© Alevi Haberler

Mehmet Yuva yazdı: Bin Alevi (Alevi oğlu)

Suriye’nin geleceğini şekillendirecek en kritik meselelerden biri olarak görülen “Suriye Sahil-Alevi Bölgesi”, bölgesel ve uluslararası aktörlerin yoğun ilgisi altında. Mehmet Yuva’nın Aydınlık gazetesinde yayımlanan yazısına göre, bu bölge hem tarihsel hem de güncel dinamikleriyle Suriye’nin kaderinde belirleyici bir rol oynayabilir.

Suriye Sahil Bölgesi ve Alevi Meselesi: Yeni Bir Çatışma mı Doğuyor?*

Suriye’nin geleceğini şekillendirecek en kritik meselelerden biri olarak görülen “Suriye Sahil-Alevi Bölgesi”, bölgesel ve uluslararası aktörlerin yoğun ilgisi altında. Mehmet Yuva’nın Aydınlık gazetesinde yayımlanan yazısına göre, bu bölge hem tarihsel hem de güncel dinamikleriyle Suriye’nin kaderinde belirleyici bir rol oynayabilir.

" Türkiye’nin uğraşması gereken yeni bir kriz bölgesi zuhur edecek." diyen Mehmet Yuva'nın yazısında bir değier dikkat çeken nokta ise,"Trump, Rusya’nın sahil bölgesini kontrol etmesine karşı değil. Ancak Trump ve Netanyahu, Moskova’dan bu bölgeye İran ve Türkiye nüfuzunun uzak kalmasını sağlamasını istiyor. " ifadesi oldu.

Mehmet Yuva'nın Aydınlık'ta yayımlanan yazısının tam metni şöyle:

Suriye’de gündemi belirleyecek ve meşgul edecek en önemli meseleler arasında “Suriye Sahil-A-levi Bölgesi” olacak. Konuyu daha iyi anlamak için geçmişe kısa bir yolculuk yapacağız. Alevi kelimesinin Hz. Ali isminden değil alevden geldiğini iddia edenler oldu. Kötü bir niyet yoksa bir düz mantık çıkarımıdır. Zira Arapçadan Türkçeye geçen birçok terim farklı yazılmakta ve telaffuz edilmektedir. Alevi, Ali-Veli (Ali Velimdir) kelimesinden türedi. Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın salih ve nebil-asil zürriyetine tabi olmak ve itikat yolunda gitmek manasındadır. Veli, evliya kelimesinin de kökenidir. Koruyucu, otorite, yetkili, sorumlu demektir. Alevi soyadı ve Alevi ismiyle kurulan hanedanlık ve devletler geçmişte ve günümüzde Arabi Coğrafyasında mevcut oldu.

MUHALİF BAKAN

Yusuf Bin ALEVİ Bin Abdullah (1997-2020) Umman Sultanlığı eski Dışişleri Bakanıydı. Bin Alevi (Alevi oğlu) muhalif bir siyasetçiydi. Umman Sultanlığının komşu petro-dolar Körfez hanedanlıklarından farklı bir dış politika inşa edilmesinden yanaydı. Bu hanedanlıklarını İsrail, ABD ve Batı projelerinde “kraldan daha kralcı” olmakla suçladı. Sorunların uzlaşmayla çözülmesi, İran, Yemen, Lübnan, Irak ve Suriye’de “Arabi milletin çıkarları ile örtüşmeyen, dış ajandalara yarayan, müdahalelere açık kapı aralayan” söylem ve eylemlerden uzak durulmasını tavsiye etti. Bu açıklamaları devlet erkânında Hanedan çevresinde halkta geniş bir destek buldu.

