Başkan Özdemir, Radyo 1'de Muharrem Ayı ve Aleviliği anlattı

Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Alirıza Özdemir, Türkiye Radyoları Birinci Programı Radyo 1'de yayınlanan Gündem programına konuk oldu.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Alirıza Özdemir, Türkiye Radyoları Birinci Programı Radyo 1'de yayınlanan Gündem programına konuk oldu.
Ankara Radyosu stüdyolarından canlı yayınlanan programda Özdemir, Muharrem ayı, Alevilik, Bektaşilik ve Türk toplumundaki yeri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Muharrem Ayı ve Aleviler İçin Anlamı
Özdemir, Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının, Kerbela hadisesiyle gönüllerde derin izler bıraktığını belirterek, bu ayın Alevi Bektaşi toplumu için iki temel anlam taşıdığını vurguladı: Oruç ve matem. "Muharrem ayı, Alevi Bektaşi toplumu için 12 gün boyunca oruç tutulan bir aydır. Bu, Hz. Peygamberimizden gelen bir sünnettir ve daha sonra da devam etmiştir. Ayrıca, Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri için yas tutulur. Bu iki ibadet, oruç ve matem, birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır." dedi.
Özdemir, oruç ve matem ibadetlerinin farklı rükünlere sahip olduğunu, ancak halk arasında bazen birbiriyle karıştırıldığını ifade etti. "Oruçta yememek, su içmemek gibi kurallar varken, matemde koyu renk kıyafetler giymek, sakal kesmemek gibi uygulamalar öne çıkar. Bunları ayırmak gerekir," diye ekledi.
Alevilik ve Bektaşilik: İslam’ın Özü ve Türk Kültürüyle Harman
Aleviliği en sade şekilde tanımlayan Özdemir, "Alevilik, İslam’ın özüdür ve Hak-Muhammed-Ali yoludur. Türklerin İslam’ı Ehl-i Beyt merkezli ve Türk kültürü temelinde yorumlama, anlama ve yaşama biçimidir," dedi.
Aleviliğin, Türk kültürünü koruyarak İslam’ı yaşama anlayışı üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Özdemir, bu inancın Orta Asya’dan Anadolu’ya ve çevre bölgelere yayılarak farklı etnik grupları da etkisi altına aldığını belirtti.
Bektaşilikle Alevilik arasındaki ilişkiye de değinen Özdemir, "Alevilik, Hz. Ali’nin soyundan gelenleri ve taraftarlarını ifade ederken, Bektaşilik, Hacı Bektaş Veli’nin tasavvufi görüşlerini benimseyen bir alt zümredir. Alevilik, ocaklar sistemi üzerine kurulu bir toplumsal örgütlenmedir. Hacı Bektaş Veli ocağı, bu ocaklardan en önemlilerinden biridir," açıklamasını yaptı. Bektaşiliğin, Babagan ve Çelebi kolları olmak üzere iki gruba ayrıldığını da ekledi.
Türk Toplumunda Aleviliğin Yeri
Özdemir, Türk toplumunda Alevilik ve Sünniliğin ortak yönlerinin farklılıklardan daha fazla olduğunu vurguladı. "Anadolu’da tarih boyunca halk arasında Alevi-Sünni çatışması yaşanmamıştır. Türk Sünniliği, Ehl-i Beyt merkezli bir meşreptir. Alevilik, Türk toplumunun en önemli kültürel unsurlarından biridir ve edebiyat, müzik, sanat gibi alanlarda hepimizi birleştiren ortak değerler sunar," dedi.
Özdemir, Mahsuni Şerif, Aşık Veysel ve Yunus Emre gibi isimlerin bu ortak duygu dünyasını yansıttığını ifade etti.
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Çalışmaları
Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın faaliyetlerinden bahseden Özdemir, kurumun Türkiye’nin birliğine ve Alevi Bektaşi toplumunun taleplerine hizmet etmek için kurulduğunu belirtti. "Başkanlık, Cemevi bakım, onarım, tefrişat ve aydınlatma giderleri gibi hizmetlerin yanı sıra sosyal, kültürel ve bilimsel faaliyetleri destekliyor. Şu ana kadar Türkiye’deki 2.102 Cemevinin %40’ından fazlasına destek sağladık. Ayrıca, Alevilik-Bektaşilik tarihini kayıt altına almak için Sözlü Tarih Projesi ve 10.000 maddeden oluşan bir Alevilik-Bektaşilik Tarihi hazırlıyoruz," dedi. Yurtdışındaki Alevi Bektaşi topluluklarına da destek verdiklerini ekledi.
Aşure Kültürü ve Kerbela
Muharrem ayının önemli ritüellerinden aşureye de değinen Özdemir, "Aşure, Hz. Hüseyin’in soyunun İmam Zeynel Abidin ile devam etmesine şükür olarak kaynatılır ve paylaşılır. İçindeki 12 çeşit ürün, 12 İmam’ı sembolize eder" dedi.
Alevi-Sünni Birlikteliği ve Zihniyet Dönüşümü
Özdemir, geçmişte Alevilere yönelik önyargıların olduğunu, ancak Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kurulmasıyla önemli bir zihniyet dönüşümünün yaşandığını belirtti. "Eskiden Aleviler kimliklerini gizlemek zorunda kalıyordu. Bugün devletimiz bu kurumu kurarak önyargıları kırmaya başladı. Alevi-Sünni kardeşliği, ortak vatanı paylaşan Türk milletinin refahı için devam etmelidir." dedi.
Hz. Hüseyin’in Mirası
Son olarak, Hz. Hüseyin’in Kerbela’daki duruşunun önemine vurgu yapan Özdemir, "Hz. Hüseyin, İslam’ın özünü koruyan bir vesiledir. Onun mücadelesi, bize Hz. Peygamber’e, Kur’an’a ve Allah’a ulaşmada yol gösterir. Türk toplumu olarak bu mirastan istifade etmeliyiz," diyerek sözlerini tamamladı.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.