İstanbul
14 Mayıs, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

DİNDE ve BEKTAŞİLİKTE KADININ YERİ NEDİR ?

11 Mayıs 2025, Pazar 11:45


Bazen bir görsel onlarca sayfa ile anlatılacak bilgiyi aktarır.

 

Çizim Saka Baba hazretlerinin müridesi Sayfiye Bacı’ya aittir. Çizimde Hüseyni Tacı şerif giyen Safiye Bacıerenlerimizin yeşil destar sardığını da görüyoruz. Bu erenlerimizin irşad makamında olduğunu gösteriyor.

 

Erkek Dişi Sorulmaz Muhabbetin Dilinde
Hakk’ın Yarattığı Her Şey Yerli Yerinde
Bizim Nazarımızda Kadın, Erkek Farkı Yok
Noksanlık Eksiklik Senin Görüşlerinde

Hünkar Hacıbektaş Veli

 

Hünkar’ın yukarıda aktardığımız sözlerinden sonra bu düstur ile çelişen her uygulama geçmiş dönemin şartlarında uygulanmak zorunda kalınmış ve gelenekselleşmiş uygulamaların günümüze yansımasıdır ve esasa ait değildir. Tarih boyunca inançların gelenek , geleneklerin de inanç haline dönüştüğü bir vakadır.

Bektaşiler her devirde bulundukları toplumun bir bazen birkaç adım önünde yürümüşlerdir zira arayı açmak toplumdan kopmak demektir. Yolumuzda denge esastır. Toplum ise sürekli kimi zaman müspet kimi zaman menfi yönde değişmektedir. Bu nedenle «Kan yap , kanun yapma» düsturu ile yapının donması engellenmiş ve erkânnamelerde sadece bazı konular yazıya dökülmüş kalanı çağın gereklerine göre içtihada açık tutulmuştur. Bektaşilik böylelikle Sersem Ali Baba devrinde Dedebabalık gibi bir kurumu ihdas edebilmiş , Halife Baba sayısına kısıtlamalar getirerek dönemin ihtiyaçlarına uygun bir sistem kurabilmiştir.

 

Cinsiyete Değil Ünsiyete Bakarız

 

«Erlik» makamı çoğu zaman yanlış anlaşılmış veya kastı aşan bir ifade olarak düşünülmeden kullanılmıştır. Bu makam cinsiyet değil ünsiyet ile ilgilidir ve bir mertebeyi ifade eder.

Kamil bir mürşid fakire «İş makamda . Zahir onu temsil edemeyebilir erenlerim» demişti. Fakir’in o an aklına Gaybi’nin şu dizeleri gelmiş ancak «eyvallah» demek ile yetinmiştim.

Tâc marifet tâcıdır Sanma gayrı tâc ola, Taklit ile tok olan Hakikatte aç ola.

Bu anlayışa ermek ancak Muhammedi bilinç ve ferdiyet makamına ermek ile mümkün olur.

Nitekim Hünkarımız altı bacıyı halife çıkarmış yolumuz sayısız kadın Bektaşi azizi yetiştirmiştir.

 

Şahadet parmağının güzel Muhammed’i hemen yanındaki orta parmağın ışıldayan Fatıma Anamızı yüzük parmağının ve yanındaki serçe parmağın iki olgun imam olan İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i temsil ettiği ve bu parmaklara tek tek değebilen tek parmak olan baş parmağın İmam Ali ile temsil edildiği Pençe-i Ali Aba remzinin toptan Fatıma Ana Eli olarak anılması ve güzel Muhammed’in soyunun Fatıma Anamız aracılığı ile yürümesi üzerinde düşünmek gerekir.

Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî’nin Rûm ülkesine yaklaşınca mâna âleminden Rûm erenlerine, «essalâmü aleyküm Rûm’daki erenler ve kardeşler » şeklinde verdiği selamı elli yedi bin Rûm ereni içinden Fatma Bacı’ya malum olması üzerinde de ayrıca düşünmek gerekir.

Hiç evlenmemiş olan Hünkar Hacı Bektâş-ı Velî’nin "Kadıncık Ana eşiniz mi?" sorusuna verdiği "Eşim değil, eşitimdir." cevabı fakire göre çok derin anlamlar içerir.

Hülasa bu öğreti Bektaşi toplumu içinde kadını bulunduğu coğrafya ve çağdaşlarına kıyasla çok farklı bir konuma oturtmuştur.

 

Dinimiz ve Kadın

Maalesef dinin hatalı, Arap kültürüne ve anlayışına bağlı yorumu kadınımızı erkeğin eşiti görmemektedir.

Bunun mevcut Kuran meallerine dahi yansıdığını üzülerek görüyoruz.

Bir çok örnek vermek mümkün ama çarpıcı bir tane örnek ile yetinelim.

Nahl Sûresi 43: “Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâ- len nûhî ileyhim feselû ehlez zikri in kuntum lâ talemû.”

Burada erkek kelimesi hiç geçmiyorken ayetin «“Senden önce de ancak, kendilerine vah- yettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik.” şeklinde mealinin yapılması oldukça düşündürücüdür.

Oysa rical kelimesi; kâmil kimse, er kimse, konusuna vakıf olan kimse, ihtisas sahibi kimse, makâm sahibi olan kimse, aslına rücu etmiş kimse, Hakk ile Hakk olmuş kimse, demektir. 124.000 peygamber geldi, hepsi erkekti dediler. Oysa hepsi er kişiydi, kâmil kişiydi.

 

Hazreti Havva, Hazreti Hâcer, Hazreti Asiye, Hazreti Meryem, bir resûl, bir nebi değil midir?

Nisâ Sûresi 34. âyeti, “erkek kadından üstündür” diye çevirdiler.

Oysa orada da “rical” kelimesi vardır.

Orada da rical kelimesini “erkek” diye çevirdiler.

Fadıl kelimesini üstünlük diye çevirdiler.

Oysa fadıl kelimesi; fazilet, değer, lütuf, anlamlarına geliyordu.

Bu konu üzerine değil makale örekler çoğaltılarak kitap dahi yazılabilir diye bitirecekken yazıyı çok değerli hocam İsmail Dinçer’in “İnanç Dünyasında Kadın” adlı kitabının yayınlandığını duydum. Henüz okumamış olmakla birlikte gelen özü pek iyi bildiğim için peşinnen tavsiye ediyorum.

Noktayı Kaygusuz erenlerimizin nefesinden bir alıntı ile koyalım:

 

Bu adem dedikleri

El ayakla baş değil

Adem manaya derler

Suret ile kaş değil

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum