Hazreti Muhammed'in doğum günü yad edilecek

İslâm Peygamberi Hazreti Muhammed'in dünyaya gelişi dolayısıyla hicri takvime göre Rebiülevvel ayının 12'nci günü yüzyıllardır İslam toplumlarında kutlanıyor.
Hz. Muhammed, Allah’ın ilk yarattığı nur, habîbullahtır. Kainat onun nurundan yaratılmıştır. Onun davranışları her Müslüman için güzel bir örnektir. O, bütün insanlığa gönderilmiş bir rehberdir. Bütün peygamberlerin reisi, hâtemü’l-enbiyadır.
Osmanlı, Memlük, Eyyubi ve Fatimi devletleri döneminde Hazreti Muhammed'in doğum gününün resmi törenlerle kutlanılmasının yanı sıra Türk ve Arap edebiyatında peygamber sevgisinin işlendiği eserler kaleme alındı.
Türk milleti peygamberine olan sevgisinden hususi bir edebiyat meydana getirmiştir. Na’t, Esmâ-i Nebi, Siretü’n-Nebi, Mucizât-ı Nebî, Hicretnâme, Mi’racnâme, Kırk Hadis, Hilye ve Mevlîd bu peygamber sevgisiyle şekillenerek edebiyatımızın önemli türleri arasında yer almışlardır.
Özellikle İslam toplumlarının büyük bir kısmında yoğun rağbet gören Süleyman Çelebi'nin “Vesiletü'n Necat (Kurtuluş Vesilesi)” adlı mesnevisi, besteli veya kendine has bir şekilde irticalen mevlid merasimlerinde okundu.
Hazreti Muhammed'in doğumunun 1500. yıl dönümü, bu sene “Peygamberimiz ve Aile Ahlakı” temasıyla idrak edilecek.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında yurt içinde ve dışında birçok etkinlik gerçekleştirecek.
ALEVİ BEKTAŞİLİKTE HZ. MUHAMMED
Alevîlikte “Hakk, Muhammed, Ali” kabulü, Alevîliğin esası olarak kabul edilir. Bu ifadede yer alan Hakk, Allah’ı, Allah’ın varlığını ve birliğini; Muhammed, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve son peygamber olduğunu; Ali ise Hz. Ali’nin evliyanın piri ya da velayet makamının piri olduğunu ifade eder.
Esasında bu kalıp ifade ve telakki, İslam tasavvuf ekollerinin temel kabullerinden biri olan “Ulûhiyyet, Nübüvvet, Velayet” prensibinin ifade şeklidir.
Bütün Müslümanlarda olduğu gibi Alevî-Bektâşîlerde de Hz. Muhammed’in peygamberliği kabul ve tasdik edilir.
Hacı Bektaş, Makâlât’ına başlarken Allah’a hamd ettikten sonra “Ve dahi selam ve salavât ol peygamberler serverine ve mürseller ulusuna ve enbiyalarun ve evliyâlarun mihterine olsun kim dükeli ‘âlemi onun dostluğuna yarattı”, diyerek, Hz. Muhammed (sav)’i salât u selâm ile yad edip, Enbiya 17/107. ayete telmihte bulunmuştur.
Yeminî Faziletnâme’sinde ise Hz. Muhammed (sav) hakkında şu bilgiler yer alır: “Mirac gecesi Muhammed, Tanrıya en yakın olduğu yere vardı. Her yandan gelen ‘Muhammed’ sözlerini eşiddi. Cümle varlık dünya ve ahirette ümidini ona bağladı. Peygamber, Sidretü’l-Müntehâ’ya, yani ondan öteye geçilmeyecek bir yere ulaştı ki bütün belirtiler, görünen varlıklar orada noktalandı. Miraçta Tanrı, yüzünün gücünü ona gösterdi. Çünkü Hakk’ın dîdârı apaçık oldu. Muhammed her şeyi gördü. Tanrı’ya yalvardı, secde etti onun cemalini gördü. Bu mutluluk başkasına nasip olmamıştır. Muhammed yaratılmışların sultanı, bütün yalvaçların imamıdır. Onun sözleri Tanrının sözleridir. Peygamber’e inanmayan murdardır. Gerçeklerden berîdir. Bilgiden, Bilgelikten uzaktır. Böyleleri insan biçiminde hayvandır. Onu bilmeyenler, Yaradan’ı ve yarattıklarını bilmezler.”
Kainatın Hz. Muhammed’in (s.a.s.) aşkına ve onun nurundan yaratıldığı hakîkati şiirlerde ifade edilir. Bilindiği gibi kudsi hadiste Cenab-ı Hak “Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” buyurmaktadır.
Viranî Abdâl da şiirlerde bu hakîkate işaret eder:
Kudret kandilinde parlayıp duran
Muhammed Ali’nin nurudur vallah
Zuhur edip kafir leşkerin kıran
Elinde Zülfikar Ali’dir billâh
Alevî-Bektâşî deyiş ve nefeslerinde, örneğin Kul Himmet kendi yollarının sevgi yolu olduğunu belirterek bu sevgiyi tasvir ettiği şiire Allah-Muhammed-Ali muhabbetiyle başlar ve bunları birbirinden ayırmaz:
Mahabbettir Lâilahe illâllah
Mahabbettir Muhammed Resulüllah
Mahabbettir Ali Şah veliyyullah
Üç isim, manada birdir mahabbet
Şah İsmail ise O’nun peygamber olarak gönderilişini şu beyitleriyle müjdeler:
Şefiü’l-müznibin Hak’dan Muhammed Mustafa geldi
Cihan ehline fahr olsun anın tek mücteba geldi
Yemînî, O’nu meşhur adlarıyla selamlarken O’nun İlahî kelâmı dile getiren hak Peygamber olduğunu vurgular:
Ahmed ü Mahmûd ol Muhammed Mustafa
Ana kardeşim dedi ol Rahmeten-lil’alemin
Cümle enbiya server çün Mustafadır
Nutk-u kelâm-ı haktır peygamber-i Hudâdır
Hz. Muhammed Kur’an’da kendisine hitap edilen, doğumundan itibaren bazı harikulâdelikleri beraberinde taşıyan ve ölünceye kadar bu mucizelerle içli dışlı, neredeyse insanüstü bir peygamber olarak tasavvur edilmiştir.
Sünnî çevrelerde hâlâ daha çeşitli münasebetlerle okuduğumuz Mevlîd’de ifade edilen beyitlerin benzerlerine Alevî-Bektâşî metinlerinde tesadüf etmek pek de şaşırtıcı değildir.
Nitekim Şah İsmail’in şu şiiri bunun çok çarpıcı bir örneğidir:
Şu Aleme bir nûr doğdu
Muhammed doğduğu gece
Yeşil kandilden nûr indi
Muhammed doğduğu gece
Anda göbeği kesildi
Gözüne sürme çekildi
İsmi Muhammed okundu
Muhammed doğduğu gece
Huri kızlar geldiler
Muhammed dinin sordular
Nûrdan kundağa sardılar
Muhammed doğduğu gece
Melekler hazır hepisi
Doldu Muhammed tapusu
Açıldı cennet kapusu
Muhammed doğduğu gece
Muhammed anadan düştü
Kafirlerin aklı şaştı
Bin kilise yere geçti
Muhammed doğduğu gece
Ağlayan uşak avındı
Doğuran ana sevindi
Kafirler imana geldi
Muhammed doğduğu gece
Muhammed kalktı oturdu
Ali hizmetin yetirdü
Yer gök salavat getürdü
Muhammed doğduğu gece
Şah Hatayi’m der dervişler
Sağ olsun cümle kardeşler
Secdeye indi ağaçlar
Muhammed doğduğu gece
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.