Türkoğuz Kılıçgedik yazdı: Dört Kapı Öğretisi içinde Hz. Ali

Araştırmacı Yazar Türkoğuz Kılıçgedik, "Dört Kapı Öğretisi içinde Hz. Ali" başlıklı bir makale kaleme aldı.
Araştırmacı Yazar Türkoğuz Kılıçgedik, "Dört Kapı Öğretisi içinde Hz. Ali" başlıklı bir makale kaleme aldı. Türkoğuz Kılıçgedik'in yazısı şöyle:
Şeriat Kapı Öğretisiİçinde Hz. Ali
Hz. Ali daha küçük yaşta İslamiyet’i kabul etmiş. Küçük yaştan itibaren Hz. Muhammed’e en yakın duran kişidir. Mekke’de İslam olmuş kesim egemen kişilerin zulmüne uğrayınca Medine’ye göç başlamış. Göçten sorumlu tutulan Hz. Muhammed gece yarısı yatağından öldürülmek istenince yataktan daha küçük yaşta olan Hz. Ali çıkar. Müşrikler bu amacına erişmediği gibi Hz. Ali Hz. Muhammed'in yatağına yatarak Müşrikleri kandırıp Hz. Muhammed’in hayatını kurtarmıştır.
Hz. Ali Allah’ın küçük yaştan itibaren kendisine verdiği akıl ve güçle hayatı boyunca İslam içinde ve dışındaki tüm haricilere karşı sürekli mücadele ederek İslamiyet’i iç ve dış düşmanlardan temizleyip korumak istemiş. Bu nedenle her türlü yalan. İftira ve zulme uğrayıp bunlarla mücadele edip başa çıkamaya çalışarak onurlu bir kişilik geliştirmiştir.
Toplumun huzuru ve geleceği için birçok savaşa katılıp kendi varlığını topluma ve İslam değerlerine siper yapmıştır. Bütün bu bilgi birikimi, tecrübe ve mücadelesinden dolayı Hz. Muhammed’in Velayeti olan “İmamlık” görevi ile Hak tarafından taçlandırılarak toplumun Şeriat Kapı öğretilerini doğru ve eksiksiz olarak öğrenmesi ve hayata geçirmeleri için hayatı boyunca her türlü fedakârlığı yapmıştır.
Tüm İslam yazılı tarih kaynakları Hz. Ali'nin Şeriat Kapı içinde Zahir olarak icra ettiği görev ve sorumluluklarına sıklıkla değinmiş. Bu kaynaklar Hz. Ali'den övgüyle söz etmişlerdir.
Pir Sultan’ın deyimiyle “Bir gül ile gülistanı seyrettim / Seher yelleriyle esen Ali'dir / Muhammed kılavuz Mahşer yerinde / İslam’ın sancağın çeken Ali'dir.”
Hz. Ali'nin Şeriat Kapısından Tarikat Kapısına geçişi ve Tarikat Kapısındaki görev faaliyetleri çoğu Alevi yazılı tarih metinlerinde sıklıkla değinilmiş. Ayrıca İmam Cafer Sadık Hz. Muhammed'in Miraca çıkışı ve Kırklar Cemi anlatımı üzerinden sır ve şifreli olarak kendi Buyruk eserinde açıklamıştır.
Tarikat KapıÖğretisi İçinde Hz. Ali
Şuara süresi 214 Ayeti; “Önce en yakın akrabalarını uyar” ayeti indiğinde, Hz. Muhammed evinde toplanan akrabalar içinde Hz. Hatice, Hz. Ali İslamiyet’i ilk olarak kabul etmiş. Hz. Ali’nin babası da İslamiyet’i kabul etmemesine rağmen her konuda Hz. Muhammed’in yanında olacağı konusunda söz vermiştir.Böylelikle Hak’tan gelen ikinci ayet olan 15. Ayete; “Sana uyan Müminlere kol kanat ger” vahi ile Hz. Muhammed tam olarak güveneceği kendi akrabalarından bu kişileresürekli kol ve kanat olmuştur.
Hz. Ali, Hz. Muhammed’in ilim, irfanıyla büyümüş. Bu konumundan dolayı İslam içinde toplumu doğru eğitmek ve organize etmek için daha çok Ehli Beyitten olan ve ilim, irfan sahibi kırk kişiden oluşan bir meclis kurularak Hz. Ali'nin yönetimine verilir. Böylelikle Hak tarafından Hz. Ali'ye Tarikat Kapı Velayeti verilerek Hz. Ali Kırklar Meclisin “Piri” olarak görevlendirilir. Bu süreç içinde Melek Cebrail Kırklara Rehber, Hz. Muhammed Kırklara Mürşit olmuştur.
Kırklar Tarikat Kapı yapılanması içinde daha çok Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin seçilmiş Ehli Beytinden oluşuyordu. Birbirine musahip, talip, rehber, pir, mürşit olmuş. Birbiri arasındaki manevi ve sosyal bağları kuvvetlendirerek “biri kır, kırkı da bir” olmuştu.
Pir Sultan Abdal Kırkların Melek Cebrail rehberliğinde Tarikat Kapı yapılanması içinde olduğunu izah eden şu satırlarda ayrıca belirtmiş. "Muhammed' dinidir bizim dinimiz / Cebrail emindir hem bizim rehberimiz / Tarikat altından geçer yolumuz / Biz müminiz, mürşidimiz Ali'dir."
Kırklar Meclisi Hz. Muhammed’in tüm çalışmalarına katılmış. İslam içinde birçok önemli görevler yürütmüşlerdi. Al-i İmran süresi 104 ayet Kırkların görevini şu şekilde özetler: “Sizin içinizden hayra davet eden (mürşitlerden) bir cemaat olsun ve mâr’ufla(iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak) emretsin ve münkirden nehyetsin (men etsin). İşte onlar, onlar felâha erenlerdir.”
Dergâh olarak kullandıkları ve herkesin giremeyeceği bir mekânda her gece Hz. Muhammed, Melek Cebrail ve Hz. Ali öncülüğünde Kırklarla toplantılar yapılır. İslam içindeki genel durum istişare edilir. Tarikat Kapının Batin eğitim, ilim irfanından geçildikten sonra Cem ibadeti yapılır ve Semah dönülürdü.
Hz. Muhammed Miraca vardığı gecede Hak Hz. Ali'ye Tarikat Kapı ve Hakikat Kapı Velayeti vererek Dört Kapı öğreti ve sistemi kurulduğu için Tarikat Kapı öğretisi artık Dört Kapı öğretisi ve sistemine göre şekillenir.
Şeyh Safi kendi Buyruğun da Hak tarafından Miraçta kurulan Dört Kapı öğretisi ve sistemini İmam Cafer ve diğer birçok Alevi tarih metinlerin de olduğu gibi kısaca şu şekilde açıklar. “Doksan bin kelamın (Kur’an ayetleri) otuz bininin şeriat “kafi”, otuz bininin “yolu” (tarikat kapısı), otuz bininin hakikat “hali” Marifet kelamının ise “sırrı emirdir, Hz. Ali’nin “kudret nurunda sır edildi” şekilde özetliyor.
Şeyh Safi’nin özetlediği bu Velayet öğreti ve sistem aslında İslamiyet’in tüm öğretisini kendi içinde barındıran Nübüvvet, Velayet, Kur’an gibi tüm esasları kapsıyordu.
Böylelikle Melek Cebrail rehberliğinde, Hz. Muhammed Mürşitliğin de Hz. Ali “Pir” görevi ile Tarikat Kapının tüm öğretisini, irfanını öğrenip yaşayarak Marifet Kapısına geçmiştir.
Marifet KapıÖğretisiİçinde Hz. Ali
Hz. Ali Melek Cebrail rehberliğinde Marifet Kapısında bir “Arif” (Âlim) olmuş. Gönül gözü açılmış. Melek Cebrail’in gördüğünü, duyduğunu, his ettiğini artık o da kendi “Hal” âleminde gözlemler yaparak görüyor, duyuyor, his ediyordu. Çünkü Hz. Ali artık Melek makamı olan Marifet Kapı ilim, İrfanına sahip olmuştu.
Gönül gözüyle gördükleri, duydukları, his ettiği her şey Hak’tan başka bir şey değildi. Çünkü Hak Hz. Ali’nin dünya gözüne perde çekip gönül gözünü açarak kendi mekânı olan o aziz kalbe bütün manevi unsurlarıyla yerleşmiş. Kendini his edilir, gözlemlenir bir âlem içinde algılanır hale getirmiştir.
Yunus Emre’nin dediği gibi; ”Beni bende demem / ben, ben de değilim / Bir ben vardır bende, bendende içeri / Beni benden alana ermez elim / Kim kadem basa Sultandan (Hak’tan) içeri” mısraların da belirttiği gibi Hz. Ali'de kendi içindeki bir başka dünya olan “Hal” âleminde başka bir benlik içinde ki Hakk’la ilgili gerçeğiyaşıyordu.
Şeriat ve Tarikat Kapı öğretisinden çok daha farklı olan Marifet Kapının Batin öğretisi insanın kendi içinde, kalbinde ve çok derinden gelen başka bir ilim irfandı. Yunus Emre daha ham halindeyken Hz. Ali gibi bu ilme erişmek için Şeriat Kapısında belirtilen cennet ve hurilerden vazgeçip Marifet Kapısında Hakk’a ilahi aşkla ulaşmak için Hakk’a yalvararak şu mısraları yazıyordu. “Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / Sen istiyene ver onu / Bana seni gerek seni”diyerek Marifet Kapısına erişipHakk’a müptela olmak istiyordu.
Bunu ancak Melekler ve Evliyalar yaşayıp bilebilirdi. Hz. Ali’de bunu yaşayıp bildiği için o da Marifet Kapısında bir Melek konumunda Arif, Âlim ve Evliya makamına erişmişti. Hz. Muhammed Miraca çıkarken, Miraç yolunda Hz. Ali’yi Aslan olarak gördüğünde yine bu “Hal” âlemindeydi.
Hakikat Kapı Öğretisiİçinde Hz. Ali
Hz. Muhammed "Hal" âlemi olan Marifet Kapısından Hakikat Kapısı olan Miraca çıkarken, on sekiz bin âlem içinden geçerek “Mana” âlemi olan Hakikat Kapısında Hakk’ın Hz. Ali’de tecelli olduğunu gördü. Daha cihan yokken Hak nurundan yaratılan Hz. Muhammed ve Ali Nuru tekerrür ederek Hak kendi nurundan olan Hz. Ali nuru ve bedeniyle tecelli olmuştu.
En üst akıl ve âlem olan Miraçta Dört Kapı, Doksan Bin Söz artı Otuz Bin Söz (Kur'an) konuşularak on sekiz bin âlemin şahitliğinde Hakikat Kapısında Hz. Ali Hakk’ın Velisi (velayeti) seçildi.
Pir Sultan Abdal, Hz. Ali'nin Hak Veliliğini (velayet) ve sahip olduğu ilmi Dört Kapı öğretisi ve sistemi ile şu şekilde açıklamaya çalışmıştır. "Gönül gel karardan şaşma / Sözüm sana meveddettir / (…) Şeriattan edep öğren / ilim ile üstat olur oğlan / Kimi farz kimi sünnettir / (…) Tarikat bir oddur yakar / Kimi ham kimi has çıkar / Çerağın yakan üstadadır / Tarikata kâmil olan / ilim ile âlim olan / Evvel mertebe hizmettir / (…) Hakikat genç-i nihandır / Marifet gevher-i kandır / Yedi yüz yetmiş mizandır / Ötesi ilm-i hikmettir (…) Mürebb’ olan Ali (Veli) gerek / Dört Kapıda eli (ilim, irfanı) gerek / Zira Ali Muhammed’dir (zira Muhammed’e Dört Kapıyı yaşamış).”
Orada Şeriat Kapısı Hz. Muhammed’e, Tarikat ve Hakikat Kapısı Hz. Ali’ye Marifet Kapısı Melek Cebrail’e indi. Bu üç isim Miraçtan Tarikat Kapıâlemine inerek Kırklar Meclisiyle el ele el Hakk’a tutuşup Semah döndüler. Melek Cebrail Kırklara rehberdi. Hak ise Hz. Ali’de tecelliydi. Dolayısıyla Kırklar Semah dönerken bir eli Hak elindeydi. Ayrıca Melek Cebrail'de bu Semah içindeydi.
Kırklar bu Semahı döndüğü vakit Hak, Melek Cebrail, Hz. Muhammed, Hz. Ali Semahın içinde olduğu için onlara ait ilim, irfan ve Nur Kırkların tüm benliğine geçip “kırkı bir, biri kırk” Nur oldular.
Yedi ulu Ozandan biri olan Nesimi, cahil ve nadan kişilerin bu sırrı bilmediğini açıklayarak. Hz. Ali'nin daha cihan yokken Hak nurundan yaratılışını “evvel” olduğunu, Hakk'ın Miraçta Hz. Ali'de tecelli olup aldığı Velayet görevin “Ahir” olduğuna şu mısralarla dile getirerek diğer birçokAleviozan gibi Hz. Ali’nin ilahi sırra sahip ve dolayısıyla ilahi bir misyonu olduğunu açıklıyordu.“Ne bilsin cahil ü nadan Muhammed ya Ali kimdir / Muhammed serveri dindir / Ali’dir cümleye rehber / Ali evvel Ali ahir Ali zahir Ali batın / Ali şems-i münevverdir Ali’dir nur ile enverdir.”
Hak, Melek Cebrail, Hz. Muhammed, Hz. Ali’nin ilim, irfanıyla bir Nur olan Kırklar Meclisi “biri, kırk, kırkı bir” olup Dört Kapıdan Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat Kapılarına ait Zahir ve Batin tüm öğreti, ilim, irfanına kavuşmuş. Dört Kapı öğretisi ve sistemi tüm varlığıyla Hz. Ali’nin de içinde olduğu Kırkların hafızasına geçtiği için Kırklar Meclisi Dört Kapı içinde her kapıda onar kişi görev almış. Her biri Şeriat Kapısında “İmam,” Tarikat Kapısında “Pir,” Marifet Kapısında “Arif,”Hakikat Kapılarında “Veli” ve Velayet sahibi olup seçilmiş Güruhu Naci ve Aleviliğin kurumsal, toplumsal, işlevsel ve içsel öğreti ve tarih yolculuğunu başlatmışlardı.
Sonuç olarak, Alevilikle ilgili bazı dâhili ve harici kişiler Dört Kapının bu gibi gelişmiş öğretisi içinde zahir ve batin görevler alan Hz. Ali ve On İki İmamların gelişmiş kişiliklerini yok sayıyor.Gerçeği yansıtmayan bazı yazılı kaynakların bilgi ve iftiralarını kullanarak bu ulu kişiler hakkında birçok yalan, yanlış, iftira yazıları yazarak ve videolar paylaşarak bu ulu isimleri karalayacaklarını düşünüyorlar.
Oysaki bunu yapanlar hem bu dünyada hem de öbür dünyadakendi yüzlerini karalamaktan başka hiçbir şey yapmıyorlar.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN






Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.