RAMAZAN AYINI “ORUÇ AYI YAPAN” ÖNEMLİ OLAYLAR!
27 Mart 2025, Perşembe 14:10İslam dininde “Ramazan ayı” önemli bir aydır! Onu önemli kılan şey, yalnızca ondaki “oruç ibadeti” değil, aynı zamanda onda vuku bulan olaylardır! Biz burada hem o olaylara hem ibadetlere ve hem de ibadet türlerine işaret edeceğiz!
Onlara geçmeden önce, ramazan ayına kaynaklık eden ve o ay ile uyum sağlayan Kur’an’daki “Kadir Suresini” nakledip, onun içerisinde konumuza kaynaklık eden hazineleri ele alacağız. O hazineler üzerinden de mümkün derecede ramazanla ilgili konuları incelemeye çalışacağız!
Sure şöyledir:
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla,
1-Biz onu (Kur’an’ı) kadir gecesinde indirdik. 2- Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen ne bilirsin? 3- Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır! 4- O gecede Rablerinin izniyle melekler ve Ruh, her iş için inerler! 5- O (gece) esenliktir. Ta fecrin doğuşuna kadar!
Bilindiği üzere, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi ramazan ayı, İslam tarihinde çok önemli bir zaman dilimidir! Önemini, yalnızca “orucun” bu ayda farz kılınmasından veya bu ay içerisinde yer almasından almıyor! Bu ay içerisinde vuku bulan başka olaylardan da alıyor!
Onları şöyle sıralamak mümkün:
1- İslam peygamberi bu ay içerisinde “meb’us” olmuş ve elçiliğe atanmıştır! Yani Hz. Muhammed’e vahyin ilk ayetleri bu ayda nazil olmuştur!
Bu hususu Kur’an açıkça şöyle nakleder:
- “Ramazan ayı ki, onda Kur’an… indirilmiştir!” (Bakara: 185)
İslam ümmeti peygamberin bi’seti hususundaki tarih konusunda nasıl ihtilafa düşmüş, işin gerçeği bunu hala dahi anlamış değilim!
Çünkü Kur’an, Bakara 185’inci ayette, apaçık bir şekilde bi’setin Ramazan ayı içerisinde gerçekleştiğini haber verir ve Kur’an’ın da o ayda nazil olduğunu bildirir! Elbette ki vahiy ancak Peygamber’e nazil olur, dolayısıyla Kur’an Ramazan ayında nazil olduğuna göre, peygamberlik de o ay içerisinde vahiyle birlikte ona verilmiştir!
Sünni Müslümanlar Ramazan ayını peygamberin “bi’set” ayı olarak kabul etmişlerken, Şii Müslümanlar bi’setin Recep 27’de vuku bulduğunu kabul etmişlerdir!
Tabii ki bu ihtilafın “zati önemi” söz konusu değildir!
Fakat akla yatkın olan ve tarih ile uyum sağlayanı şudur: “Ramazan ayının 21 ya da 24 veya 27’nci gecesinde Cebrail Alak suresinin ilk 5 ayetini peygambere getirmiş ve “bunları oku” demiş, peygamber de “ben okuma bilmem” diye söylemiş ve bu iş üç kez tekrar etmiş, sonunda da ayetler peygamberin zihnine yazılmıştır! Dolayısıyla bu olay, ramazan ayı içerisinde vuku bulmuştur!”
2- “Kadir Gecesi”, ilk başlarda peygamberin gecesiydi diyebiliriz!
Diğer bir ifadeyle ilk başlarda “Kadir Gecesi”, peygamber için uğurlu ve mübarek bir geceydi! Onun ruhunda ve kalbinde genişleme yapan ve onda fetihler gerçekleştiren de budur! Yani peygamber o gecede melekut alemini görmekle basireti açılmış ve başka bir insana dönüşüvermiştir! Kendine yeni bir kimlik kazanmıştır! Yeni bir memuriyet bulmuştur!
“Hakikat” o mübarek gecede her taraftan onun için bir değer teşkil etmiştir!
“Kadir”; değer, kıymet, makam, yüksek ahlak ve yücelik anlamlarına gelir!