Müteveffa Sultan Qabus (1970-2020), Bin Alevi’yi önce Beyrut Büyükelçisi (1970-1973) yaptı. Lübnan İç Savaşının sona ermesi, din ve mezhep çatışmalarının yerine huzurlu ve egemen bir Lübnan’ın kurulması için uğraştı. İsrail, Fransa ve ABD’nin Lübnan’ı istikrarsızlaştıran ve din-mezhep ayırımcılığına yatırım yapan politikalarını tenkit etti. Sultan Qabus 1997’de Bin Alevi’yi Dışişleri Bakanlığına atadı. Umman’dan sürgün edilen muhalifleri geri çağırdı. 1 milyon insanın ölümüne, 2 milyon insanın yaralanmasına ve günümüz parasıyla 1 triyon dolar maddi hasara, coğrafyamızın işgal projelerinin uygulanmasına sebep olan Irak-İran savaşının (1980-1988) olmaması ve başladıktan sonra bitirilmesi için çaba harcadı. Suudi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve mahalli-yabancı müttefiklerinin Yemen’e karşı 2015’te başlattığı işgal ve yıkım savaşının bitmesi için arabulucu oldu. Petro-dolar Körfez hanedanlıkların saldırgan politikalarının Arabi ve İslam alemine zarar verdiğini ve bunun durması gerektiğini açıkladı.

KÖRFEZ ONU HEDEFE KOYDU

Suudi ve BAE tarafından hedef alındı. “Arap Baharı” yalanlarıyla parçalanan coğrafyamızın maruz kaldığı işgal, talan, terör ve taksim projelerine karşı tavır aldı. Bakanlığı döneminde bölgesel meselelerin çözülmesi ve ihtilaflı taraftarların görüşmelerine ev sahipliği yaptı. ABD-İran arasındaki gerginliğin giderilmesi ve iki taraf arasındaki gizli veya açık görüşmelere ev sahipliği yaptı. Haziran 2016’da İran’da “casusluk” suçlamasıyla gözaltına alınan İran asıllı Kanadalı Prof. Homa Hoodfar’ın serbest bırakılması için Kanada Başbakanı Justin Trudeau aracılık yapması için Bin Alevi’den yardım istedi. İran nezdinde girişimde bulunan Bin Alevi gözaltındaki profesörün serbest bırakılmasını sağladı. Sultan Qaboos (Qabus)’un vefatından sonra vasiyetine istinaden Sultan olan Kuzeni Haitham (Heysem) Bin Tarık, Bin Alevi’yi Birinci Sınıf Kraliyet Takdir Nişanı ile ödüllendirdi.

NÜFUZLU AİLE

Bin Alevi’nin kendisi bugün 80 yaşında olmasına karşın ve sülalesi halen Umman Sultanlığında siyaset, ekonomi, felsefe, fıkıh ve akademik hayatta en nüfuzlu ailelerdendir. Suriye için savaşların start aldığı 2011’den itibaren Esad yönetimi ve muhalefet ile ilişkilerini sürdürdü. Suriye’nin Arap Ligi’nden çıkarılmasına, Esad yönetimi ile ilişkilerin askıya alınmasına ve Arap-Müslüman ülkelerin Suriye’ye karşı başta ABD’nin kabul ettiği ekonomik ambargo ve ablukaya katılmasına karşı çıktı. Esad ve muhalefet arasında arabuluculuk yaptı. Suriye Sahil, Humus ve Hama kırsalında yaşayan çoğunluk nüfus Alevi. Alevi kökenli İsmaili, Mürşidi, Sünni, çoğunluğu Ortodoks farklı mezheplerden Mesihi, Ermeni, Türkmen, az sayıda Yunan, Süryani ve Kürt topluluklar yaşamaktadır.

İRİLİ UFAKLI ONLARCA YAPI

“Terörist yönetim, radikal dinci, Alevi, Dürzi ve Mesihi katliamlarından sorumlu, katliamları yapanlardan hesap soramayan, Şam, Sahil bölgesi, Humus, Hama ve Halep zenginliğini talan eden, hukuk tanımaz, Suriye milletini bölen, ötekileştiren ve eğitimde-hayat tarzında El-Kaide-DEAŞ ideolojisi ve terbiyesini dayatan” Şam’daki rejim altında yaşamak istemediklerini beyan ederek “Suriye orta ve Sahil Bölgesi Konseyi” adıyla bir siyasi yapı inşa edildi. Daha önce de “Alevi” adıyla, “Laiklik, özgürlük, onur” adıyla Suriye sahil bölgesini kurtarmak hedefiyle irili ufaklı onlarca yapı ortaya çıktı. Bu yapılar Fransa’yı, BM’yi, Türkiye’yi, Arap devletlerini, Rusya’yı ve hatta Ahmet Şara rejimine verdiği destekten dolayı mesafeli oldukları Türkiye’yi bile müdahale etmeleri için çağrıda bulunuldu. Celladın bıçağından kurtulmak umuduyla diyerek İsrail’den bile yardım diledi.

