İstanbul
11 Eylül, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Devlet Bahçeli’den çocuk suçluluğu ve toplumsal şiddete ilişkin sert açıklama

Devlet Bahçeli’den çocuk suçluluğu ve toplumsal şiddete ilişkin sert açıklama
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemde artan çocuk suçluluğu, çocuk istismarı ve toplumsal şiddet olaylarına ilişkin çarpıcı bir açıklama yaptı. Bahçeli, “çocuk tetikçi”, “çocuk katil”, “çocuk terörist” gibi ifadelerin sıkça kullanılmasının masumiyeti temsil eden çocuk kavramına zarar verdiğini vurguladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemde artan çocuk suçluluğu, çocuk istismarı ve toplumsal şiddet olaylarına ilişkin çarpıcı bir açıklama yaptı. Bahçeli, “çocuk tetikçi”, “çocuk katil”, “çocuk terörist” gibi ifadelerin sıkça kullanılmasının masumiyeti temsil eden çocuk kavramına zarar verdiğini vurguladı. Çocuklarla suçun yan yana getirilerek sistemli bir propaganda yürütüldüğünü savunan Bahçeli, bu durumun geleceğin nesillerine yönelik bilinçli bir karalama kampanyası olduğunu ifade etti.

Bahçeli, çocukların suç ortamına sürüklenmesinde sosyal, ekonomik ve psikolojik faktörlerin etkili olduğunu belirterek, bu konuda acil ve kapsamlı bir analiz yapılması gerektiğini vurguladı. “Çocuklar geleceğimizdir ve geleceğimizden taviz veremeyiz” diyen Bahçeli, çocukların suça yönelmesine zemin hazırlayan koşulların ortadan kaldırılması için çok yönlü bir mücadele stratejisi geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

Devlet Bahçeli'nin açıklamasında bir diğer önemli kritik nokta ise,"Üstelik tekrar yakaladığımızı, bir kez daha salacak, bunu on kere, onbeş kere, yirmibeş kere tekrarlayacaksak; durum son derece kuşku uyandırıcı hal almaya başlayacaktır.Kamuoyuna yerleşen “cezasızlık algısının” bütünüyle kaldırılması."oldu.

Çocuk İstismarı ve Suç Örgütleri Tehlikesi

Açıklamasında, organize suç örgütleri, sokak çeteleri ve yabancı istihbarat mekanizmalarının çocukları istismar ederek ölümcül bir silaha dönüştürdüğüne dikkat çeken Bahçeli, İzmir Balçova’daki polis karakoluna yapılan silahlı saldırı ve Ankara Pursaklar’da 15 yaşındaki bir çocuğun cinayet işlemesi gibi olayların alarm verici olduğunu söyledi. “Çocuktan katil olmaz, katil veya teröristin çocuk olarak nitelendirilmesi çetin bir yanlıştır” diyerek, suç işleyenlerin ve azmettirenlerin cezalandırılması gerektiğini vurguladı.

Bahçeli, toplumsal şiddet sarmalındaki artışın ve sokakların terörize edilmesine yönelik girişimlerin çocukluk çağının hassasiyetini fırsat olarak gördüğünü belirtti. Türkiye düşmanlarının sosyal medya ve diğer mecralar üzerinden suçluları devşirmeye çalıştığını ifade eden Bahçeli, bu tür tehditlere karşı uyanık olunması gerektiğini vurguladı.

Hukuki ve Toplumsal Çözüm Önerileri

Bahçeli, artan suç ve suçlulukla mücadele için kapsamlı bir hukuki düzenleme önerdi. Öneriler arasında şunlar yer aldı:

Önleyici kolluk ve caydırıcı adalet felsefesinin tam anlamıyla uygulanması,
* Yasal ve yasa dışı silahların tanımı, kullanımı ve teminiyle ilgili süreçlerin netleştirilmesi,
* Sosyal medya ve diğer mecralarda suçu özendiren içeriklerin tespit edilip engellenmesi,
* Çocukların suça sürüklenmesini önlemek için yeni yasal tedbirler alınması,
* 15-18 yaş grubundaki çocuklar için ceza indirimlerinin yeniden değerlendirilmesi,
* Sokak çeteleriyle kararlı mücadele,
* Adil ve hızlı yargılama süreçleriyle “cezasızlık algısının” ortadan kaldırılması.

Bahçeli, suçluların adli süreçlerde serbest bırakılmasının kamuoyunda güvensizlik yarattığını ve bu durumun tekrarlanmaması gerektiğini vurguladı. “On, yirmi, otuz suç kaydı olanların sokaklarda at koşturamayacağı bir hukuk düzeni kurulmalıdır” dedi.

Milli ve Manevi Değerlere Vurgu

Bahçeli, çocukların ahlaki ve hukuki korunması için eğitim kurumlarının, sosyal hizmet birimlerinin ve yöneticilerin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Kolluk kuvvetleri, adalet makamları ve infaz kurumlarının özverili çalışmalarını takdir eden Bahçeli, Adalet ve İçişleri Bakanlığı personeline teşekkür etti. Ancak, suçluların adli süreçlerde serbest bırakılmasının kamu vicdanını yaraladığını ve bu durumun düzeltilmesi gerektiğini vurguladı.

FETÖ ve Yeni Tehditler Uyarısı

Bahçeli, FETÖ gibi yapıların suç ve suçluluğu kaos yaratmak için istismar edebileceğine dikkat çekerek, yeni bir paralel yapının varlığının sorgulanması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, çok boyutlu psikolojik harekât ve istihbarat saldırılarına karşı dikkatli olunması çağrısında bulundu.

Seferberlik Ruhuyla Harekete Geçme Çağrısı

Bahçeli, son dönemde yaşanan cinayetlere de değinerek, Ahmet Minguzzi, Hira Aygar, Ata Emre Akman, Hakan Çakır ve Fatih Acacı gibi gençlerin hayatlarının sönmesinin önüne geçilmesi için seferberlik ruhuyla hareket edilmesi gerektiğini söyledi. “Gelecek nesillerimizin çaresizliğe ve korkuya mahkûm edilmesine göz yumamayız” diyerek, devletin ve milletin buhrana sürüklenmesine izin verilmeyeceğini vurguladı.

Bahçeli, Türk milletinin birliğini ve geleceğini tehdit eden her türlü girişime karşı hukuki, sosyal, psikolojik ve ahlaki reformlarla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda kararlı adımlar atılmasını istedi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamasının tam metni şöyle:

Son günlerde çocuk tetikçi, çocuk katil, çocuk suçlu, çocuk terörist gibi rahatsız edici tanım ve tasvirlere olağan dışı şekilde temas ve tesadüf edilmektedir.

Meselenin can sıkan bir diğer püf noktası çocukla suçun devamlı yana yana getirilerek sistemli ve şiddetli propaganda taktiklerinin kesintisiz devreye sokulmasıdır.

Bu durum esasen müstakbelin beşeri varlığını bilinçli veya bilinçsiz olarak karalamak, bu çerçevede muhtemel özgüven kayıplarını maskeli kavramlarla temin etmektir.

Bir defa çocuk demek gerçek ve geniş manasıyla masumiyet demektir.

Meriyetteki kanun hükümleri henüz reşit olmayan, filli ehliyetlerini kullanmaktan hukuken muaf bulunan çocuklarla ilgili düzenlemeleri ayrıntılı şekilde ihtiva etmektedir.

Dar ölçekte çocukları suça, suç işlemeye teşvik eden sosyal, ekonomik, psikolojik, hatta maddi temelli hayatın gölgesi altında tıpkı kar gibi eriyen manevi ve moral değerlerdeki endişe veren aşınmanın objektif şekilde analiz ve araştırmasının yapılması aciliyet kesbeden sıcak bir gündem konusudur.

Özellikle bilinmelidir ki, çocuklar geleceğimizdir ve geleceğimizden taviz veremeyeceğimiz gibi tasarruf yapmaya hakkımız da yoktur.

Bir çocuğun katil ve teröriste dönüşmesine çanak tutan, bununla birlikte eline silah tutuşturulan kirli ortamın inşasına davetiye çıkaran çok değişkenli süreçlerin kombine ve kompleksiz mücadele stratejisiyle ele alınması mecburiyet ötesi bir ihtiyaçtır.

En başta anne ve babalar olmak suretiyle çocukların yetişmesinde, içinde yaşadığı topluma yararlı, aynı zamanda temiz ahlaklı ve iyi insan olma gayesinin tesisine kadar sorumluluk zincirinde bulunan herkes ülkemizi meşgul eden müessif gelişmeler hakkında dikkatle ve dürüstçe kafa yormalıdır.

Taşkın ve tarifsiz heyecanlardan mütevellit şuursuz münasebetlerin; sevgi ve saygıdan, milli ve manevi değerlerden mahrumiyet çekilmesine neden olan ailevi ve çevresel zafiyetlerin çocukları yalnızlığa ve yozlaşmaya sürükleyeceği tartışmasızdır.

Çocukların istismarı vahim ve yakın bir tehdit olarak karşımızdadır.

İç ve dış ihanet bloğu kuvvet toplamak amacıyla uyguladığı geniş cephe stratejisine kullanıma ve kumanda edilmeye müsait çocukları bulup istismar aparatı olarak dahil etmektedir.

Organize suç örgütlerinin, sokak çetelerinin, yabancı istihbarat mekanizmalarının telkin, tezgah ve tuzaklarına kapılan çocukların ölümcül bir silaha dönüştüğü muhakkaktır.

Toplumsal şiddet sarmalındaki korku uyandıran artışa eşanlı olarak, sokakların terörize edilmesine yönelik kimi çevrelerin yoğunlaşan istek ve iştahı maalesef çocukluk çağının hassasiyet ve kırılganlığını fırsat görmektedir.

İzmir Balçova’da bir polis karakoluna uzun namlulu silahla saldıran, bu nedenle iradesi, istikbali ve iffeti ele geçirilmiş 16 yaşındaki bir terörist, ayrıca Ankara Pursaklar’da yaşı henüz 15 olan bir şahsın eften püften bir meseleden dolayı işlediği cinayet esasen herkesi ve hepimizi alarma geçirmelidir.

Çocuktan katil olmayacağı gibi, katil veya teröristin çocuk olarak tavzih ve tevili ise çetin bir yanlıştır.

Suç işleyenlerin, bunu azmettirenlerin, ihmal ve kayıtsızlık gösterenlerin gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Milletimiz olan bitenlerden dolayı derinden kaygılı ve yaralıdır.

Terörsüz Türkiye hedefi istikametinde emin ve cesur adımlarla ilerleyiş kaydederken milli huzur ve asayiş ortamında gedik açmayı planlayan, bu kapsamda yumuşak karın arayan iç ve dış husumet odaklarına hangi sebepten olursa olsun taşeronluk yapan hiç kimseye tahammül gösterilmemelidir.

Önümüzdeki günler her türlü provokasyona açık ve yatkındır.

Sivil itaatsizlik çağrısı yapan, yabancı medya organlarına utanmadan Türkiye aleyhine hayatı durdurma beyanatı veren, kaybettiği siyasi itibar ve ahlakı sokakların karanlığında arayan kriz ve kaos meraklıları bu provokasyon ikliminin arayış ve arzusundadır.

İçinden geçilen şu günlerde her düzeyde uyanık olmak, tedbir ve temkin içinde hareket edip dahili ve harici husumet salvolarına siyasi, hukuki ve milli direniş göstermek kaçınılmaz zorunluluktur.

Bilhassa (sosyal medya başta olmak üzere) Türkiye düşmanlarının farklı mecralara sızarak içimizden devşirdiği ya da devşirmek için el attığı suçlularla mücadele kıran kırana sürdürülmelidir.

Türk milletinin hiçbir ferdi düşman safına giremeyecek, girene de şayet çocuk olsa bile müsamaha gösterilmeyecektir.

Adına suç sarmalı denilen, gittikçe derinleşen suçlar ve artan suçlular; ihtiyaç duyduğumuz yüksek standartlı insan profilinin eğitimini, uğraşlarını, mesailerini yavaşlatıyorsa, engelliyorsa veya ortadan kaldırıyorsa elbette fertlere yönelik yalnızca kriminal bir saldırıdan söz edilemeyecektir.

Bu durumda Türk milletinin bugünü ve geleceğine yönelik büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız demektir.

İnsanımızın, çocuklarımızın, ailenin ahlaken ve hukuken korunması için;

Eğitim kurumlarımızın milli ahlakı nesillere kazandırma çabaları;

Sosyal hizmet ve güvenlik kurumlarımızın himaye ve şefkate yönelik icraatları;

Din işlerinden sorumlu birimlerimizin sorunun (sözde) inanç alanını ikame etme gayretleri;

Her seviyedeki yöneticilerimizin imdat bekleyenlere yönelik maddi yardımları ve manevi destekleri her türlü övgüye layıktır.

Giderek yaygınlaşan şiddet sorununun öncelikle dört ayaklı çözüm boyutu olduğu herkesin az veya çok malumudur.

Bunlardan birincisi, suçluyu caydıracak, suçu ve suçluyu ortaya koyacak çalışkan ve fedakâr kolluk boyutu,

İkincisi, işlenen suçları değerlendirip muhataplarını hak ettikleri cezalara çarptıracak olan adalet boyutu,

Üçüncüsü, suç işledikleri kesinleşmiş olanların cezalarını terbiye olduklarından mutmain oluncaya kadar toplumdan tecrit edilecekleri infaz boyutu,

Ve nihayet, suçu tanımlayan; suç, kabahat veya kusurun sınırlarını, hangi suça hangi cezaların nasıl verileceğini belirleyen yasama boyutudur.

Çok yönlü, birbiriyle bütünleşik olan güvenlik, huzur ve adaletin sağlanmasında kolluğun, adalet makamlarının ve infaz kurumlarının görevlerini özveriyle yaptıklarından şüphe duyulmamalıdır.

Sayıları artan ve türleri çeşitlenen suç ve suçlulukla mücadelede, bütün mesailerini insanımızın güvenlik ve esenliğini sağlamak üzerine harcayan her insanımıza, bilhassa Adalet ve İçişleri Bakanlığı personeline müteşekkir olmak lazımdır.

Bunların devletin kendilerine verdikleri yetki, sorumluluk ve yükümlülükleri özveriyle, bir milli vazife sayarak ifa ettikleri yalın gerçektir.

Eğer kolluğumuzun canı pahasına evlerden, yollardan, hücrelerden birer birer topladıkları eşkıya ve caniler adliye koridorlarında bir vesileyle serbest bırakılacaksa,

Bunu;

“Masumiyet karinesi”

“Delil yetersizliği”

“Şahit eksikliği”,

“Kanunlardaki boşluk”

“Adli kontrol şartı” gibi gerekçelerle açıklamak doğal olarak mümkün olmayacaktır.

Üstelik tekrar yakaladığımızı, bir kez daha salacak, bunu on kere, onbeş kere, yirmibeş kere tekrarlayacaksak; durum son derece kuşku uyandırıcı hal almaya başlayacaktır.

Bu çerçevede bahsettiğimiz konu hakkında kapsamlı bir hukuki düzenlemeyi acilen öneriyoruz:

Önleyici kolluk ve caydırıcı adalet felsefesinin tam işler hale gelmesi,

Av silahları dahil, yasa dışı ve yasal silah tanımı, kullanımı, taşınması, teminiyle ilgili süreçlerin iyice netleştirilip sınırlandırılması,

İnternet mecrasında; görsel medya, yazılı medya ve sosyal medya sahalarında suç ve suçluyu özendiren, kışkırtan, tahrik ve motive eden bütün fiil veya provokatif söz, eylem ve düşüncelerin tanım, tasnif ve tespitinin yapılması,

Çocukların suça sürüklenmesini önlemek maksadıyla soruşturma, kovuşturma ve infaz aşamalarıyla ilgili yeni yasal tedbirlerin alınması,

15-18 yaş grubundaki çocuklar için öngörülen ceza indirimlerinin yeni baştan değerlendirilmesi,

Çocukları suç işlemeye yönlendiren sokak çeteleriyle amansız mücadelenin biteviye sürdürülmesi,

Suçluların suç delilleriyle birlikte ele geçirilmesi,

Adil, hakkaniyete bağlı, vicdanları kanatmayacak yargılamaların hukukun temel ilkelerine müzahir ölçüde süratle tamamlanması,

Kamuoyuna yerleşen “cezasızlık algısının” bütünüyle kaldırılması,

Yapanın yanına kar kalacağına dair yerleşmiş kanaatlerin mutlaka yıkılması,

Devletin adalet dağıtmadığına ilişkin ezberlerin yayılmasıyla yasadışı bireysel hak arama yollarına başvurulmasının engellenmesi önerimizin ana başlıklarıdır.

Milleti ve devleti buhrana sürüklemek, geleceğimize ipotek koymak isteyen FETÖ terör örgütünün en mahrem alanlara kadar nasıl sirayet ettiği bilinmektedir.

Bu itibarla suç, suçlu, suçluluk ve cezalandırma karmaşasını kaos üretmek maksadıyla istismar eden “yeni bir paralel yapının” milli bünyemize sızmış olup olmadığını derhal sorgulamak gerekmektedir.

Bunun yanında istihbarat saldırısıyla birlikte çok boyutlu psikolojik harekat kapsamında olup olmadığımız mutlaka değerlendirilmelidir.

Geldiğimiz bu aşamada ahlaksızlığın, suçluluğun, hıyanetin, vicdansızlığın, namussuzluğun artışını, bizi bir arada tutan değerlere musallat olan vaki tehditleri hukuken, sosyal/psikolojik/sosyolojik/ahlaki reformlarla etkisiz hale getirmek tarihe ve millete karşı kaçınılmayacak görevdir.

On, yirmi, otuz suç kaydı olan mücrim ve müptezel zihniyetlerin ortalarda at koşturamayacağı,

Bu kategoride yer alanların hapisteyken aldığı izinle yarım kalan cinayetleri tamamlayamayacağı,

Attığı kurşun sıyırdığı için katil olmaktan kurtulup haftada bir imza ile gezemeyeceği,

Her gün bir yere saldırıp, kolluk güçlerinin sorumluluk sahasının hitamında çıktığı mahkemeden elin kolunu sallayarak gidemeyeceği,

Ayrılmak istedi diye karısını, ayağında elektronik kelepçe ile gelerek öldüremeyeceği, öldüresiye dövüp kaçamayacağı,

Masumların korkularından evlerde saklanmayacağı; serserilerin sokaklarda fütursuzca gezemeyeceği,

Kimsenin ava gitmediği yerde, binlerce pompalı av tüfeğinin nasıl temin edildiğinin, hangi izinle taşındığının, neden ulu orta patlatıldığının yeniden ele alınacağı bir hukuk düzeni mutlaka kurulmalıdır.

Düşman, nasıl toprağımıza ve varlığımıza göz dikeni tanımlıyorsa,

Canice ve canavar hislerle suç işleyenlerin, terörizmin ve dış düşmanların tetikçisi olanların milli kültürümüze, milli seciyemize, milli varlığımıza saldıranların iç düşman kümesinde toplanacakları unutulmamalıdır.

Kadınlarımızın, kız çocuklarımızın cinayetlerinin yanında İstanbul’da Ahmet Minguzzi, Mersin’de Hira Aygar, Balıkesir’de Ata Emre Akman Ankara’da Hakan Çakır ve Fatih Acacı isimli evlatlarımızın sönen ve söndürülen hayatlarına yenilerinin eklenmemesi için seferberlik ruhuyla harekete geçmek hepimizin boynunun borcudur.

Yeni yüzyılın umutlarını ve istikbalimizin güvencelerini riske atamayız.

Gelecek nesillerimizin çaresizliğine ve korkuyla ihata edilmiş bir hayata sıkışıp kalmalarına göz yumamayız, asla da yummayacağız.

kAYNAK:https://x.com/MHP_Bilgi/status/1966061752883310849

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.