“Kadir Gecesi” demek; “şerefli bir gece, kıymetin, mertebe ve makamın yüceltildiği gece” demektir! Her ne kadar ondan birçok tefsirler yapılmış olsa da kanaatimce “değer” ve “kıymet” anlamları bu gece için daha uygun ve kabulü daha doğrudur!
Yani o gecede peygamberin ruhu yeni bir alem ile tanışık olunca, onun için o gece büyük bir derece ve makam oluverdi. Yeni bir alem ile tanıştı, bu alemin Rabbi ile irtibata geçip onunla konuştu ve buradan beşer için yeni bir insanlık tarihi başlamış oldu! İşte bu durum, bu ay için en önemli hadiselerden biridir!
3- Peygamberimiz miraç olayını biset’in ikinci yılında Ramazan ayının 19’ncu gecesinde Mekke’de iken gerçekleştirmiştir!
Miraçta, peygamberin üzerine melekut alemiyle ilgili yeni marifet kapıları açıldı. Ona bu seferinde birtakım şuhutlar (manevi farkındalıklar) elde etme fırsatı doğdu! Ve yine bu menavi yolculuğunda birçok kazançlar sağladı!
Tekrar melekut aleminden mülk alemine döndü ve orada elde ettiği tüm kazanımlarını halk ile paylaştı!
Miraç yolculuğunda namaz farz kılındı! Döndükten sonra halkına namazı nasıl kılacaklarını anlattı. Müşahede ettiği tüm şeyleri birer birer izahta bulundu.
Kısacası peygamber miraç ile yeni bir kimlik ve memuriyet elde etti. O alemi görmekle bambaşka bir adam oluverdi. Çünkü basireti açıldı, düşüncesi değişti ve melekut aleminden bayağı kazanımlar kesbetti. Mülk alemine tekrardan dönünce de orada elde ettiği kazanımlarını insanlarla paylaştı!
4- Peygamber 13 yıl Mekke’de kalıp Medine’ye hicret ettikten 2 yıl sonra, Müslümanlar ile Mekkeli müşrikler arasında “Bedir savaşı” vuku buldu ve bu savaş, Ramazan ayının 17’sinde (Miladi 13 Mart 624) gerçekleşti!
Bedir savaşı, peygamberin kesin zaferle sonuçlanan ilk savaşıydı ve çok önemliydi! Bu savaş ile peygamber, kendi kesin prensiplerini hicaz bölgesine yerleştirmiş oldu! Hem Mekke hem de bölge müşrikleri peygamberin ciddiye alınmayacak ve bir kenara itilecek biri olmadığını anlamış oldu!
Evet, müşrikler onu Mekke’den mahrum bıraktı, taraftarlarını göçe zorladı ve onlara birçok işkencelerde bulundular ama, bu yetmemiş olacak ki, peygamber Medine’ye yerleştikten 2 yıl sonra da Bedir savaşını onun başına getirdiler!
Bu savaşta Ebu Cehil gibi önde gelen müşrik büyükleriyle birlikte toplam 70 kişi civarında önemli şahsiyetler, İmam Ali’nin gösterdiği üstün gayret ve yiğitliği ile öldürülüp imha edildi!
Bu konu geniş bir şekilde Enfal suresinde anlatılmıştır!
Bedir savaşından sonra peygamber için büyük bir zafer elde edildi. O savaşta öldürülenlerin birçoğu İmam Ali’nin eliyle öldürüldü ve bu savaş, peygamberin Hicaz bölgesindeki varlığını tespit etmiş oldu. Ondan sonra da Uhud savaşı vuku buldu ve görünürde bu savaşta Müslümanlar yenilgiye uğradı! Peşi sıra Hendek savaşı ortaya çıktı. Bu savaş da peygamberin lehine sonuçlandı!
Dolayısıyla Ramazan ayı, vahyin ve Kur’an’ın nazil olmasıyla birlikte buna, peygamberin miracı da ilave oldu ve yine onun ilk siyasi ve askeri zaferi, “Bedir savaşı” ile birlikte bu ayda tahakkuk buldu!
5- Peygamberimizin ilk eşi Hz. Hatice validemizin vefatı da Ramazan ayında (Hicretten 3 yıl önce m. 620 yılında) gerçekleşti!
6- İmam Ali b. Ebi Talib de Ramazan ayının 19uncu gününün sabahında darbelendi ve bu darbe sonucunda ramazanın 21inci gününde de şehit oldu.
İmam Ali’yi şehit eden o harici zat (Abdurrahman b. Mülcem-i Muradi), onun kafir, kendisinin ise ondan daha üstün bir Müslüman olduğuna inandığı için, Allah rızasına dayalı bir düşünceyle onu şehit etti!
Hatta “Hariciler”, İbn Mülcem’ in İmam Ali’ye vurduğu o kılıç darbesini, yer yüzünde ihlasa dayalı vurulan tek kılıç darbesi olduğu hakkında bir şiir bile söylemişlerdir!
Kısaca söylemek gerekirse, peygamberin hicretinden 40 yıl sonra, insanların İmam Ali hakkındaki bakışları öylesine değişmişti ki, onun gibi İslam’ın bir numaralı adamına kafir gözüyle bakılmıştır!
7- Peygamberimizin gözümün nuru dediği torunu İmam Hasan Ramazan ayını 15’in de doğmuştur!
Dedik ki ilk başlarda “Kadir Gecesi”, peygamberin kadir gecesiydi! Daha sonraları insanlara şu mesajı verdi ve dedi ki, böyle bir gece sizleri de bekliyor! Bu gece yalnızca benim için değildir, diğer insanlar da bu yoldan istifade edebilirler!
Hasılı; kimi rivayetlere göre “Kadir Gecesi”, yalnızca Ramazan ayında değil, her ayda olabilmektedir! Fakat bu ayda olma ihtimali daha fazladır! Çünkü Ramazan ayında insanların ruhu, daha fazla tezkiye olmaktadır! Yani bu ayda maneviyatın yoğun oluşu, insanların sadıkane yol alışı, ihlaslı ve imanlı davranışı, onun takarrüp (Allah’a yakınlaşma) ve tekâmül basamaklarını birer birer yukarıya doğru çıkmasına vesile olmaktadır!
Dolayısıyla, Ramazan ayının ilk iki on günlerinde manevi atmosferi teneffüs etmelerinden sonra, üçüncü on günlerinde, insanların ruhları uçuşa hazır olacak bir hal almaktadır! Yani aynen bir uçağın pistten ayağını kesmeden önceki uçuş hızına ulaşınca kalkışa geçtiği gibi, insanların ruhları da ramazanın ilk 20 gününde bu durumda olmaktadır! O da Ramazan ayının 20’sinden sonra yerden ayağını kesip, melekut alemine doğru uçuşa geçebilmektedir!
Bu uçuş peygamber için Ramazan’ın 20’nci gününden sonrası için müyesser oldu! Diğer herkes için de bu fırsat oluşabilir! Hülasa peygamber, gittiği yolu ve açtığı kapıyı herkes için açtı! Herkesi bu ziyarete davet etti! Herkese “Allah sizi miraçta görmeye hazırdır, kendi katındaki yüce makama çıkarmak istiyor” dedi! “Miracın yalnızca peygamberlere has olduğunu düşünmeyiniz, herkes buna iştirak edebilir” diye beyanlarda bulundu!
Dolayısıyla Ramazan ayı, yalnızca peygamberlere has “miraç” ayı olmadığı gibi, “Kadir Gecesi” de onlara has bir gece değildir. Bütün Müslümanlarındır, miraç da kadir de her iman edenin hakkıdır!
Bu da bize şunu gösteriyor: “Ramazan ayını “oruç ayı” yapan şey ve yine Allah’ın izniyle peygamberin Ramazan ayını “oruç ayı” olarak tercih etmesindeki maksat, belki de bu söylediğimiz münasebetlerin tümünden dolayıdır!”
Nitekim Müslümanların Mekke’de iken ramazan orucu tutmadıkları her kes tarafından bilinmekttedir! Muhtemelen yalnızca peygamberin kendisi o ayda oruçlu oluyordu!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum