ya da grubun tekelinde olmadığı gibi, kamusal sorumluluğun da dışına çıkarılamaz.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Hubyar Tekkesi’ne ilişkin yürüttüğü idari sürecin “İnanca saldırı” veya “Gasp” olarak nitelendirilmesi gerçeği yansıtmamaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Hubyar Tekkesi’ne ilişkin işlemleri el koyma değil, yürürlükteki mevzuat doğrultusunda yürütülen idari bir işlemdir. Bu sürecin, Alevi inancının erkânına, yol önderlerine ya da ibadet pratiğine yönelik bir müdahale olduğu yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.

Gerçek şudur:

Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Hubyar köyünde bulunan Hubyar Tekkesi Anadolu’nun kadim inanç ve kültür mirası içersinde, yalnızca bir ibadet mekânı değil; yüzyıllar boyunca yol, erkân, ahlak ve toplumsal adalet anlayışının taşındığı canlı bir ocak merkezidir. Hubyar’ın bizzat kendisi tarafından kurulan bu tekke 1546 yılında vakıf statüsü kazanmış ve o günden bugüne babadan-oğula devrolunarak gelmiştir. Vakfın adı kayıtlarda “Şeyh Hubyar Tekkesi Vakfı” olarak geçmektedir.

Hubyar Tekkesi 2005 yılında Ali Çelik (Kenanoğlu) ve Cemal Coşkun’un önderliğinde şikayet edilmiş ve bu şikayetin sonucu olarak devam eden mahkemeler kararıyla tekke 2014 yılında köy muhtarlığına verilmiştir. Bunun üzerine, Hubyar Tekkesi vakıf statüsünde olduğundan, Vakıflar Kanunu’nun 30. Maddesi gereği Vakıflar Genel Müdürlüğü bu uygulamaya karşı çıkmış ve mülkiyetin Şeyh Hubyar Vakfı’na ait olduğundan ötürü mülkiyet hakkı Şeyh Hubyar Tekkesi Vakfı adına tescil edilmiştir. Bunun üzerine muhtarlık bu durumu tekrar mahkemeye taşımıştır.

30 Aralık 2025 günü Hubyar Tekkesi’nin Şeyh Hubyar Tekkesi Vakfı’na mı yoksa muhtarlığa mı verilmesi yönünde karar beklenen duruşma vardır. Yukarda bahsi geçen bildiri ve açıklama, bu mahkeme ve Vakıflar Genel Müdürlüğü üzerinde baskı oluşturma odaklıdır. Kullanılan dil ve ifadeler demokratik bir hak arayışı değil, baskı kurma girişimidir. Oluşturulan mağduriyet söylemi, bilinçli bir manipülasyondur. Bu söylem gerilim üretme çabasıdır. İddialar, süreci bilinçli şekilde ideolojik zemine çekme çabasıdır. Amaç meseleyi çözmek değil, gerilim üretmektir.

Tekkenin yönetiminin ve temsilinin muhtarlık gibi her seçimde değişebilen ve kimin muhtar olacağı belli olmayan idari bir yapıda tutulması, Alevî dergâhlarının ruhuna, geleneğine ve işlevine uygun düşmemektedir. Muhtarlık kurumu, idari ve sivil işleri köylerde yürüten bir yapıdır. İnanç rehberliği, erkân icrası ve yolun korunması onun görevleri arasında değildir ve olamaz.

Yukarda adı geçen bildiriye imza koyan şahıslar, Hacı Bektaş Külliyesi’nin belediyeden, Keçeci Baba Tekkesi’nin muhtarlıktan geri alınmasını isteyen şahıslardır. Her nedense söz konusu Hubyar Tekkesi olduğunda yine aynı şahıslar bu kez şiddetle muhtarlığa verilmesini istemektedirler ve bu uğurda her türlü çabayı sarfetmekteler. Bu aleni ikiyüzlülüğün önemli bir nedeni olsa gerektir!

Hubyar Tekkesi 2005 yılından bugüne sürekli şikayetlerin ve mahkemelerin malzemesi yapılmaktadır. Bunun üzerinden kendisine sosyal-siyasi konum ve alan oluşturmak isteyenler bu sürecin bilerek uzatılması gayreti içindedirler. Sonuçta hep mahkemelerle ve olumsuzluklarla anılan Hubyar adı, hem Hubyar Ocağı, hem Alevilik, hem ilgili kurum ve kişiler itibarsızlaştırma furyasından etkilenmektedir.

Hubyar Tekkesi üzerinden yürütülen bu tartışmalar, olayların bilinçli biçimde siyasallaştırılmasıdır. Gerçek dışı iddialarla kamuoyunu yönlendirmeye çalışmak sorumluluk değil, gerilim üretmektir.

Hubyar Tekkesi, Alevi inancı açısından son derece önemli ve saygıdeğer bir mekândır. Bu gerçek, sloganlarla ve ajitasyonla değiştirilemez. Bu tarihsel ve manevi değerin korunması hepimizin ortak sorumluluğudur.

Ne bildiride imzası bulunan şahıslar ne de Celal Fırat, bir kez dahi Hubyar Tekkesi’ni görmüş ve bilmiş değillerdir. Alevi inancını kendi temsil tekelinde görmeye de, gerçekleri bilinçli olarak çarpıtmaya da kimsenin hakkı yoktur.Yayınlanan bildiride kullanılan ifadeler ve sayın vekilin kullandığı söylem, bundan sonraki adımlarının da habercisidir. Aynı şahıslar, şayet mahkeme sonucu karar Vakıflar Genel Müdürlüğü lehine çıkar ve mülkiyet hakkı vakfa geçerse, bu kez de kendi kurdukları vakfa tahsisini talep edeceklerdir.

Gerilimi tırmandıran, kamuoyunu yanıltan, iyi niyetten yoksun söylemler kabul edilemez. Ne Hubyar Tekkesi ne de diğer Alevî tekkeleri kimsenin ideolojik ajandasına malzeme yapılamaz.

Kamuoyuna Saygıyla

Hubyar Eğitim Vakfı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER