© Alevi Haberler

Meryem Gülbetekin yazdı: Belçika Savunma Bakanı’nın Anıtkabir’deki mesajı

Genç kuşak yazarlardan ve TV program yapımcısı Meryem Gülbetekin, Belçika Savunma Bakanı Theo Francken’in Anıtkabir’de ülkemizin kurucu lideri önünde saygıyla diz çöken görüntüsünü değerlendirdi. İşte, o yazı:

Anıtkabir’in mermer basamaklarına sessizce çöken bir diz, sadece bir saygı duruşu mu?

Yoksa tarihe, değerlere ve çağları aşan bir lidere verilmiş derin bir mesaj mı?

Geçtiğimiz günlerde Belçika Savunma Bakanı Theo Francken’in Anıtkabir’i ziyareti sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesi önünde diz çökerek saygı duruşunda bulunması, protokol sınırlarını aşan sembolik bir davranış olarak hem Türkiye’de hem de uluslararası platformda dikkat çekti.

Belçikalı bir bakanın, Türk modernleşmesinin kurucu liderine bu denli güçlü bir jestle saygı göstermesi, salt bir nezaket ziyareti değil; aynı zamanda çok katmanlı bir diplomatik mesaj olarak okunmalıdır.

Bu sahne, bize tarihin bugünle nasıl konuşabildiğini, sembollerin diplomatik dilden çok daha derin bir anlatım gücü taşıdığını hatırlatıyor.

Çünkü burada mesele yalnızca bir liderin anısını onurlandırmak değil; aynı zamanda özgürlük, bağımsızlık, laiklik ve anti-emperyalist duruş gibi Atatürk’ün evrensel boyut kazanmış ideallerine duyulan saygıyı da ifade etmek.

Diz çökme eylemi, Batı kültürlerinde genellikle teslimiyet değil, saygı, itiraf ve duygusal bir bağlılık göstergesidir. Bu bağlamda Francken’in duruşu; sadece Türkiye’ye değil, dünya sahnesindeki liderlik mirasına bir selamdır.

Atatürk’ün sadece bir ulusun değil, aynı zamanda tüm ezilen halkların ilham kaynağı oluşuna yönelik bir tanıklıktır.

Bu ziyaret, aynı zamanda NATO ve Avrupa-Türkiye ilişkileri açısından da anlamlıdır.

Türkiye’nin askeri ve stratejik öneminin ötesinde, tarihsel hafızası ve kurucu değerleriyle hâlâ uluslararası arenada dikkatle izlenen bir ülke olduğunu gösteriyor.

Ve bu, diplomatik protokollerle ölçülmesi zor olan bir itibardır.

Elbette bu sembolik jestin ardında iç politikadaki imaj çalışmaları, Türkiye ile geliştirilen savunma iş birlikleri ya da kişisel eğilimler gibi pek çok motivasyon olabilir. Ancak her ne sebeple olursa olsun, Anıtkabir’in o ağır sessizliğinde diz çöken bir yabancı bakanın görüntüsü, bize şunu tekrar hatırlatıyor:

Liderlik, coğrafyaları aşar. Değerler zamanla küresel anlamlar kazanır. Ve Atatürk’ün mirası, yalnızca Türkiye’ye değil, insanlık tarihine yön veren kolektif hafızaya aittir.

Bugün kendi içinde derin tartışmalar yaşasa da, Türkiye dışarıdan hâlâ “kurucu ideallerin ülkesi” olarak okunuyorsa, bu da Atatürk’ün bıraktığı iz sayesinde mümkün oluyor.

Belçikalı bir bakanın diz çöküşü, belki de bu izlere duyulan evrensel saygının en sessiz ama en etkili ifadesiydi.

Ve bazen, bir diz çöküş, sayfalarca yazılmış bir manifestodan daha çok şey söyler.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER