Türkiye’nin nadir toprak elementleri rezervi dünyada ikinci sırada

Bakan Bayraktar: Hidroelektrikte 12 bin megavatlık güçten 32 bin megavata geldikHaberi görüntüle

TVNET’te yayınlanan 19. Saat programında gazeteci Cüneyt Özdemir’in konuğu, İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral oldu. Programda, Türkiye’nin Eskişehir’deki nadir toprak elementleri rezervinin dünya çapındaki önemi ve potansiyeli masaya yatırıldı.

694 Milyon Tonluk Dev Rezerv

Cüneyt Özdemir, Enerji Bakanlığı’nın verilerine dayanarak, Eskişehir’in Beylikova ve Sivrihisar ilçeleri arasında bulunan sahada 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi olduğunu belirtti. Bu rezerv, Çin’deki 800 milyon tonluk Bayan Obo sahasından sonra dünyanın en büyük ikinci rezervi olarak dikkat çekiyor.

Nadir Toprak Elementleri Nedir?

Prof. Dr. Mustafa Kumral, nadir toprak elementlerinin (NTE) yüksek teknoloji ürünlerinin temel hammaddeleri olduğunu vurguladı. Cep telefonlarından 4K ve 8K görüntü kalitesine sahip cihazlara, savunma sanayinden uzay teknolojilerine kadar birçok alanda kullanılan bu elementler, periyodik tablonun lantanitler ve aktinitler gruplarında yer alıyor. Kumral, uranyum ve toryumu da bu gruba dahil ettiğini ifade ederek, “Nadir toprak elementleri, uç teknolojinin en önemli hammaddeleridir” dedi.

Ekonomik Değeri Sonsuz mu?

Özdemir’in, “694 milyon tonun para karşılığı nedir?” sorusuna Kumral, çarpıcı bir yanıt verdi: “Sonsuz.” Bor örneği üzerinden açıklayan Kumral, ham maddenin tonunun 130 dolar olduğunu, ancak işlenip borik asit veya bor karbür haline getirildiğinde değerinin 1000 dolardan 1,5 milyon dolara kadar çıkabildiğini belirtti. “Hammadde ile uç ürün arasındaki fark milyon kat olabilir. Bu, ucu açık bir ekonomi” diyerek rezervin potansiyeline dikkat çekti.

Stratejik Kullanım Alanları

Nadir toprak elementlerinin akıllı füzeler, uydu haberleşmesi, yakıt hücreleri, elektrikli otomobiller, enerji depolama sistemleri, uçak motorları ve hatta gözlük camlarının inceltilmesinde kullanıldığını belirten Kumral, “Bu elementler olmadan modern teknoloji mümkün olmaz. Örneğin, uçak motorlarındaki pervaneler, +60 dereceden -60 dereceye kadar korozyona uğramadan çalışabiliyor. Bu, nadir elementler sayesinde” dedi.

Türkiye’de Üretim ve AR-GE

Kumral, Türkiye’de şu anda üretim olmadığını, ancak Eskişehir Beylikova’da pilot tesislerin kurulduğunu ve elementlerin elde edilmeye başlandığını aktardı. İstanbul Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ gibi kurumlarda ciddi AR-GE çalışmaları yürütüldüğünü vurgulayan Kumral, “Yakında fabrika bazına geçilecek. Türkiye son 20 yılda hayal edilemeyen başarılar elde etti, bunu da başaracak” dedi. Üretimin tam kapasiteye ulaşmasının 5 yıl sürebileceğini öngördü.

Çevresel Endişelere Yanıt

Çevrecilerin madencilik faaliyetlerine yönelik endişelerine değinen Kumral, “Bir ülke kendi madenlerini işletmezse müstemleke olur. Madenler çağları açıp kapatmıştır. Çevrecilere şunu söylüyorum: Kötü madencilerle mücadele edelim, ama madenleri işletmek zorundayız. Madenler olmadan ne teknoloji ne de medeniyet olur” diyerek madenciliğin Türkiye’nin zenginleşmesi ve güçlenmesi için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.

Stratejik ve Milli Bir Mesele

Kumral, nadir toprak elementlerinin stratejik önemine dikkat çekerek, “Bu konuları her yerde açıkça konuşmak doğru değil. Bu, milli bir mesele” dedi. Türkiye’nin bu alanda Çin’den sonra ikinci büyük rezervine sahip olmasının, küresel teknoloji pazarında önemli bir aktör olma potansiyeli taşıdığını ifade etti. Çin’in dünya üretiminin %69’unu gerçekleştirdiğini ve rezervinin %49’una sahip olduğunu belirten Kumral, Türkiye’nin bu potansiyeli değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Hükümetin ve Üniversitelerin Kararlılığı

Prof. Dr. Kumral, hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın bu konuda ciddi adımlar attığını, Nadir Toprak Araştırma Enstitüsü’nün (NATEN) çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Üniversitelerin de bu alanda hızlanan araştırmalarla sürece katkı sağladığını ekledi.

Türkiye için Büyük Fırsat

Türkiye’nin 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi, yüksek teknoloji üretiminde stratejik bir fırsat sunuyor. Uzmanlar, bu rezervin doğru işlenmesi halinde Türkiye’nin küresel teknoloji pazarında lider konuma gelebileceğini öngörüyor. Prof. Dr. Kumral, “Maden hayattır” diyerek, bu zenginliğin Türkiye’nin geleceğini şekillendirebileceğine işaret etti.

Kaynak ve programın tamamını izlemek için lütfen tıklayınız:
https://www.youtube.com/watch?v=7Iz6ekhXfxg