Suriye sahil bölgesi için birçok mahfilde hararetli görüşmeler ve planlar yapıldı. Netanyahu ve savaş kabinesi 8 Eylül’den sonra Suriye’de çok büyük olayların hasıl olacağını ilan etmişlerdi. Pazartesi itibariyle (8 Eylül) İsrail savaş uçakları Lazkiye ve Humus kırsalındaki askeri üs, tesis ve karargahları bombaladı. Bu saldırıların sahil bölgesi için tasarlanan planın önünü açmayı hedeflediği iddia ediliyor. Zira sahil bölgesinde patlak verecek yeni bir çatışma Şam rejiminin Fırat’ın doğusu ve güneyini tamamen İsrail ve ABD’nin inisiyatifine bırakmak zorunda kalacak. Türkiye’nin uğraşması gereken yeni bir kriz bölgesi zuhur edecek. İddialar odur ki; Ahmet Şara rejimi Suriye’yi bir bütün olarak kontrol etme ve elinde tutma imkân, kabiliyet, toplumsal destek ve vizyona sahip değil. Suriye için taksim dışında bir seçenek kalmaz, bir mucize veya bunu önlemeye yönelik güçlü bir askeri müdahale olmazsa taksim kaçınılmaz olacak.

BÖLÜNME SENARYOLARI

Mahfillerde üzerinde en çok konuşulan taksim senaryoları şunlardır; İsrail, Suriye’nin Golan, Şeyh Dağı (Cebel El-Şeyh) Dera ve Süveyda bölgelerinden vazgeçmeyecek. Açabilirse Davut Koridorunu inşa edip Kuzey Irak Kürt Bölgesini, doğu ve kuzey Suriye’yi Süveyda vilayetini, Golan bölgesini Tel Aviv’e bağlayacak. ABD başta Fırat’ın doğusu ve kuzeyinde kalan bölgeler ile tüm Suriye üzerinde hak talebinde bulunacak. Trump, Rusya’nın sahil bölgesini kontrol etmesine karşı değil. Ancak Trump ve Netanyahu, Moskova’dan bu bölgeye İran ve Türkiye nüfuzunun uzak kalmasını sağlamasını istiyor. Türkiye ise Halep, İdlib ve Hatay sınırına komşu Lazkiye kırsalı düşüyor. İlaveten Türkiye-Suriye sınırı boyunca bir güvenli tampon bölge istiyor. İran ise sahil bölgesinde ve Irak’ın desteğiyle Fırat’ın doğusunda yer almak istiyor.

FRANSA’NIN PLANI

Fransa iki program üzerinde çalışıyor; Hafız Esad’ın yoldaşı eski Savunma Bakanı Mustafa Tlass’ın oğlu, Beşar Esad’ın çocukluk arkadaşı ve eski yoldaşı General Manef Tlass’ı “seküler kuvvetler cephesinin” lideri olarak parlatırken, farklı A-levi kesimlerle görüşmeler yapıyor. Şam rejimin başı Ahmet Şara, Hakan Fidan’ın tavsiyeleri üzerine olduğu iddia ediliyor, çalışılabilecek Alevi asker, bürokrat, akademisyen, din adamı ve sanayici, siyaset ve ticaret erbabı şahsiyetlerle ama özellikle Beşar Esad döneminde Esad’ın yanında yer almış isimlerin “Alevilerin temsilcileri” olarak öne çıkmaları için çaba harcıyor. Peki tüm bu taraflar hesap ve plan yaparken Suriye sahil Alevileri ve akrabaları Sünniler, Türkmenler, Mesihiler, Ermeniler ne yapacak? Umman’ın Bin A-levi’sinin ne istediği gayet açıktı? Peki, Suriye’nin Bin Alevileri (Alevi oğulları) ne istiyor?

Bu konuları ‘ÖRS VE ÇEKİÇ ARASINDA ALEVİ PROJESİ’ başlığı altında irdeleyeceğiz.

Kaynak:https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/bin-alevi-alevi-oglu-545661

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER