Av. Erdem Cömert, İran gözlemlerini aktardı

Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Av. Erdem Cömert, Aydınlık Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazısında İran'a yaptığı gezinin izlenimlerini paylaştı. Cömert, Türkiye’de yıllardır dolaşan bazı iddiaların propaganda ürünü olduğunu belirterek, İran'da gözlemlediklerini anlattı.
Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Av. Erdem Cömert, Aydınlık Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazısında İran'a yaptığı gezinin izlenimlerini paylaştı. Cömert, Türkiye’de yıllardır dolaşan bazı iddiaların propaganda ürünü olduğunu belirterek, İran'da gözlemlediklerini anlattı.
Cömert'in gezisi Erdebil, Tebriz, Tahran, Kum, Rey ve Horasan bölgelerini kapsadı. Av. Erdem Cömert'in yazısı şöyle:
Tahran’ın sesi, Horasan’ın nefesi: Bir kardeşlik yolculuğu! Yasaklı dil masalı ve gerçek İran
İran’a adım attığımız anda, Türkiye’de yıllardır dolaştırılan kalıplaşmış iddiaların nasıl birer propaganda ürünü olduğu hemen fark ediliyor. Erdebil’de Şeyh Safi’nin nefesinden, Tebriz’de Şehriyar’ın dizelerinden süzülüp Tahran’a ilerlerken Türkçe her yerde karşımıza çıktı. Ne “yasak”, ne “baskı”… Aksine, Azerbaycan bölgesinden başlayan ve Rey’e kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkçe hayatın doğal sesi. Rey’de Tuğrul Bey’in Kulesi bütün heybetiyle yükseliyor ve tarihe, Selçuklu’ya, Türk varlığına vurulmuş bir mühür niteliği taşıyor.
KADINLARIN GÖRÜNÜRLÜĞÜ VE MASALLARIN DAĞILIŞI
Türk kamuoyuna pompalanan bir başka büyük yalan da “İran’da sokakta kadın yok” masalı. Oysa manzara bambaşka. Kadınlar çalışıyor, ticaret yapıyor, araba hatta otobüs kullanıyor. Kiminin başı örtülü, kimininki açık; ama hepsinde özgüven, toplumsal bir duruş ve görünürlük var. Ne gözlerini kaçırıyorlar ne geri duruyorlar.
Kum şehrinde bizi ağırlayan Seyyid Muhammedi, Fatıma-i Masume türbesini gezdirirken özellikle şunu söyledi: “Bakın, Kum’da en çok değer verdiğimiz türbe bir kadının türbesidir. Kadınlar baştacımızdır.” Bu sözler, dışarıdan çizilen karanlık İran tablosunun gerçek olmadığını bir kez daha gösteriyor. Elbette “kadın her şeyiyle özgür” diyemeyiz; fakat manzara ülkemizden çok da farklı değil.
SOKAKLARIN ORTAK SLOGANI: TÜRKİYE–İRAN KARDEŞLİĞİ
İran sokaklarında Türk olduğunuzu söylediğiniz anda yüzlerde aynı ifade beliriyor: “Türkiye İran kardaş… Kahrolsun İsrail!” Halk, Doğu Perinçek’in Bakü’de yapılması planlanan Avrupa Hahamlar Konferansı’nın iptal edilmesi için İlham Aliyev’e gönderdiği mektubu heyecanla konuşuyor. Bölgenin kaderini birlikte kurmaya hazır bir heyecan ve samimiyet var.
AMBARGOYA RAĞMEN SÜKÛNET
Ekonomik sıkıntılar ambargonun etkisiyle hissediliyor; ancak sokaklarda kaos yok, panik yok. İnsanlar işinin başında, üretim devam ediyor. Yıllardır dışarıdan çizilen çökmüş İran fotoğrafı gerçeği yansıtmıyor.
HORASAN’DA TARİHE DOKUNMAK
Horasan’a vardığımızda bambaşka bir duygu yoğunluğuna kapıldık. Kara toprak verimli, her yer meyve ağaçları, tarlalar, koyun sürüleri… Sanki bir Türkmen oymağı biraz önce otağını toplayıp Anadolu’ya yönelmiş gibi. Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğduğu köyde, evinin önünde asırlardır süren bir yurt tutma hissi hâlâ canlı. İmam Rıza’nın Horasan’da ilk konakladığı köyün adı Kademgah; bir Türk köyü. Burada Hz. Muhammed’in ve Hz. Ali’nin torunlarıyla Mete Han’ın ve Bilge Kağan’ın torunları kaynaşıyor, kucaklaşıyor ve aynı mayada birleşiyor.
ŞAİRLERİ YÜCELTME GELENEĞİ
Firdevsî’nin ve Ömer Hayyâm’ın kabirleri yalnızca mezar değil; birer kültür ve hafıza mekânı. İranlıların şairlerine gösterdiği saygı, bir milletin tarihine nasıl sahip çıkabileceğinin çarpıcı örneği. Bizde pek çok büyük şairin mezarı dahi belirsizken, onlar medeniyetlerinin temel sütunlarını şiirle ayakta tutuyor.
DAĞLARIN HAFIZASINDA KALAN KORKU
Heyetimizden Ali Rıza Özkan’ın “İşte Moğollar bu dağların ardından geldiler” diyerek gösterdiği karlı dağlara baktığımızda, Moğol istilasının yüzyıllar önce bu coğrafyaya getirdiği ateşin hâlâ taşlarda izler bıraktığını hissediyoruz. Dağların sessiz gölgesinde yakılıp yıkılan şehirlerin, dağılan obaların ve o büyük tufanın derin bir yankısı var; rüzgâr vadilerden geçerken sanki o uğultuyu hâlâ taşıyor.
Ancak aynı dağlar, Anadolu’ya uzanan büyük yürüyüşümüzün sabrını ve direncini de hatırlatıyor. Horasan dağlarına bakarken hem tarihin korkusunu hem de o korkudan rağmen uygarlıklar kuran Türk iradesinin gücünü aynı anda hissediyoruz.
DÖNÜŞ YOLUNDA BİR HATIRA: KARDEŞLİK
Horasan’dan dönerken içimizde hem tarihimizin sıcak nefesi hem de bugünün dayanışma çağrısı vardı. Türk–İran ilişkisini hedef alan propagandaların boşa çıktığını yerinde görmek, kardeşliğin sahici olduğunu hissetmek ve ortak geleceğin mümkünlüğüne tanıklık etmek bu ziyaretin en büyük kazanımı oldu.
Bu gezi yalnızca bir yolculuk değil; bir hafıza tazelemesi, bir kardeşlik teyidi oldu. Çünkü bu coğrafyada barışı, adaleti ve istikrarı ancak omuz omuza verebilen halklar kurabilir.
Aşk ile...
Kaynak: Aydınlık Gazetesi link:
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Av. Erdem Cömert, İran gözlemlerini aktardı
- Değerli yazarımız ve Özbekistan dostu Süleyman Merdanoğlu Hakk’a yürüdü
- Alirıza Özdemir'den Alevilik ve kültürel hegemonya üzerine çarpıcı 10 tespit
- DEAŞ'a yönelik geniş çaplı operasyon: 32 ilde 170 şüpheli yakalandı
- Çorum Rıza Şehri misafirhane ve aşevi hizmete açıldı
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN






Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.