İstanbul
26 Ekim, 2025, Pazar
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

CLİPPER VE FRAMESİTE ELMASLARI HAKKINDA SON BİLGİLER 5

25 Ekim 2025, Cumartesi 06:06

Framesite elmasları adını 1920’lerde De Beers ve Premier şirketlerinin başkanı P. Ross Frame’den almıştır. Bu elmaslar kimberlit kaynaklı olup “polikristal” yapıdadır, tıpkı “karbonado elması” gibi.

Şu ana kadar ki bilgimize göre bort elmaslar (bu elmaslar mücevher olarak kullanılmazlar çünkü saydam değildirler) beş çeşit olarak bulunurlar:
1. Normal bort elmasları (içindeki kapanımlar nedeni ile genelde siyaha yakın renktedir ve endüstride kullanılır),
2. Manyetik bort elmasları,
3. Ballas elmaslar (bu elmaslar tamamen küre şeklindedir ve bir merkez etrafında bir araya gelmiş elmas parçalarından oluşmuştur ve sertliği ile dayanıklılığı çok yüksektir),
4. Kısa bort elmaslar,
5. Framesite elmasları.

Bu beş çeşit elmaslarda yapı olarak “fenokristal” (göze görünecek derecede büyük kristallere denir) ile “kriptokristal” (gözle görülemez olan kristallere denir) olarak ve elmas kümeleri olarak değişik şekilde bulunabilirler.

Framesite elmaslarında elmas kümeleri o şekilde dizilmişlerdir ki bu bort elmasları sıradan bir elmas testeresi ile kesmek imkânsızdır.

Botswana’da (bu Afrika’da bulunan bir ülkedir, zengin elmas yatakları bulunur) bir kimberlitten çıkarılan 1 (bir) mm’den küçük olan ve gri ile gümüş renkli elmas agregalarına (parçacık halindeki minerallere denir) “Framesite” adı verildi. Daha büyük kristalli olanlarına ise “polikristalin agregalar” dendi.

Elmaslar genellikle başta garnet olmak üzere nadir manto mineralleri ile iç içe geçmiş olabilirler.

Framesite elmasları normal “monokristalin” (tek kristalli elmas demek) elmaslardan farklı olan ve gizemli kökenli polikristalli elmaslardır.

Bu elmaslar çok hızlı oluşurlar; normal elmasların oluşumunun milyonlarca yıl sürdüğü bilinir. Yine bu elmaslar bünyelerinde (yapısında) düşük miktarlı nitrojen (azot) bulunması ve bazı garnet kapanımlarına sahip olmaları nedeni ile manto tabakasında kısa süre kaldığı ve çıktığı kimberlit ile hemen hemen aynı yaşta olduğu kabul edilir. Monokristal elmasların aksine “websteritik” kapanımlarının içinde kapanım olarak %70 civarında “megakristal garnet”ler bulunur; oysa monokristal elmaslarda bu oran %2 civarındadır. Bu durum ise aynı “parajenez” durumunda oluşması nedeni ile benzerlik göstermesi gerekirken ve konak kimberlit püskürmesi ile aynı zamanda olmasına rağmen görülen farklılık çözülememiştir.

PARAJENEZ: Aynı basınç ve sıcaklıkta mineral oluşmasına verilen addır. Buradaki anormallik şu; iki ayrı elmas tipi aynı ortamda meydana geldiği kabul edilirken aynı ortamda olan mineral kapanımlarının bu derece farklı olmasıdır.

Megakristalli elmaslarda bu elmaslar kromca zengin ve fakir diye ikiye ayrılır, aynı durum framesite elmaslarda da vardır! Bu durum elmaslar içindeki kapanımlar incelenerek tespit edilmiştir.

Framesite elmasları silikat kristalleri ile iç içe geçmiş olarak bulunabilirler ve bu durum da eş zamanlı kristalleşmeyi düşündürmektedir.

WEBSTERİTE: Bir ultramafik kayaçtır, içeriğinde %5’ten az olivin minerali ve kabaca orta miktarda “piroksen ve klinopiroksen” bulunduran kayaçtır; adını da bulunduğu kasabadan almıştır.

Bir kayaç içinde irili ufaklı kristaller bulunursa bu yapıya “porfirik” adı verilir. Framesite bulunan kayaçlarda bu yapıya benzer.

Framesiteler magmatik kökenlidir ve kimberlit ile lamproitlerde bulunur.

Karbonado elmasları ise yerin magması ile alakası yoktur; kimberlit veya lamproitlerde bulunmaz. Yapılan çalışma ve incelemeler sonucunda bu elmasların dünya dışı olduğu ve büyük olasılıkla da “süpernova” kökenli olacağı yönündedir.

Framesiteler esas olarak G. Afrika ve Sibirya’daki grup 1 kimberlitlerinde bulunduğu fakat yine G. Afrika’da bir kimberlitte (grup 2’ye dahil olan ve adı Venetia olan) yatağında da bulunduğu bilinmektedir.

Eldeki örnek elmaslar Viyana Doğa Tarihi Müzesi’nde bulunan koleksiyona dayanır. Bu örneklerdeki elmasların boyutları 10-25 mm ve kütle olarak da 5-60 karat arasında değişmektedir fakat içlerinden biri ise 103,5 karat ağırlıktadır. Bu örneklerin de Botswana’dan elde edildiği sanılmaktadır.

Sibirya’da bulunan framesiteler ise Mir Kimberliti’ndendir. Benzer özelliklerdeki Akihal-Yubileinaya-Styykanskaya kimberlitlerinde bulunduğu bildirilmiştir.

Ayrıca Çin’de “Shandong Eyaleti’ndeki Mengyin kimberlitinde” de bulunduğu bildirilmiştir.

Her ikisi de elmas olmasına rağmen daha yaygın olarak bulunan mono (tek) kristalli elmaslar ile framesiteler arasında önemli farklar bulunmaktadır. Normal elmaslar yeterli alan bulunduğunda ve düşük yoğunluklu karbon doygunluğu ortamında ve de kararlı koşullar altında katman katman ve çok uzun sürelerde büyür. Buna karşılık framesiteler ise karbon bakımından aşırı doymuş ortamda ve çok hızlı olarak kristalleştiği düşünülmektedir. Bütün bunlara rağmen kökenleri hâlâ tartışmalıdır.

Bilim insanlarının bir kısmı bu tip elmasların yani framesite elmaslarının “websteritik” elmas parajenizine bağlar iken diğer bir kısım bilim insanı ise; websterik kapanımlara dünya çapında %2 civarında olduğuna dikkat çekerek ve monokristal elmaslardaki garnetlerin %72’sinin websterik olarak belirlenmesine dayanarak hâlâ köken meselesinin bilinmediğini düşünmektedirler.

Bu yazı için faydalandığımız yazar ve arkadaşları ise; kimyasal olarak websterik parajenezlere bağlanan framesite elmaslarının büyük olasılık ile megakristalli elmas grubu ile ilişkili olduğunu kabul etmektedirler.

SON EKLEMELER: Bazı konulara daha sonra döneceğimi yazmıştım. Aşağıya ekliyorum.

1. Türkiye’de bulunmuş bir kimberlit yoktur fakat çeşitli uzmanlarca tespit edilmiş birçok ilimizde lamproit bacaları mevcuttur. Bu iller Isparta, Uşak, Manisa, Afyon, Kütahya, Tekirdağ ve Denizli’dir. Fakat bu illere ekleme olması olasıdır.

2. Elmas sadece kimberlitte bulunur diye eski bir anlayış vardır; bu bilgi eski ve yanlıştır. Elmas sadece kimberlit ve lamproitte bulunmaz, başka kaynaklarda mevcuttur. Mesela karbonado gibi meteor kaynaklı ve ofiyolit kaynaklı (Türkiye’de iki yerde Adana ve Muğla’da araştırmacılar tarafından mikro elmaslar bulundu, bunun yazısını paylaşmıştım) ve daha fazlası da vardır.

3. Son zamanlarda yapılan (Avrupa’da) araştırma ve analizler sonucunda Türkiye’deki lamproitlerin çoğunun Avrupadakilere göre farklı yapıda olduğu ve elmas ihtiva etmesi gerektiğini yazmışlardır. Bu yazı ve açıklamalarını yazarak paylaşmıştım.

4. Dünyada kaynağı bilinen ilk bulunan elmaslar bizimle ilgilidir. Özeti şu; Osmanlı döneminde Cezayir’de Konstantinopolis şehri yakınındaki bir lamproitte bulunduğu açığa çıkmıştır; daha önceleri kaynağı bilinen ilk elmasların G. Afrika’da bulunduğu bilinmekteydi. Bu konu ile ilgili yazımı da paylaşmıştım.

5. İşin ilginç tarafı dünyada bu zamana kadar bulunmuş en büyük ve değerli elmaslarda bir şekilde bizimle ilgilidir. Hindistan’da bulunan Türk Devletine ait elmas bölgesinden çıkarılmıştır. Bu konu ile ilgili yazıyı da paylaşmıştım; isteyen kişiler okuyabilirler.

6. Bir bölgede elmas arayanlara yararlı olacağını umduğum bilgiler alttadır:

A) Elmas bulunan yerde mavi toprak veya sarı toprak bulunur. Ancak mavi renk griye kaçan bir renktedir ve sarı renkte kayaçlarda bulunan manyetitlerin zamanla limonit mineraline dönüşmesi sonucudur.

B) Elmas olan bölgede ilk aranacak mineral garnet’tir. İki garnet cinsi bulunmalıdır (almandin garnet ve özellikle pirop garnet); eğer bu garnetler yok ise boşuna uğraşılır.

C) Dahada önemlisi ise “ksenolit” denilen kayaçlar o bölgede var olmalıdır. Bu kayaçların resmine bakarak kolayca ayırt edileceği kadar belirgin özelliklere sahiptir. Ksenolit dahada garantiliği sağlar.

E) Aynı bölgede kayaç yapısı ultramafik olmalıdır. Silikatlar az oranda olmalıdır. Ağırlıklı olarak potasyum ve karbonat bulunmalıdır. Az miktarda ilmenit minerali, manyetit minerali, zirkon, krom, flogopit mikası.

Daha çok olarak magnezyum ve peridotit mineralleri ve özellikle olivin minerali kayaçlarda bulunmalıdır.

F) Bazı yerlerde hurma cinsinden bir bitki kimberlit ve lamproitlerde bulunabilir (bu topraklar ağır metal içerdiği için her bitki buralarda yaşayamaz; genellikle çalı türü bitkiler bulunur).

G) Lamproitler ilk oluşurken çok yüksek güçlü patlama ile oluştuğu için bir krater meydana gelir; aradan uzun zaman geçse de bu yerlerde çukurluk bulunacağından küçük bir göl haline gelme ihtimali vardır.

H) En yüksek orandaki elmas kaynağında bile elmasın bulunma miktarı çok düşüktür. Mesela altından daha az bulunur. Genelde bulunanlar küçük elmaslardır; bu nedenle arama bu bilgiye göre yapılmalıdır. Kısacası 20-50 gram elmas çok nadir bulunur.

İ) Elmaslara en çok benzeyen mineraller şunlardır: topaz (elbette renksiz olanı), zirkon, kuvars, renksiz (beyaz) safir, goşenit (beril minerali).

Aramalarda en yanıltıcı olan kuvars’tır çünkü kuvars çok yoğun bulunur. Oysa kuvarsın özgül ağırlığı elmastan oldukça düşüktür; biri 2,65 iken diğeri 3,51’dir. Birinin sertliği 7 iken diğerinin 10’dur. Ancak piyasada satılan elmas test cihazları ile sertlik ölçülürse yanlış sonuçlara varılır; bu cihazlar ısı iletimini ölçerek elması ayırt etmeye yarar. En basit test su ile yapılır: elmas suya girince ıslanmaz. Ayrıca elmasa nefesimizi üflersek buğulanmaz çünkü elmas evrendeki en hızlı ısı ileten olduğu için anında buğuyu buharlaştırır.

J) Elmas yatakları elmasın dışında değerli taş ve madenleri de içerir; bu nedenle de önemlidir.

 

NOT: Metin Uysal'ın bu makalesi aslında 5 bölümdür.  Bunun sebebi makale çok uzun olabilieceği düşüncesiyle 5 bölüme ayrılmıştır ve bu bölüm 5. bölümdür. Yararlanılan kaynaklar:

1-) Haziran 2023 , ELSEVİER dergisi cilt 241 , 104434 Andy M. MOORE

2-) 2017 yılı gem& gemology , 53: 388-403 "Dünyanın en büyük elmaslarının kökeni" gem&gemology , 53: 388-403

3-) 16 aralık 2016 SCİENCE dergisi " dünyanın derin mantosundaki metalik sıvıdan büyük mücevher elmaslar" Evan M. SMİTH  

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum