Mete Yarar, Alaska görüşmeleri ile Yalta arasındaki benzerlikleri anlattı
Mete Yarar,Rusya-Ukrayna Savaşı, tarihi Yalta Konferansı ve ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Alaska’da yapılması planlanan görüşme arasındaki dikkat çekici benzerlikleri masaya yatırdı.
HABER: BORA ÖZİZMİRLİ
Güvenlik uzmanı Mete Yarar, YouTube kanalında yaptığı detaylı bir açıklamada, Rusya-Ukrayna Savaşı, tarihi Yalta Konferansı ve ABD eski Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Alaska’da yapılması planlanan görüşme arasındaki dikkat çekici benzerlikleri masaya yatırdı.
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ!
Yarar, bu görüşmenin, Ukrayna’nın masada temsil edilmemesi nedeniyle sınırlı bir etkiye sahip olacağını ve tarihi Yalta Konferansı’nda olduğu gibi büyük güçlerin kendi çıkarlarını ön planda tutarak bir paylaşım yapabileceğini savundu. Ayrıca, savaşın hem Rusya hem de Ukrayna için yıkıcı sonuçlarını ve bu süreçte ortaya çıkan sosyal, ekonomik ve siyasi dinamikleri derinlemesine ele aldı.
Alaska’daki görüşmenin, Yalta Konferansı gibi yeni bir güç paylaşımına yol açabileceği endişesini dile getiren Yarar, Avrupa’nın bu duruma karşı uyanık olduğunu ve ikinci bir Yalta’ya izin vermemek için kararlı olduğunu vurguladı. Savaşın sürdürülemez olduğunu ve hem insan hem de ekonomik kayıpların bölgeyi uzun yıllar etkileyeceğini ifade etti.
Yalta Konferansı ve Alaska Görüşmesi Arasındaki Tarihi Paralellikler
Mete Yarar, konuşmasında 1945’te Kırım’da gerçekleşen Yalta Konferansı’nı hatırlatarak, bu toplantının II. Dünya Savaşı sonrası dünya düzenini şekillendirdiğini ve Soğuk Savaş’ın temellerini attığını belirtti. Konferansta, Franklin D. Roosevelt, Joseph Stalin ve Winston Churchill’in bir araya geldiğini ve savaş sonrası Avrupa’nın paylaşımı konusunda kararlar aldığını ifade etti.
Ancak, bu kararların alındığı masada Avrupa ülkelerinin çoğunun temsil edilmediğine dikkat çekti. Yarar, “Yalta’da da masada Avrupalılar yoktu. Sadece büyük güçler vardı. Şimdi de Alaska’da yapılacak Trump-Putin görüşmesinde Ukrayna yok. Toprakları işgal altında olan bir ülkenin temsilcisi masada yer almıyor. Bu nedenle alınacak kararlar, sadece ABD ve Rusya’nın kendi pozisyonlarını belirleyecek, Ukrayna’yı bağlamayacak” dedi.
Yarar, Alaska’daki görüşmenin sembolik bir önem taşıdığını vurguladı. Kırım Savaşı sırasında, maddi ihtiyaçlar nedeniyle Rus Çarı’nın Alaska’yı ABD’ye sattığını hatırlatarak, “Yalta Konferansı Kırım’da yapıldı, Kırım Savaşı yüzünden Alaska satıldı ve şimdi Trump-Putin görüşmesi Alaska’da planlanıyor. Bu kadar tesadüf ve iç içe geçmişlik tuhaf geliyor,” diye konuştu.
Yarar’a göre, ABD bu tür tarihi benzetmeler üzerinden psikolojik harekât yürütmeyi seviyor. “Amerikalılar, tarihi hatırlatmalar ve sembolizmle mesaj vermeyi çok iyi bilir. Örneğin, bir ülkeyle anlaşma yaptıkları gemiyi veya o geminin adını taşıyan yeni bir gemiyi tekrar gönderirler. Bu, karşı tarafa yerini hatırlatmak için yapılır,” dedi.
Avrupa’nın Tepkisi: “İkinci Yalta’ya İzin Vermeyeceğiz”
Yarar, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin, özellikle İtalya, İspanya, Fransa, Almanya, Polonya, Finlandiya ve İngiltere’nin, ABD ve Rusya’nın Avrupa’yı yeniden paylaşmasına izin vermeme konusunda kararlı bir duruş sergilediğini belirtti. “Avrupa, ‘Sizin aldığınız kararları uygulamak zorunda değiliz. Avrupa’yı bir kez daha paylaşmanıza müsaade etmeyeceğiz,’ diyor. Bu, dün yayımladıkları ve altında başbakanlar ile cumhurbaşkanlarının imzasının bulunduğu bir metinle açıkça ifade edildi,” dedi. Yarar, Avrupa’nın bu toplantıya karşı güçlü bir askeri ve siyasi birlik sergileyerek, kendi çıkarlarını koruma çabasında olduğunu vurguladı.
Rusya’nın Talepleri ve Savaşın Cephedeki Durumu
Yarar, Rusya’nın savaşta ilhak ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgeleriyle birlikte Kırım’ı da kendine ait gördüğünü belirtti. Ancak, Kırım ve Donetsk hariç diğer bölgelerin tamamını kontrol altına alamadığını ifade etti. Rusya’nın, bu bölgelerin idari sınırları içinde kalan kısımları savaşmadan almak istediğini vurgulayan Yarar, “Rusya, ‘Bu bölgelerin tamamını bana verin, o zaman masaya otururuz,’ diyor. Bu, bırakın toprak vermeyi, alınamayan toprakların da teslim edilmesini talep eden çok ilginç bir strateji” dedi.
Savaşın cephedeki durumuna da değinen Yarar, çatışmaların 1000 kilometrelik bir hat boyunca yoğunlaştığını, toplamda ise 2000 kilometrelik bir cephe hattı olduğunu belirtti. “Bu 1000 kilometrelik hat, sıcak çatışmaların yaşandığı alan. Ancak, savunma hatlarını iki veya üç katına çıkardığınızda, 3000 kilometrelik bir hattı donatmanız gerekiyor. Bu, asker, mühimmat ve ateş destek vasıtaları gerektiriyor. Bu savaş, sürdürülebilir olmaktan çok uzun süre önce çıktı” dedi. Yarar, şehir savaşlarının artık cephe savaşlarına dönüştüğünü, köylerin, kasabaların ve şehirlerin direniş noktaları olarak kullanıldığını ve bu durumun savaşın maliyetini daha da artırdığını ifade etti.
Savaşın Yıkıcı Maliyeti: İnsan ve Ekonomi
Yarar, savaşın her iki taraf için de ağır insan kayıplarına yol açtığını belirtti. Rusya’nın en az 500 bin, bazı kaynaklara göre 1 milyona yakın kayıp verdiğini, Ukrayna’nın ise 200 bin civarında kayıp yaşadığını aktardı. “Bu rakamlar, bazı Avrupa ordularının toplam mevcudundan bile fazla. Örneğin, Yunan ordusunun iki katı. Bu, inanılmaz büyük bir bedel” dedi.
Rusya’nın gayrisafi milli hasılasının üçte birini savaşa harcadığını ve bu durumun ekonomik sürdürülebilirliği tehdit ettiğini vurguladı. “Dünyanın en zengin devleti bile konvansiyonel bir savaşı 6 aydan fazla sürdüremez. Rusya, bu savaşta batma riskiyle karşı karşıya,” diye ekledi.
Ukrayna’nın ekonomik durumunun da vahim olduğunu belirten Yarar, “Ukrayna vergi toplayamıyor. En büyük ihracat kalemi olan tahıl üretimi durdu, çünkü ekim yapılamıyor. Bu, ekonomiyi çökertiyor” dedi. Ayrıca, savaş ortamında yolsuzlukların arttığını ve hem Rusya hem de Ukrayna’da üst düzey yetkililerin yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti. “Savaş, bazıları için kazançlı bir dönem. Fiyatlar artıyor, rekabet yok. Bir malzeme 5-10 katına satılıyor” dedi.
Putin’in Alaska Mesajı ve Sembolizm
Yarar, Putin’in daha önce Alaska’nın satılmasını “büyük bir aptallık” olarak nitelendirdiğini hatırlattı. “Alaska, 1.5 milyon kilometrekarelik bir alan, Türkiye’nin neredeyse iki katı. Enerji yataklarının bulunduğu stratejik bir bölge. Putin, bunu ilk kez bir Rus lider olarak ziyaret edecek. ABD’nin bu görüşmeyi Alaska’da düzenlemesi, sembolik bir mesaj.” dedi. Yarar’a göre, bu toplantı, hem tarihi bir hatırlatma hem de güç gösterisi niteliği taşıyor.
Sonuç: Ukrayna’nın Söz Hakkı Yok, İki Taraf da Kaybediyor
Yarar, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bu savaşta Ukrayna’nın söz hakkı yok. Ne yazık ki, masada oturanlar büyük güçler. İki taraf da tuzağa düştü ve ağır bedeller ödüyor. Vietnam’da, Afganistan’da olduğu gibi, bu savaşta da iki taraf kaybediyor.”
PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ!
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Ceyhun Bozkurt, PKK’nın örgüt içinde neler yaşandığını aktardı
- Cevdet Yılmaz: Ortaklıklarımızı sahiplenelim, farklılıklarımıza saygı duyalım
- Mete Yarar, Alaska görüşmeleri ile Yalta arasındaki benzerlikleri anlattı
- Cem Vakfı, Birlik ve Dayanışma Toplantısı
- Ali Rıza Özkan: Yunanistan Alevilere hangi hakları verdi?
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.