İstanbul
04 Eylül, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

Hazreti Muhammed'in doğum günü yad edilecek


Hazreti Muhammed'in doğum günü yad edilecek
İslâm Peygamberi Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişi dolayısıyla hicri takvime göre Rebiülevvel ayının 12'nci günü yüzyıllardır İslam toplumlarında kutlanıyor.

Hz. Muhammed, Allah’ın ilk yarattığı nur, habîbullahtır. Kainat onun nurundan yaratılmıştır. Onun davranışları her Müslüman için güzel bir örnektir. O, bütün insanlığa gönderilmiş bir rehberdir. Bütün peygamberlerin reisi, hâtemü’l-enbiyadır.

Osmanlı, Memlük, Eyyubi ve Fatimi devletleri döneminde Hazreti Muhammed'in doğum gününün resmi törenlerle kutlanılmasının yanı sıra Türk ve Arap edebiyatında peygamber sevgisinin işlendiği eserler kaleme alındı.

Türk milleti peygamberine olan sevgisinden hususi bir edebiyat meydana getirmiştir. Na’t, Esmâ-i Nebi, Siretü’n-Nebi, Mucizât-ı Nebî, Hicretnâme, Mi’racnâme, Kırk Hadis, Hilye ve Mevlîd bu peygamber sevgisiyle şekillenerek edebiyatımızın önemli türleri arasında yer almışlardır.

Özellikle İslam toplumlarının büyük bir kısmında yoğun rağbet gören Süleyman Çelebi'nin “Vesiletü'n Necat (Kurtuluş Vesilesi)” adlı mesnevisi, besteli veya kendine has bir şekilde irticalen mevlid merasimlerinde okundu.

Hazreti Muhammed'in doğumunun 1500. yıl dönümü, bu sene Peygamberimiz ve Aile Ahlakı” temasıyla idrak edilecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında yurt içinde ve dışında birçok etkinlik gerçekleştirecek.

ALEVİ BEKTAŞİLİKTE HZ. MUHAMMED

Alevîlikte “Hakk, Muhammed, Ali” kabulü, Alevîliğin esası olarak kabul edilir. Bu ifadede yer alan Hakk, Allah’ı, Allah’ın varlığını ve birliğini; Muhammed, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve son peygamber olduğunu; Ali ise Hz. Ali’nin evliyanın piri ya da velayet makamının piri olduğunu ifade eder.

Esasında bu kalıp ifade ve telakki, İslam tasavvuf ekollerinin temel kabullerinden biri olan “Ulûhiyyet, Nübüvvet, Velayet” prensibinin ifade şeklidir.

Bütün Müslümanlarda olduğu gibi Alevî-Bektâşîlerde de Hz. Muhammed’in peygamberliği kabul ve tasdik edilir. 

Hacı Bektaş, Makâlât’ına başlarken Allah’a hamd ettikten sonra “Ve dahi selam ve salavât ol peygamberler serverine ve mürseller ulusuna ve enbiyalarun ve evliyâlarun mihterine olsun kim dükeli ‘âlemi onun dostluğuna yarattı”, diyerek, Hz. Muhammed (sav)’i salât u selâm ile yad edip, Enbiya 17/107. ayete telmihte bulunmuştur.

Yeminî Faziletnâme’sinde ise Hz. Muhammed (sav) hakkında şu bilgiler yer alır: “Mirac gecesi Muhammed, Tanrıya en yakın olduğu yere vardı. Her yandan gelen ‘Muhammed’ sözlerini eşiddi. Cümle varlık dünya ve ahirette ümidini ona bağladı. Peygamber, Sidretü’l-Müntehâ’ya, yani ondan öteye geçilmeyecek bir yere ulaştı ki bütün belirtiler, görünen varlıklar orada noktalandı. Miraçta Tanrı, yüzünün gücünü ona gösterdi. Çünkü Hakk’ın dîdârı apaçık oldu. Muhammed her şeyi gördü. Tanrı’ya yalvardı, secde etti onun cemalini gördü. Bu mutluluk başkasına nasip olmamıştır. Muhammed yaratılmışların sultanı, bütün yalvaçların imamıdır. Onun sözleri Tanrının sözleridir. Peygamber’e inanmayan murdardır. Gerçeklerden berîdir. Bilgiden, Bilgelikten uzaktır. Böyleleri insan biçiminde hayvandır. Onu bilmeyenler, Yaradan’ı ve yarattıklarını bilmezler.

Kainatın Hz. Muhammed’in (s.a.s.) aşkına ve onun nurundan yaratıldığı hakîkati şiirlerde ifade edilir. Bilindiği gibi kudsi hadiste Cenab-ı Hak “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” buyurmaktadır.

Viranî Abdâl da şiirlerde bu hakîkate işaret eder:

Kudret kandilinde parlayıp duran
Muhammed Ali’nin nurudur vallah
Zuhur edip kafir leşkerin kıran
Elinde Zülfikar Ali’dir billâh

Alevî-Bektâşî deyiş ve nefeslerinde, örneğin Kul Himmet kendi yollarının sevgi yolu olduğunu belirterek bu sevgiyi tasvir ettiği şiire Allah-Muhammed-Ali muhabbetiyle başlar ve bunları birbirinden ayırmaz:

Mahabbettir Lâilahe illâllah

Mahabbettir Muhammed Resulüllah

Mahabbettir Ali Şah veliyyullah

Üç isim, manada birdir mahabbet

Şah İsmail ise O’nun peygamber olarak gönderilişini şu beyitleriyle müjdeler:

Şefiü’l-müznibin Hak’dan Muhammed Mustafa geldi

Cihan ehline fahr olsun anın tek mücteba geldi

Yemînî, O’nu meşhur adlarıyla selamlarken O’nun İlahî kelâmı dile getiren hak Peygamber olduğunu vurgular:

Ahmed ü Mahmûd ol Muhammed Mustafa

Ana kardeşim dedi ol Rahmeten-lil’alemin

Cümle enbiya server çün Mustafadır

Nutk-u kelâm-ı haktır peygamber-i Hudâdır

Hz. Muhammed Kur’an’da kendisine hitap edilen, doğumundan itibaren bazı harikulâdelikleri beraberinde taşıyan ve ölünceye kadar bu mucizelerle içli dışlı, neredeyse insanüstü bir peygamber olarak tasavvur edilmiştir.

Sünnî çevrelerde hâlâ daha çeşitli münasebetlerle okuduğumuz Mevlîd’de ifade edilen beyitlerin benzerlerine Alevî-Bektâşî metinlerinde tesadüf etmek pek de şaşırtıcı değildir.

Nitekim Şah İsmail’in şu şiiri bunun çok çarpıcı bir örneğidir:

Şu Aleme bir nûr doğdu

Muhammed doğduğu gece

Yeşil kandilden nûr indi

Muhammed doğduğu gece

 

Anda göbeği kesildi

Gözüne sürme çekildi

İsmi Muhammed okundu

Muhammed doğduğu gece

 

Huri kızlar geldiler

Muhammed dinin sordular

Nûrdan kundağa sardılar 

Muhammed doğduğu gece

 

Melekler hazır hepisi

Doldu Muhammed tapusu

Açıldı cennet kapusu

Muhammed doğduğu gece

 

Muhammed anadan düştü

Kafirlerin aklı şaştı

Bin kilise yere geçti

Muhammed doğduğu gece

 

Ağlayan uşak avındı

Doğuran ana sevindi

Kafirler imana geldi

Muhammed doğduğu gece

 

Muhammed kalktı oturdu

Ali hizmetin yetirdü

Yer gök salavat getürdü

Muhammed doğduğu gece

 

Şah Hatayi’m der dervişler

Sağ olsun cümle kardeşler

Secdeye indi ağaçlar

Muhammed doğduğu gece

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!