Hakan Fidan: Trump'ın Monreo Doktrine dönüşü küresel dengeleri değiştirecek
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump'ın 2025 Ulusal Güvenlik Strateji belgesini değerlendirerek, belgenin özellikle "Trump Corollary" adıyla Monroe Doktrini'ne dönüşü öne çıkardığını ve bunun küresel dengeleri kökten etkileyeceğini belirtti.
TVNET'te yayınlanan Net Bakış Özel'de Serhat İbrahimoğlu'nun konuğu olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin dış politikasına, özellikle Orta Doğu'da takındığı tavra dair önemli noktalara değindi.
HAKAN FİDAN'IN AÇIKLAMASINI TVNET'İN YOUTUBE KANALINDA İZLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump'ın ikinci döneminde yayımlanan 2025 Ulusal Güvenlik Strateji belgesini değerlendirerek, belgenin özellikle "Trump Corollary" adıyla Monroe Doktrini'ne dönüşü öne çıkardığını ve bunun küresel dengeleri kökten etkileyeceğini belirtti.
Bakan Fidan, Trump'ın Batı Yarımküre'yi (Kuzey, Güney Amerika ve Karayipler) ABD'nin hayati çıkar alanı ilan etmesini ve buraya dış etki kabul etmemesini Monroe Doktrini'ne Trump'ın kendi ilaveleriyle güçlü bir dönüş olarak nitelendirdi. Fidan, "Batı yarımküre diye tabir ettiği bütün Amerika kıtasını Amerika’nın hayati çıkar alanı ilan etmesi ve buraya Amerika’nın dışında başka bir etki alanını kabul etmemesi de aslında Monroe Doktrini’ne yeniden Trump’ın ilaveleriyle dönüş olarak görüyoruz. Bu 'Trump Corollary', ABD'nin bölgedeki yabancı nüfuzu engelleme ve preeminence'ı yeniden tesis etme kararlılığını yansıtıyor"dedi.
Fidan, Trump'ın son 60 yıldaki ABD politikalarını ideolojik bir mercekle sorguladığını vurgulayarak, "Özellikle Trump’ın Amerika’da iktidara gelmesi ve sadece iç politikada değil, dış politikada Amerika’nın son 60 yılda yürüttüğü bütün politikaları belli bir ideolojik mercekle büyüteç altına alması, sorgulaması ve yeniden bunlara 'ayar vermesi'... En son yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji belgesiyle de gördük. Bu aslında önem arz eden, gördüğümüz birçok konuda yeni bir sayfa açar durumda" değerlendirmesinde bulundu.
Bu dönüşün transatlantik ilişkileri de değiştireceğine işaret eden Fidan, "Avrupa-Amerika transatlantik ilişkilerinin artık seyrinin eskisi gibi olmayacağını biz sürekli söylüyorduk. Trump’ın ilk döneminden de bunun işaretlerini görmüştük. Tabii Trump artık ilk döneminde dillendirdiği konuları bu ikinci döneminde kurumsallaştırma ve pratiğe geçirme aşamasında; buna yönelik ciddi adımlar attığını görüyoruz" diye konuştu.
Çin rekabetinin strateji belgesinde merkezde yer aldığını belirten Bakan, "Çin’le rekabetin merkezde olması, Güney Çin Denizi’ndeki ulaştırma yollarının hayati önem oluşturması ve Asya-Pasifik’te Japonya, Avustralya, Kore ile Çin’e karşı bir blok oluşturma arayışını görüyoruz. Soğuk Savaş döneminde Rusya’ya yönelik ne yapıldıysa, aynı modelin farklı şekillerde Çin’e karşı uygulanmaya yönelik emareler var" ifadelerini kullandı.
Fidan, bu gelişmelerin cevapsız kalamayacağını ve Türkiye'ye yansımaları olacağını vurgulayarak, "Bütün bunlar dengeleri değiştiriyor. Deklare edildiği zaman sonuçsuz kalan konular olamaz. Avrupa-Amerika, Amerika-Çin ilişkilerinin Türkiye’ye yansıyan kısmı olacak. Bütün bunların hepsinin Türkiye’ye bir yansıması olacak" dedi.
Türkiye'nin risk ve fırsat analiziyle hareket edeceğini belirten Fidan, "Türkiye olarak biz bütün bu gelişmeleri risk analizleri yaparak –bizim için riskler neler, fırsatlar neler? Genel dış politika çizgimiz hesaba katarak yolumuza devam edeceğiz. 2026’da bizi heyecanlı, yoğun, risklere açık ama fırsatlar sunan bir yıl bekliyor" şeklinde konuştu.
Bakan Fidan, 2026 değerlendirmesinde ise "Risk analizi yapıyoruz mutlaka; hem fırsat kısmını değerlendiriyoruz hem risklere karşı hazırlıklıyız kısmının altını çizmek lazım" vurgusu yaptı.
Fidan'ın açıklamaları, Trump'ın Monroe Doktrini odaklı yaklaşımının yarattığı yeni jeopolitik gerçeklikte Türkiye'nin proaktif ve dengeli bir dış politika izleyeceği mesajını verdi.
Bakan Fidan'ın konuyla ilgili açıklaması şöyle:
"Özellikle Trump’ın Amerika’da iktidara gelmesi ve sadece iç politikada değil, dış politikada Amerika’nın son 60 yılda yürüttüğü bütün politikaları belli bir ideolojik mercekle büyüteç altına alması, sorgulaması ve yeniden bunlara tırnak içinde ayar vermesi... En son yayınlanan Ulusal Güvenlik Strateji belgesiyle de gördük. Bu aslında önem arz eden, gördüğümüz birçok konuda yeni bir sayfa açar durumda.
Avrupa-Amerika transatlantik ilişkilerinin artık seyrinin eskisi gibi olmayacağını biz hani sürekli söylüyorduk. Yani bu dışişleri olarak bizim görüşümüzdü ki Trump’ın ilk döneminden de bunun işaretlerini görmüştük. Tabii Trump artık ilk döneminde dillendirdiği konuları bu ikinci döneminde kurumsallaştırma ve pratiğe geçirme gibi bir aşamada; buna yönelik ciddi adımlar attığını görüyoruz.
Batı yarımküre diye tabir ettiği bütün Amerika kıtasını –kuzey, güney ve Karayipler– Amerika’nın hayati çıkar alanı ilan etmesi ve buraya Amerika’nın dışında başka bir etki alanını kabul etmemesi de aslında Monroe Doktrini’ne yeniden Trump’ın ilaveleriyle dönüş olarak tabii görüyoruz.
Çin’le rekabetin merkezde olması, Güney Çin Denizi’ndeki ulaştırma yollarının, koridorların hayati önem oluşturuyor olması da ve bu deklarasyonda Amerika için aslında oradaki ittifakları da yeni bir NATO vari, Asya-Pasifik’te Japonya’yla, Avustralya’yla, Kore ile bir Çin’e karşı blok oluşturma arayışını görüyoruz. Soğuk Savaş döneminde Rusya’ya yönelik ne yapıldıysa aslında aynı modelin farklı şekillerde Çin’e karşı yine bölgesel düzlemde Asya-Pasifik’te yapılmaya yönelik bir emare var, arayış var.
Şimdi bütün bunlar tabii dengeleri değiştiriyor. Bunlar çünkü deklare edildiği zaman sonuçsuz kalan, cevapsız kalan konular olamaz. Avrupa-Amerika ilişkilerinin Türkiye’ye yansıyan kısmı olacak. Avrupa-Rusya ilişkilerinin, Avrupa-Asya Pasifik, Amerika-Çin ilişkilerinin; bütün bunların hepsinin Türkiye’ye bir yansıması olacak.
Türkiye olarak biz bütün bu gelişmeleri risk analizleri yaparak bizim için riskler neler, fırsatlar neler?Genel dış politika çizgimiz de belli zaten, hesaba katarak inşallah yolumuza devam edeceğiz. Yani 2026’da da bizi heyecanlı, oldukça yoğun, risklere açık ama aynı zamanda fırsatlar sunan bir yıl bekliyor olacak.
Evet. 2026’yı bu anlamda değerlendirecek olursak , risk analizi yapıyoruz mutlaka; hem fırsat kısmını değerlendiriyoruz hem risklere karşı hazırlıklıyız kısmının altını çizmek lazım."
"MONROE DOKTRİNİ" NEDİR?
Gazeteci Bora Özizmirtli'ye göre Monreo Doktrini'ni kaleme aldığı yazısında,
"Türkiye'de yeterince bilinmeyip tartışılmayan konulardan birisi ABD'nin ünlü "Monroe Doktrini"dir. Bu doktrinin özünde, ABD devletinin Avrupa'yı kendisini "tehdit" olarak algılaması yatar.
Doktrin, ABD Başkanı James Monroe tarafından ortaya atılmıştır. Kökeni, ABD'nin İngiltere'ye karşı verdiği bağımsızlık savaşına dayanır. ABD, Avrupa'nın sanayisini, teknolojisini ve stratejisini kendisine rakip olarak görür ve kendi çıkarlarını ön planda tutar.
Bu doktrinin temel ilkesi, ABD'nin “Siz Avrupa’da bize karışmayın, biz de size karışmayız” anlayışıdır. Yani ABD, Avrupa’nın iç işlerine (savaşlar, ittifaklar, monarşi-cumhuriyet çatışmaları) karışmama politikası izler.
Buna karşılık, Avrupa’nın Amerika kıtasına (Kuzey, Orta, Güney Amerika ve Karayipler) herhangi bir askeri veya politik müdahalesini kendi güvenliğine doğrudan tehdit olarak görür ve buna kesinlikle karşı çıkacağını ilan eder.
Monroe Doktrini’ne göre ABD’nin Avrupa politikası şu şekildedir: “Avrupa kendi kıtasında ne yaparsa yapsın, ama Amerika kıtasına burnunu sokmasın. Biz de sizin iç işlerinize karışmıyoruz.”" ifadelerini kullanmıştı.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Hakan Fidan: Trump'ın Monreo Doktrine dönüşü küresel dengeleri değiştirecek
- Jeffrey Sachs: Trump'ın Yeni Monroe Doktrini, Avrupa ve Türkiye'yi dışlıyor
- SİYASAM 18 Aralık'ta Ali Rıza Özdemir'i ağırlayacak: Alevilik üzerine derinlikli sohbet
- Türk-İş'ten asgari ücret talebi: 39 bin 525 Lira
- Yasa dışı bahis ve kumara karşı kararlı mücadele devam edecek
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN





Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.