İstanbul
15 Haziran, 2025, Pazar
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Şakir Keçeli Baba, Hakk'a yürüyen Baki Baba'yı anlattı

Şakir Keçeli Baba, Hakk'a yürüyen Baki Baba'yı anlattı
Tarik-i Nazenin-i Bektaşiyye'nin önemli isimlerinden Halife Baki Bayraktar Baba, 95 yaşında Hakk’a yürümüştü. 2017 yılında yitirmiş olduğumuz Şakir Keçeli Baba, Baki Baba'yı anlatan bir makale yayımlamıştı.İşte o makale:

GERÇEK BİR AYDINLATICI (Mürşid) BAKİ BAYRAKTAR

Kur’ân-ı Kerîm 112. ihlâs Sûresi’nde tanımı yapılan tevhîde, yani Çalab’ın birliğine ve Hazret-i Muhammed [s.a.v.]’in elçiliğine inanan ve “Güzel ahlâk” diye tarif ettiğim ahlâkı değerlere sahip olan her insan Bektâşî olabilir.

Hakk’a yürüyen ruhunun sevinçli ve mutlu olmasını dilediğim Bedri Noyan Dedebaba şöyle der: “ Her iyi insan bektaşîdir” bu tanım güzel güzel bir tanımdır. Fakat eksiktir. Merhum Dedebabamız İslâmın ahlâk özelliğini ön plana çıkrmış, inanç bölümünü dikkate almamıştır. Böyle yapması da doğaldır çünkü Noyan Dedebaba’nın çevresinde İslâma inanmayan bulunmamaktadır. Aklı başında olan insan, istisnalarla uğraşmaz ve onları dikkate almazlar.

Evet her… Yukarıda sunulan koşullara sahip olan her insan Bektaşî olabilir. Fakat Tarik-i nâzenîn  olamaz…

Bu konuda Cemâlî Baba merhum şöyle diyor:

Baktaşîlik kolay zannetme âşık

Tarîk-i nâzenîn sırrı “lâ fetâ”

Ma’rifet âb’ıyla yunmayan âşık

Hakikatte kâmil değildir asla

(…)

Cemâlî  der her dem seçer kallaşı

Cevhere karışmış olsa çay taşı

Taklîd kabul etmez asla bektaşî

Kem-ayar tanır çeşm-i ürefâ [1]

Sözcük Açıklamaları: Tarîk-i nâzenin: İncelik, kibarlık, güzellik yolu. Bektaşîliğin diğer bir adı. Lâ fetâ: Bir hadis-i şerîf’in içinde geçen bir tamlamadır. “Lâ fitâ” demek ondan yiğit demektir. Hadisin tamamının Türkçesi şöyledir: “ Alî’den üstün yiğit, Zülfikârdan üstün kılıç yoktur”. Cemâlî Baba burada Hz. Alî (k.v) gibi yiğit olmak gerektiğini söylemektedir. Fakat bu yiğitliği kavga yiğitliği olarak anlamamak gerekir. Ma’rifet âb’ı: Aslında bu tamlamanın şöyle yazılması gerekirdi: Âb-ı Ma’rifet… Cemâlî Baba şiirdeki akıcılğı sağlamak için böyle yazmıştır. Bu tamlamanın adı Marifet suyudur. Kem-ayar: Kötü, bozuk ayar demektir. Çeşm-i ürefâ:  Âriflerin gözü…

Evet gerçekten de Bektaşî olmak kolaydır. Fakat Tarîk-i nâzenîn olmak çok çok zordur. Bunu kalemle açıklamak kolay değildir. Bu nedenle yaşadığım bir olayla Tarîk-i nâzenin olmayı anlatacağım:

Fakîr’in Yol Evladı Kazım Balaban Derviş Ankara’ya dergâhımıza (Gaziler Bektaşî Dergâhı) gelmişti. O gün mihmanımız oldu. Ertesi gün Fakir, Hakk’a yürüyen Yol Evladım Ufuk ve Kazım birlikte aydınlatıcımız Baki Bayraktar Halifebaba Erenlerimizi  ziyarete gittik. Hoş-beşten sonra Kazım Derviş Baki Baba’dan izin alarak şu konuşmayı yaptı:

-Babaerenler destûr verirseniz bir müşkilim var onu arz edeyim.

Baki Baba

-Buyur Kazım Bey  Erenlerim dedi.

