İstanbul
03 Ağustos, 2025, Pazar
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Mete Yarar, MİT Akademi’nin İsrail-İran 12 Günlük Savaş Raporunu değerlendirdi


Mete Yarar, YouTube kanalında gerçekleştirdiği canlı yayında, MİT Akademi tarafından ilk kez yayınlanan “İsrail-İran 12 Günlük Savaş Raporu”nu kapsamlı bir şekilde ele aldı.

Güvenlik uzmanı Mete Yarar, YouTube kanalında gerçekleştirdiği canlı yayında, MİT Akademi tarafından ilk kez yayınlanan “İsrail-İran 12 Günlük Savaş Raporu”nu kapsamlı bir şekilde ele aldı.

İzleyicilerden gelen soruları yanıtlayan Yarar, raporun toplumsal bilinç oluşturma amacıyla hazırlandığını vurguladı ve içeriğin hem bölgesel hem de Türkiye açısından taşıdığı öneme dikkat çekti.

İşte Yarar’ın değerlendirmelerinden öne çıkan detaylar:

Raporun Amacı ve Önemi

Yarar, MİT Akademi’nin bu raporla alışılmadık bir adım attığını, zira bu tür analizlerin genellikle kamuoyuyla paylaşılmadığını belirtti. Raporun, yalnızca silahlı kuvvetler, istihbarat teşkilatları veya bürokrasinin değil, toplumun tüm kesimlerinin bilinçlenmesi gerektiğini vurguladığını aktardı. “Toplumsal bilinci artırmak için gerçeği anlatmak gerekir” diyen Yarar, raporun bu doğrultuda hazırlandığını ve halkı bilgilendirme amacı taşıdığını ifade etti. Ayrıca, savaşta hamasetin tehlikelerine değinerek, milli duyguların güç verebileceğini ancak yanlış yönlendirmelerden kaçınılması gerektiğini vurguladı.

İsrail’in Operasyonel Başarısı ve İran’ın Zayıf Noktaları

Yarar, raporun, İsrail’in İran’ın 1.648.000 km²’lik geniş coğrafyasında, iki katı büyüklüğündeki Türkiye’ye kıyasla devasa bir alanda, hareketli fırlatma rampalarını nokta atışı tespit ederek imha ettiğini ortaya koyduğunu belirtti. İran’ın coğrafi büyüklüğünün Türkiye’nin yaklaşık iki katı olduğunu ve dağlık arazilerin ortalama 1200 metre, bazı bölgelerde ise 5600 metre yüksekliğe ulaştığını hatırlattı. Bu zorlu coğrafyada İsrail’in, özellikle savaşın ilk günlerinde, fırlatma rampalarının büyük bir kısmını imha etmesinin dikkat çekici olduğunu vurguladı.

Yarar, bu başarının ardında İsrail’in içerideki ajanları ve işbirlikçilerinin olduğunu ifade etti. Raporun, İran içinde devlet ve sivil unsurların İsrail’le işbirliği yaptığını, hatta bazı örgütlerin adlarının açıkça belirtildiğini aktardı. Ayrıca, Türkiye için de benzer bir riskin olduğunu, FETÖ gibi yapıların bu tür operasyonlarda kullanılabileceğini vurguladı. “Rapor, Türkiye’deki bazı unsurların benzer şekilde hareket edebileceğini söylüyor” diyerek bu tehdide karşı dikkatli olunması gerektiğini belirtti.

Siber ve Elektronik Harp Unsurları

Yarar, savaşın yalnızca konvansiyonel bir çatışma olmadığını, siber ve elektronik harp unsurlarının da belirleyici olduğunu vurguladı. ABD Siber Komutanlığı’nın, savaş öncesinde İran’ın beş kritik iletişim ve haberleşme sistemini devre dışı bıraktığını aktardı. Bunun yanı sıra, İran’daki bankacılık sisteminin hacklendiğini, ATM’lerin çalışmadığını ve vatandaşların para çekemediğini belirtti.

Ayrıca, hacker gruplarının İran’daki kripto para şirketlerine saldırarak yaklaşık 82 milyon dolarlık varlığı ele geçirdiğini ifade etti. WhatsApp gibi platformlar üzerinden manipülatif haberlerin yayıldığını da ekledi. Raporun, savaşın siber, elektronik ve konvansiyonel unsurların birleşiminden oluştuğunu belirttiğini vurgulayan Yarar, “Bu savaş, sadece uçaklarla ya da füzelerle değil, aynı zamanda siber ataklarla ve manipülasyonlarla yürütüldü” dedi. Elektronik harp konusunda yetersiz kalan İran’ın, bu nedenle hava hakimiyetini kaybettiğini ve 300 uçaklık bir filoya karşı neredeyse uçak kaldıramadığını belirtti.

Hava Operasyonlarının Detayları

Yarar, raporda F35 uçaklarının İran topraklarına girmediği, ancak Irak üzerinden veya İran’ın sınır bölgelerinden uzun menzilli füzelerle operasyonu başlattığı bilgisinin yer aldığını aktardı. İsrail’in F35, F16 ve F15 uçaklarını modifiye ederek uzun menzilli operasyonlar için uygun hale getirdiğini, bu uçaklara ek yakıt tankları eklendiğini ve Amerikan izniyle özelleştirildiğini belirtti. “F35’ler sahaya girmemiş, sadece füzelerini ateşleyerek operasyonu başlatmış” diyen Yarar, B2 bombardıman uçaklarının ise hava hakimiyeti sağlandıktan sonra devreye girdiğini ekledi.

Ayrıca, raporda İsrail’in tüm uçaklarında elektronik harp podlarının bulunduğunun belirtildiğini ve bu podların operasyonun başarısında kilit rol oynadığını vurguladı. Türkiye’nin de elektronik harp konusunda güçlü bir konumda olduğunu, bu alanda ilk sıralarda yer aldığını ve bu kabiliyetin öneminin raporda açıkça ortaya konduğunu ifade etti.

Türkiye’ye Yönelik Dersler

Yarar, raporun Türkiye için önemli dersler içerdiğini vurguladı. Elektronik harp ve siber güvenlikte yeterli olmanın hayati olduğunu belirten Yarar, Türkiye’nin bu alanda önemli bir avantaja sahip olduğunu söyledi. Savunma sanayi tesislerinin tam kapasite çalıştığını, Siper hava savunma sisteminin kabul testlerinin tamamlandığını ve seri üretime geçildiğini aktardı. “Tüm tesisler seyir füzeleri, balistik füzeler ve hava savunma sistemleri üretmek için full kapasite çalışıyor, hatta yeni fabrikalar kuruluyor” dedi.

Ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın savaş sonrası Türkiye’nin balistik ve hava savunma kabiliyetlerini artırmak için acil çalışmalar başlattığını belirttiğini hatırlattı. Selçuk Bayraktar’ın da seri üretim ve kapasite artışı ihtiyacına dikkat çektiğini ekledi. 

Kaçak Göçmenler ve Yazılım Güvenliği

Raporun, Afganistan’dan gelen kaçak göçmenlerin savaşta 250 dolar maaşla istihdam edildiğini belirttiğini aktaran Yarar, bu durumun sınır güvenliği ve kaçak girişlerin engellenmesi gerektiğini gösterdiğini vurguladı. İçişleri Bakanlığı, MİT ve diğer ilgili birimlerin entegre bir sistemle çalışması gerektiğini ifade etti. Yazılım güvenliği konusunda da uyarılarda bulunan Yarar, raporun, dünyadaki birçok yazılım şirketinin İsrail tarafından desteklendiğini veya kontrol edildiğini belirttiğini aktardı. Türkiye’deki kamu kurumlarının milli yazılımlara geçiş yapmasının aciliyetine dikkat çekti ve “Yazılımlar milli olmazsa, güvenlik riski büyür” dedi.

Tartışmalara Yanıt

Yarar, bazı izleyicilerin “İsrail-İran savaşı danışıklı dövüş müydü?” sorusuna yanıt vererek, İran’ın ülke olarak böyle bir anlaşma içinde olduğunu düşünmediğini, ancak bazı bürokratların veya unsurların İsrail’le çalışmış olabileceğini belirtti. 

Teşekkür

Mete Yarar, MİT Akademi’nin raporunun gerçekçi ve tarafsız bir analiz sunduğunu belirterek, raporu hazırlayanlara teşekkür etti. Türkiye’nin bu tür raporlardan ders çıkararak savunma kabiliyetlerini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı. Elektronik harp, siber güvenlik ve milli yazılım gibi alanlarda atılacak adımların, gelecekteki tehditlere karşı hazırlıklı olunması için kritik olduğunu ifade etti.

Ayrıca, canlı yayında 1356 kişinin katılımının televizyon kanallarındaki izlenme rakamlarından bile yüksek olduğunu belirterek, izleyicilerine teşekkür etti. Yarar, raporun Türkiye için bir yol haritası sunduğunu ve toplumsal bilincin artırılması gerektiğini vurgulayarak, “Bu rapor, sadece uzmanlar için değil, hepimiz için bir uyarı niteliğinde” diyerek sözlerini tamamladı.

Programın tamamını izlemek için lütfen tıklayınız:
https://www.youtube.com/watch?v=1HTHIDfIJSk

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!