İstanbul
05 Kasım, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Dr. İhsan Ünlü yazdı: Âşık Davut Sularî Sempozyumu'nun ardından


Dr. İhsan Ünlü yazdı: Âşık Davut Sularî Sempozyumu'nun ardından
30-31 Ekim tarihlerinde  Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinin (EBYÜ) ev sahipliğinde düzenlenen Âşık Davut Sularî Sempozyumu’nda bir de bildiri sunan Dr. İhsan Ünlü izlenimlerini haber sitemiz için yazdı.

30-31 Ekim tarihlerinde  Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinin (EBYÜ) ev sahipliğinde düzenlenen Âşık Davut Sularî Sempozyumu’nda bir de bildiri sunan Dr. İhsan Ünlü izlenimlerini haber sitemiz için yazdı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının himayesinde, Erzincan Valiliğinin öncülüğünde, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinin (EBYÜ) ev sahipliğinde 30-31 Ekim tarihlerinde sempozyum düzenlendi. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen sempozyum, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.

“SULARÎ’NİN SAZINDA BARIŞ, SÖZÜNDE VUSLAT, NEFESİNDE KARDEŞLİK VARDIR”

Vali Hamza Aydoğdu, burada yaptığı konuşmada, Erzincan'ın Çayırlı ilçesinden çıkıp Anadolu'ya ve dünyaya sesini ulaştıran Âşık Davut Sulari'yi anmak için bir arada olduklarını söyledi. Konuşmasında birlik beraberliğe vurgu yapan Aydoğdu şunları söyledi:

"Davut Sulari'nin ömrü işte bu birlik ve beraberliğin inşası için geçmiştir. Onun sazında barış, onun sözünde vuslat, onun nefesinde kardeşlik vardır. Davut Sulari, sazını omzuna, duasını diline, muhabbetini gönlüne alıp diyardan diyara yürüyen bir hakikat yolcusuydu. Onun türkülerinde ayrılık değil kavuşmak, kin değil muhabbet, dert değil derman vardı. Sulari, yalnızca bir Alevi dedesi değil, aynı zamanda Sünni'siyle, Alevi'siyle bu toprakların kardeşlik mayasıydı. Biz bugün burada yalnızca bir ozanı anmıyoruz. Biz bugün burada, onunla birlikte yeniden kardeşliği, sevgiyi, umudu yaşamak için bulunuyoruz."


“NEFESLERİNDE HALKIN DİLİYLE HAKİKATİ SÖYLEDİ”

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Esma Ersin ise Sulari’nin temsil ettiği Alevi-Bektaşi geleneğinin “insan” faktörünü odağına alan bir irfan yolu olduğunu belirterek, "Bu mirasın Anadolu'da kök salmış en kadim ocaklarından biri olan Kureyşan Ocağı tarih boyunca tıpkı diğer ocaklarımız gibi 'el ele, el Hakk’a' düsturuyla birlik, sevgi, adalet ve hakikat yolunu temsil etmiştir. Âşık Davut Sulari ise Kureyşan ocağının irfanı, bir sesi olarak nefeslerinde halkın diliyle hakikati söylemiş, söyledikleri sazının telleri ile kurduğu gönül bağının tınısı olmuştur." ifadelerini kullandı.

BİLDİRİLER VE DİNLETİLERLE DOLU BİR SEMPOZYUM

Kureyşan Ocağı ve Âşık Davut Sulari Sempozyumuna yurt içinde faaliyet gösteren değişik kurum, kuruluş ve üniversitelerden 57 katılımcı katılmış ve bildiri sunmuştur. 

İki gün süren sempozyumda 3 farklı salonda Sulari farklı boyutlarıyla konuşulup tartışılmıştır. Âşık Davut Sulari'nin anısını yaşatmak ve onun sanatını gelecek nesillere aktarmak amacıyla düzenlenen sempozyumun ilk günü akşamında halk konseri düzenlenmiştir. 

Burada Prof. Dr. Erol Parlak ve Prof. Dr. Armağan Coşkun gibi sanatçıların yanında Sulari’nin torunu Öznur Sulari ve diğer sanatçılar da sahne alarak sempozyumun coşkusunu zirveye taşımış ve katılımcılara unutulmaz anlar yaşatmıştır.

Bu sempozyumun bizde uyandırdığı izlenim ve kanaat genel olarak olumludur. Her şeyden önce bu sempozyum vesilesiyle Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen katılımcılar güzel Erzincan’ı ve onun kadim değerlerini, tarihi-turistik yerlerini yakından tanıma fırsatı yakalamıştır. Farklı seslerden, renklerden ve düşüncelerden bir araya gelen arkadaşlar, Sulari’nin gönül pınarından doyasıya içerek güzel bir harmoni oluşturmuşlardır. Sempozyum sunumları dışında farklı ortamlarda yapılan samimi ve güzel sohbetlerle kaliteli vakitler geçirmişlerdir.

KIDEMLİ HOCALARLA GENÇ AKADEMİSYENLERİ BULUŞTURDU

Sempozyuma sahasında uzman ve kıdemli hocaların yanında genç ve yetenekli akademisyenlerin katılımı ilginç bir yaş farkını ortaya koymuştur. Örneğin 85 yaşında sempozyuma katılan Araştırmacı-Yazar Dr. Yaşar Kalafat Hoca bu yönüyle gençlere örnek olmuştur. Prof. Dr. Alemdar Yalçın Hoca, “Koreşan Aşireti ve Ocağı Üzerine Araştırmalar” konulu sunumu ile ufuk açıcı bilgiler vermiştir. 

Genç akademisyenlerin daha çok Sulari’nin ses ve saz icrasında gelenek, kimlik, bireysellik ve müzikal yönüne ağırlık verdiği görülmüştür. Bu arkadaşların bu tür etkinliklerde yer alması, ileriye dönük umut verici gelişme olmakla birlikte henüz alana hakim olamadıkları gerçeğini de gözler önüne sermektedir.

SULARÎ’NİN TASAVVUFÎ YÖNÜ

Benim de içinde yer aldığım sınırlı bazı araştırmacılar ise Sulari’nin şiirlerindeki tasavvufi derinliğe dikkat çekerek onun inançsal ve mistik yönüne eğilim göstermiştir. “Âşık Davut Sulari’de Allah Tasavvuru” adını verdiğimiz bildiride de görülmüştür ki Sulari, gelenekli bir âşık olmanın yanında tevhidi esas alan güçlü bir Allah inancını tasavvufi/mistik açıdan savunanlardan biridir. 

Burada ele alınan hususlardan biri de tasavvufun ana konularından olan ilahi aşkın kişiyi Allah’a götüren mistik yoldur. 4 Kapı 40 Makam marifetiyle ilerleyen bu süreçte hedef, olgun insan mertebesine ulaşmaktır.

SEMPOZYUMUN EKSİKLERİ

Genel anlamda gayet güzel ve renkli bir sempozyum olmakla birlikte burada bazı eksikliklerin olduğu da görülmüştür. Her şeyden önce konu Âşık Davut Sulari’dir ki kendisi badeli âşıklardan olmakla birlikte Kureyşan Ocağı pirlerindendir. 

Bölgede önemli ocaklardan biri olan Kureyşan Ocağı evlatlarının, taliplerinin ve diğer ocak mensuplarından programa katılımın çok düşük olması bir eksikliktir. Genelde bu tür sempozyumlara halktan fazla itibar olmaz ancak öğrencilerin katılımı beklenirken burada maalesef o ayak da zayıf kalmıştır. Kaldı ki bölgenin hassasiyeti göz önünde bulundurularak farklı kesimlerle iletişim ve davet noktasında biraz daha özenli davranılmalıydı diye düşünüyorum.

Yine bu tür programlarda genellikle açılış kısmına basının ve yöneticilerin büyük teveccühü olur; protokol konuşmaları dikkatle dinlenir ve alkışlanır. Ancak asıl mevzuların konuşulduğu sonraki seanslara başta yöneticiler olmak üzere halkın rağbeti çok düşük olmaktadır. Nitekim burada da aynı şey yaşanmış olup adeta katılımcılar bildirilerini kendi kendilerine sunmuşlardır. Bu da bizim ilime ve ilim insanına ne kadar değer verdiğimizin müesssif bir göstergesidir.

TARİHE NOT DÜŞEN SEMPOZYUM

Her şeye rağmen önemli bir sempozyum gerçekleştirilmek suretiyle tarihe not düşülmüştür. Burada, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Hasan Ali Uzun başta olmak üzere tüm görevliler ve Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Tozlu başta olmak üzere Doç. Dr. Yusuf Babür, Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Akif Ayvaz ve diğer görevlilerin çok özverili bir performans sergilediğini not etmeliyim 
Bu program dahi göstermiştir ki Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı çok önemli bir kuruluştur ve iyi ki kurulmuştur. Kurumun görevlerinden biri de Alevi-Bektaşilik hakkında tüm yönleriyle, sosyal ve beşerî bilimler bütünlüğü içinde bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu konularda seminer, sempozyum, konferans ve benzeri ulusal ve uluslararası etkinlikler düzenlemek, özgün bilgi üretimi için uygun ortamlar hazırlamak, yayınlar yapmak ve bu alandaki çalışmaları desteklemektir. 

Hacı Bektaş-ı Veli’nin, “ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” tespitine uygun bir formatta, Alevi-Bektaşilikle ilgili akademik faaliyetleri desteklemek amacıyla üniversiteler ve ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapan kurum, önemli bir bilimsel toplantıyı da alnının akıyla tamamlamıştır.

Bu vesileyle kendilerini tekrar tebrik ediyor, bu türden bilimsel çalışmaların ve toplantıların devamını diliyoruz.

DR: İHSAN ÜNLÜ

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!