-Baba Erenler, bu yaz tatilinde Babam (Hakk’a yürüyen ruhu sevinçil ve mutlu olsun) ile birlikte Erzincan’ın sarp dağlarında geziyorduk. Tesadüfen yerde bir çakmak gördüm. Onu yerden aldım ve cebime koyuyordum ki babam müdahale etti ve;

- Kazım o çakmağı hemen aldığın yeer bırak dedi. Ben;

-Babacığım bu çakmak benim hiç işime yaramaz. Çünkü malum-u âlileri Fakîr sigara içmiyorum. Yakın çevremde de sigara içen yok. Bu nedenle bu çakmağı Fakir bireysel ihtiyacım için almadım. Onu ihtiyaç sahibi birine vereceğim ve böylece milli servete katkıda bulunacağım. Bu sarp dağa kolay kolay insan ayağı ve eli değmez. Ben bu çakmağı almazsam milli servet çürür gider. Bu nedenle bu çakmağı neden almayım? Babam;

- O çakmağı alamazsın… Onu alman Bektaşîliğe aykırıdır. Ben,

-Hayır Babacığım… Bu tutum Bektaşîliğ3e aykırı değildir. Onu alacağım ve gereksinimi olan birine vererek iyilik edeceğim dedim.

Baba Erenlerim, ben mi haklıyım, babam mı haklı?

Baki Baba Erenler birkaç saniye düşündü ve başını kaldırdı ve;

-Erenler Baban haklı… Kazım,

-Neden Baba Erenler? Milli servet vb.. demeye başladı. Baki Baba onun sözünü kesti ve :

-Erenler sen nasip alırken aydınlatıcına, yol kardeşlerine ve Allah’a “ elimle koymadığım almayacağım/ Gözümle görmediğimi söylemeyeceğim” diye söz verdin mi? diye sordu. Kazım:

-Eyvallah Baba Erenlerim.. O sözü verdim. Baki Baba:

-Kazım Bey Erenlerim… Sen o çakmağı elinle koydun mu?

-Hayır…

- Öyleyse elinle koymadığın bir şeyi nasıl alırsın? Böyle bir davranış verdiğin söze ve dolayısıyla Yolumuza aykırı değil mi? dedi.

Kazım yıldırım çarpmış gibi durdu ve “Eyvallah Baba Erenlerim… Eyvallah”. dedi…

Ziyaretimiz bitti dışarı çıktık Kazım Evladım çok çok üzülmüştü. Adeta kıvranıyordu… Fakir ona şunları anlattım:

-Kazım hiç üzülme… Eğer bu olayı akşamki muhabbette aydınlatıcın olan Fakir’e (bana) anlatsaydın, sana “Kazım sen haklısın… Milli serveti korumak ve insanlara iyilik yapmak gerekir” diye yanıt verirdim. Oysa Fakîr senin mürşidin di… Bunedenle fazla üzülme..

Kazım Fakir de Bektaşî Babasıdır, Baki Bayraktar Baba’da… Ama aramızda bir fark var. Fakîr’in bildikleri, okudukları kitaplar, bilim, politik geçmişi vb. vb. ayağıra bağdır. Tarîk-i nâzenin olmak için bu  bağların tamamından kurtulmak gerekir. Henüz Fakir ve nazarım (yani sen) bu bağları koparamamışız.

- Oysa Baki Bayraktar Baba  o bağların tamamından kurtulmuş. O her an kendisini Tanrı7nın huzurunda varsayıyor ve her an Yüce Allah Ona, “Eletü bi Rabbiküm (Ben senin Rabbin Değilmiyim)” diye soruyor ve O, “ Belî (Evet)” diye yanıt veriyor.

O  her an Meydan Evi’nde (Cem Evi’nde), “ Yüzüm yerde özüm darda Hakk Huzurunda Muhammed Alî divanında (…)” diye gülbang çekiyor.

Kazım inşallah bir gün Fakîr’de, nazarım da o düzeye geliriz dedim.

Mürşidimiz Baki Bayraktar Halifebaba Erenler böyle bir insandır.

Bakı Baba Erenler’in yaşam öyküsünü sunmadan önce Hakk’a yürüyen Yol Evladım Ufuk’un  ruhunu da öte yandaki şenlendirmekte yarar görüyorum:

Birlikte Dergâhımıza geldik. Dergahımız Batıkent’te, geniş bir bahçesi olan bir sitenin içindeydi. Bahçeye girdik eve gireceğiz, Ufuk birden bahçenin bir köşesine koştu ve biraz sonra geldi. Ufuk’a;

-Kızım birden neden koşup gittin diye sordum. O;

-Baba Erenler sizin bahçenin bir köşesinde bir yirmi beş kuruş bulmuştum. Onu yerden alıp cüzdanımın ayrı bir bölümüne koydum. Onu bir yoksula verecektim. Fakat Baki Baba beni uyardı. O yirmi beş kuruşu aldığım yere götürüp bıraktım dedi..

Gelelim Bakı Bayraktar Baba Erenlerimin dünya yaşamına:

O, Ankara’nın Beypazarı İlçesine bağlı Karaşar köyünde 1930 yılında doğdu. Annesi ve babası Alevîdir. Karaşar Köyü Ankara Beypazarı7na bağlıdır ve Karaşarlılar Ankara’da hatırı Sayılır bir topluluktur.

 1938 yılında Ağabeyi Mehmet Bayraktar Baba Erenlerle birlikte Ankara’ya geldi, Birlikte çeşitli işlerde çalıştıktan sonra Hamamönü Karacabey Hamamı karşısında ki iş yerinde elektrik işleri ve radyo tamiri yapmaya başladılar. Bu dönemde Akşam Sanat Elektrik bölümünü bitirdi. 1950 yılında askere gitti ve askerlik görevini Etimesgut 2. Zırhlı Tugay’da tamamladı. Askerlik dönüşü Ankara Akşam Sanat Okulunun radyo teknisyenliği bölümünü bitirdi. Haydar Cemil babadan nasipli olan Ağabeyi Mehmet Bayraktar Baba merhum ile 1986 yılına kadar beraber çalıştı. qqq

16 Şubat 1957 yılında Ali Naci Baykal Dede babadan nasip aldı. Rehberi  Kazım ASLANTÜRE kefili de Derviş Zeynel USUL (Zeynel Usul sonradan Babalığa yükselmiştir) olmuştur. 19 Temmuz 1960 yılında Ali Naci BAYKAL dede babanın hakka yürümesinden sonra Turgutlu Dergahı Postişini Halife Yunus ÖLMEZ babadan hizmet bitirmeye başladı. 14 Haziran 1982 yılında Turgutlu Dergâhı Postnişini Yunus ÖLMEZ Halife babadan dervişlik aldı. 12 Ocak 1984 yılında Turgutlu Dergâhı Postişini Halife Yunus ÖLMEZ baba tarafından Hacıbektaş Mihman Evi babalığına atandı. 28 Kasım 1999 yılında Mustafa Eke Dedebaba’nın Hacıbektaş’taki Dergâhı’nda Mustafa EKE Dede baba, Ali SÜMER Halife Baba ve Yusuf YILDIZ Halife Baba’nın kararı ile Hacıbektaş mihman evi Halife Babası olarak atandı.

Halen bu hizmetini devam ettirmektedir ve Seyran bağları Bülbül deresi caddesindeki dükkânında oğlu Derviş Rıza Naci BAYRAKTAR İle Motosiklet- Bisiklet Parçası Yedek Parça satış işi yapmaktadır. [2]

Baki Bayraktar Halife Baba Erenler Hazret-i Pîr Dergâhı’nın Hacı Bektâş Müzesi olarak açılışı sırasında Hakk’a yürüyen aydınlatıcım Ali Sümer Halife Baba merhum ile birlikte aylarca çalışmıştır. Dergâh’ın açılışından bu güne değin de, özellikle elektrik aksamında vaki olan eksikliklerinin tamamlanması konularında elinden gelen bütün çabayı göstermiş ve önemli maddi katkılarda bulunmuştur.

Baba Erenlerim yaşayan en eski Bektaşîlerdendir. Hakk Muhammed Alî ve Pirimiz Hacı Bektâş Velî’den ona, sağlık içinde uzun ömürler vermesini, ışığı ile, Yolumuzu ve bizleri aydınlatmasını diliyoruz.

Gaziler Bektaşî Dergâhı

Postnişîni

Şakir Keçeli

 

-[1] Nefesin tamamı için Bakınız: Turgut Koca- Zeki Onaran, Gül Deste Nefesler-Ezgiler, Ankara 1987, s. 86.Anılan kitapta yazım hataları vardı Fakîr onları düzelterek sundu.

 

[2] Bu bölümü talimatım gereğirce, yol evladım Zeynep Eser ( Bayraktar) tarafından yazılmıştır. onun hizmetinin Hakk Dergâhı’nda kabul olmasını dilerim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!