Ergenekon Kumpasında FETÖ’nün kullanışlı ismi: Ali Balkız

Alevi Bektaşilerin FETÖ’nün devleti ele geçirme operasyonunda rolleri hakkında ne yazık ki, fazla bir çalışma yok. Bu haberimizle birlikte, bu konuda okurlarımızı bilgilendirici haberler serisine başlıyoruz.
Alevi Bektaşi toplumu, uzun yıllardır Türkiye'nin toplumsal dokusunda önemli bir yer işgal ederken, bu toplumu hedef alan veya kullanan bazı karanlık yapıların etkileri de zamanla daha görünür hale gelmeye başladı.
Ne yazık ki, Alevi Bektaşilerin FETÖ’nün devleti ele geçirme sürecindeki rolü ya da bu süreçte nasıl istismar edildiklerine dair yeterli araştırma bulunmuyor.
Bu haberimiz, bu eksikliği gidermek adına başlatılan bir dizi çalışmanın ilk adımıdır.
NİÇİN “ALEVİLER VE FETÖ DOSYASI”NI AÇIYORUZ?
Amacımız, Alevi Bektaşi toplumunun bir bütün olarak FETÖ tarafından nasıl algı operasyonlarına ve yönlendirmelere maruz bırakıldığını ortaya koymak, bu süreçte öne çıkan isimlerin sorumluluğunu ve tutumlarını da açık bir şekilde irdelemektir.
Bu bağlamda, en dikkat çekici figürlerden biri olan Ali Balkız, FETÖ'nün Ergenekon kumpasında oynadığı rol ile tartışmaların odağına yerleşiyor.
KUMPASTA KULLANILAN İSİMLERDEN BİRİ: ALİ BALKIZ
7 Ocak 2009’da gerçekleştirilen “Ergenekon soruşturması 9. dalga” operasyonunda çok sayıda akademisyen, asker ve bürokrat gözaltına alındı.
Aynı süreçte, dönemin Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı olan Ali Balkız, kamuoyunda yoğun biçimde gündeme geldi.
Çünkü, İbrahim Şahin’in bilgisayarında bulunduğu iddia edilen ve sonradan düzmece olduğu Adli Tıp raporuyla ortaya çıkan bir plana göre, Balkız da suikastla hedef alınacak isimler arasında gösteriliyordu.
Bu gelişme üzerine kamuoyuna yansıyan demeçlerinde Ali Balkız, FETÖ’nün hazırladığı sahte belgeleri gerçek kabul ederek, açıkça bu senaryoya inandığını ifade etti.
Üstelik, henüz kumpasın yapaylığı ortaya çıkmadan önce değil, gerçeklerin birer birer açığa çıktığı dönemde de bu iddiaları savunmaya devam etti.
SUİKAST YALANININ GÖLGESİNDE BİR CİNAYET: BEHÇET OKTAY
Behçet Oktay, FETÖ’cü yapılanmaya karşı duran, onların operasyonlarını engelleyen ve İbrahim Şahin’in tutuklandığı iddiaların asılsız olduğunu açık açık ifade ederek, mahkemeye gidip konuşacağını her yerde söyleyen bir emniyet mensubuydu.
Oktay, FETÖ’nün kumpasını deşifre etmeye hazırlanan bir emniyetçi olarak, bu yapının hedefi haline gelmiş ve “intihar süsü” verilerek öldürülmüştü.
FETÖ Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı’nı hedefe koymuştu. Çünkü, burası Emniyet içerisinde kontrol edemedikleri bir birimdi.
Ali Balkız, 28 Şubat 2009 tarihinde, yani Ocak ayında suikast yalanı ile başlayan süreç devam ederken, gerçekten hayatını kaybeden Alevi kökenli emniyet mensubu Behçet Oktay’ın ölümünü gündemine bile almadı.
Bu sessizlik, Balkız’ın “suikast mağduru” rolünü ne kadar sahiplendiğini ve FETÖ’nün propagandasına ne ölçüde hizmet ettiğini sorgulatıyor.
ALİ BALKIZ BELGELERE DEĞİL, FETÖ’YE GÜVENDİ!
9 Mart günü Pir Sultan Abdal Derneği Alanya Şubesi tarafından düzenlenen “Aleviler ve Güncel Siyaset” konulu panele katılan Ali Balkız ise, “her şeye rağmen adalete güvenmek gerektiğini” vurgulayarak, Ergenekon’u “aslında demokrasinin kökleşmesini ve yerleşmesini istemeyen demokrasi düşmanı”, “Atatürk ve Atatürkçülük adına”, “çim keser gibi başını kesen, parlamentoyu, sendikaları, üniversiteleri darmadağın eden”, “karanlık bir odak” olarak tanımlıyordu!
Bir gün sonra konu hakkında haber yapan Zaman Gazetesi’ne göre, ortaya konan belgelerden ikna olan Balkız, Savcı Öz’e “Evet herkese, hepimize geçmiş olsun.” cevabını vermiş.
Temmuz ayında, Ergenekon davasına “mağdur” sıfatı ile katılacağını Milliyet gazetesine açıklayan Ali Balkız, Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi tutuklu Mustafa Balbay’ı “darbe için konuşmuş kişi” olarak tanımlıyor ve kendisinin neden hedef seçildiği sorusunu ise, “Alevilerle Sünnileri karşı karşıya getirmek, Alevileri galeyana getirmek, ülkede karmaşa ve kaos yaratmak, darbeye uygun ortam hazırlamak için.” şeklinde cevaplıyordu.
Aynı yılın Ağustos ayında da NTV’ye konuşan Ali Balkız, kendisini sözde Ergenekon Terör Örgütü’nün hedefinde olarak tanımlamaya devam etti.
Balkız, kendisini öldürmek için 9 kişilik bir timin kurulduğunu iddia ediyordu.
Balkız, bununla da yetinmiyor, NTV’ye, aynı operasyonun Ermenilere yönelik diğer ayağını da gözden kaçırmamalarını tavsiye ediyordu!
KUMPAS AÇIĞA ÇIKTI, AMA BALKIZ’IN İDDİASI SÜRDÜ!
Bir yıl sonra, Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Adli Tıp Kurumu’ndan gelen bilirkişi raporunda Balkız, Mutafyan ve Genç’in adının geçtiği tedhiş planının Şahin’in el ürünü olmadığı açıklandığı halde, suikast yalanının iki aktöründen Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Başkanı Kazım Genç hâlâ “Ergenekon ülkede kaos yaratmak için toplumun belli kesimlerinin öne çıkmış insanlarına yönelik suikast eylemleri yaparak halkı galeyana getirebilir, bu ihtimal vardır” şeklinde konuşurken, Adli Tıp raporunu ANKA’ya değerlendiren Balkız ise, “Evet, Adli Tıp böyle bir tespit yapmış ama Adli Tıp’ın verdiği kararlar da hep tartışılageldi” diyordu!
SORU: ALİ BALKIZ BİR PİYON MU, YOKSA AKTÖR MÜ?
FETÖ’nün kumpas sürecinde sergilediği söylemler, destekleyici tutumu ve hâlâ özür dilemeyen yaklaşımıyla Ali Balkız, bu süreçte bir figüran mıydı, yoksa aktif bir rol mü üstlendi?
Bu sorunun yanıtı, onun FETÖ ile olan ilişkilerinin niteliği ve geçmişteki bağlantılarının derinliğiyle ilgili daha fazla bilginin ortaya çıkmasına bağlı.
Özellikle Sivas Katliamı sonrası Avustralya’ya gidişi, orada kimler tarafından himaye edildiği gibi sorular, bu bağlantının kökenine dair daha fazla ışık tutabilir.
Ancak bugünkü tabloda net olan şu: Ali Balkız, FETÖ’nün kumpas döneminde kurduğu büyük yalanların gönüllü taşıyıcısı olmuş, kamu vicdanını yanıltmış ve Alevi toplumunu tehlikeli bir şekilde istismar etmiştir.
Bu haber serisiyle, geçmişte yaşanan bu karanlık sürecin tüm aktörlerini ve detaylarını ortaya koyarak, adalet ve toplumsal barışın yeniden tesisi için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.
BEHÇET OKTAY KİMDİR?
Behçet Oktay 17 Temmuz 1957 tarihinde Malatya’nın Hekimhan ilçesinde Alevi kökenli bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmişti. 1978 yılında Polis Akademisi'nden mezun olan Oktay, Erzincan, Kars, İstanbul, Afyonkarahisar, Bingöl, Diyarbakır ve Ankara illerinde ve 1994-1997 yılları arasında Diyarbakır’da görev yaptı.
1997 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı görevine atanan Behçet Oktay, Polis Özel Harekâtı kuran üç başkandan biridir. Türk Silahlı Kuvvetleri Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası sahibi olan Oktay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde TSK personeli olmayıp bu madalyayı alan tek kişidir.
Üç çocuk babası olan terörle mücadelenin efsane ismi Behçet Oktay, 25 Şubat 2009 tarihinde, Ankara’da solak olduğu halde başının sağ tarafından giren bir mermi yoluyla öldüğü tespit edilmiştir. Arabasının yanında ölü bulunan Oktay’ın ölümünden önce “Hizbullah Terör Örgütü şüphelisi Abdurrahim Doğru” adıyla sahte isimle FETÖ’cü eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek tarafından dinletildiği ortaya çıkmıştı.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.