İstanbul
30 Temmuz, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

İbrahim Afatoğlu:Hızır şah, Hızırşah etkinlikleri ve dergâhlar

İbrahim Afatoğlu:Hızır şah, Hızırşah etkinlikleri ve dergâhlar
Muğla’nın Datça ilçesinde, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi tarafından bu yıl 15.’si düzenlenen Hızır Şah Anma Etkinlikleri, 24-26 Temmuz 2025 tarihleri arasında büyük bir katılımla düzenlendi.

Muğla’nın Datça ilçesinde, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi tarafından bu yıl 15.’si düzenlenen Hızır Şah Anma Etkinlikleri, 24-26 Temmuz 2025 tarihleri arasında büyük bir katılımla gerçekleştirildi. Etkinlikler, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında önemli bir rol oynayan Alevî-Bektâşî dergâhlarının tarihine ve kültürel mirasına dikkat çekti.

Hızır Şah ve Datça’daki İlk Türkmen Yerleşimi

1092 yılında, boy beyi ve inanç önderi Hızır Şah liderliğinde Datça’ya gelen Türkmen aşireti, bölgede yaşayan Hristiyan Rumları bir tehlike olarak değerlendirerek yerleşimlerini Reşadiye ve Hızırşah köylerine dağıtmış, burada bir tekke inşa ederek Türkmen topluluklarını eğitmiş, barındırmış ve bir köy oluşturmuştur. Bu tarihi miras, Hızır Şah Anma Etkinlikleri ile her yıl yeniden hatırlanıyor.



Etkinliklerin Programı

Etkinlikler, 24 Temmuz Perşembe günü saat 12.00’de yapılan açılış töreniyle başladı. Aynı gün saat 21.00’de gerçekleştirilen Cem töreni, katılımcılara manevi bir atmosfer sundu. İkinci gün, 25 Temmuz Cuma sabahı saat 08.00’de Hızır Şah Hacet Tepesi’ne saygı ziyareti yapıldı. İkindi vakti saat 18.30’da ise “Geçmişten Günümüze Alevî-Bektâşî Dergâhlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı panel düzenlendi. Panele, araştırmacı yazar İbrahim Afatoğlu’nun da aralarında bulunduğu önemli isimler konuşmacı olarak katıldı. Etkinliklerin son günü, 26 Temmuz Cumartesi akşamı saat 21.00’de Datça Açıkhava Tiyatrosu’nda Türk Halk Müziği sanatçıları Gülcihan Koç ve Yalçın Beyaz’ın verdiği konserle sona erdi.

Alevî-Bektâşî Dergâhlarının Tarihi ve Kültürel Rolü

Araştırmacı yazar İbrahim Afatoğlu, etkinlik kapsamında yaptığı açıklamada, Anadolu’daki dergâhların tarihini, Türkmen ve Oğuz boylarının Anadolu’ya göçleriyle ilişkilendirdi. Afatoğlu, “XII. yüzyılda Türkistan, Horasan, Azerbaycan ve Suriye üzerinden Anadolu’ya gelen Yesevî, Kalenderî, Haydarî, Vefaî gibi tarikatlara bağlı dervişler, ‘dede’, ‘baba’ veya ‘abdal’ olarak adlandırılırdı. Bu dervişler, kurdukları dergâhlarda yirmi dört saat aş kaynatır, fakir-fukaraya, garip-gurabaya ve yolculara yemek verir, barınma sağlar, kıyafetlerini onarır ve temizlerdi. Misafirlerden ücret alınmaz, hizmetler dervişler tarafından görülürdü. Misafirler en fazla üç gün ağırlanır, ardından nazikçe yolcu edilirdi” dedi.

Afatoğlu, Alevî-Bektâşî dergâhlarının genellikle köylerde, ormanlık alanlarda, su kenarlarında veya asırlık çınarların gölgesinde kurulduğunu belirtti. Bu dergâhların, Anadolu Türk iskânının mihenk taşları olduğunu vurgulayan Afatoğlu, “Servergazi, Yatağan, Mahmutgazi, Alaeddin, Oğuz gibi binlerce köy, bu dergâhlar etrafında şekillenmiştir. Ömer Lütfi Barkan’ın tespitlerine göre, sadece Kanuni Sultan Süleyman döneminde Anadolu’da 1157 dergâh bulunuyordu. Bunların 800’ü, bugünkü Ege Bölgesi’nde yer alıyordu” diye ekledi.

Dergâhların Kültürel ve Sosyal Önemi

Afatoğlu, Alevî-Bektâşî dergâhlarının Anadolu’nun iskan ve kültürel tarihinde oynadığı rolün daha iyi anlaşılması gerektiğini ifade ederek, “Bu dergâhlar, Yörük-Türkmen boylarının yerleşik hayata geçişinde öncülük etmiş, toplumsal dayanışmayı güçlendirmiştir. Anadolu’nun kültürel tarihini anlamak için özellikle Alevî-Bektâşî dergâhları detaylı bir şekilde araştırılmalıdır” dedi.Hızır Şah Anma Etkinlikleri, Anadolu’nun köklü kültürel mirasını yaşatma ve gelecek nesillere aktarma misyonunu bir kez daha yerine getirdi. Etkinlik, hem yerel halkın hem de bölge dışından gelen ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle son buldu.

Araştırmacı Yazar İbrahim Afatoğlu'nun tam açıklaması şöyle:

HIZIR ŞAH, HIZIRŞAH ETKİNLİKLERİ VE DERGÂHLAR

Türklerin Anadolu’yu vatan ettiği dönemde, 1092 yılında başlarında boy beyi ve inanç önderi Hızır Şah ile onun aşireti, yerleşmek için Datça’ya gelmiş. O yıllarda Datça’da Hristiyan Rumlar oturmaktadır. Hızır Şah bu durumu tehlike olarak görür ve aşiretin bir bölümünü yakındaki Reşadiye köyüne bir kısmını da adına köy kurulan “Hızırşah” köyüne yerleştirir. Burada bir tekke inşaat eder. Aşiretten olan Türkmen topluluklarını eğitir, barındırır ve doyurur; burada bir köy oluşturur.

Bu yıl da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi tarafından 15.’si düzenlenen “Hızır Şah Anma Etkinlikleri”nde ilk gün 24 Temmuz Perşembe günü saat 12.00'de açılış yapıldı ve saat 21.00'de Cem tutuldu. İkinci gün 25 Temmuz Cuma günü sabah saaat 08.00'de Hızır Şah Hacet Tepesi’ne saygı ziyareti yapıldı. İkindiye doğru saat 18.30’da da panelist olarak benim de davetli olduğum “Geçmişten Günümüze Alevî-Bektâşî Dergâhlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu bir panel düzenlendi. Üçüncü ve son günü de saat 21.00 de Türk Halk Müziği Sanatçısı Gülcihan Koç ve Yalçın Beyaz’ın Datça Açıkhava Tiyatro’da verdikleri konser ile Hızır Şah Anma Etkinlikleri son buldu.

Anadolu’daki dergâhların tarihini Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması ile irtibatlandırmak gerekmektedir. Anadolu’da var olan ilk dergâhlar, XII. yüzyılda Türkistan, Horasan, Azerbaycan ve Suriye yoluyla, kitleler halinde Oğuz ve Türkmen boylarının başında veya içinde, boy beyi veya inanç önderi olarak Anadolu’ya göç eden Yesevî, Kalenderî, Haydarî, Vefaî gibi tarikat bağlısı olan “dede”, “baba”, “abdal” diye adlandırılan dervişlerin tesis ettikleri bilinmektedir.

Bu dergâhlarda yirmi dört saat aş kaynatılır, fakir-fukaraya, garip-gurabaya, yoldan gelip-geçenlere yemek verilir; Yolculara güvenli, temiz yatacak yer sunulur; eskiyen elbiselerine yama yapılır; kirlenen çamaşırları yıkanır ve temizlenir; misafirlere yapılan hizmetlerden bir karşılık ve ücret alınmaz; gelen misafirlere iş yaptırılmaz; bütün hizmetleri dergâhtaki dervişler yapardı. Dergâhlarda misafirler isterlerse üç gün kalabilirdi. İnsanlara tembellik ve miskinliğe alıştırmamak için üç günün sonunda “safa geldiniz” diyerek, pabuçları yola doğru çevrilir ve nazikçe, misafiri kırmadan yolcu edilirdi.

Alevî-Bektâşî dergâhları genel olarak büyük şehirlerden ziyade köylerde, yerleşim merkezlerinin dışında, ormanlık alanlarda, güzel bir su kenarında, bir çağlayan veya asırlık bir çınar gölgesinde, suyu soğuk bir kuyu dibinde kurulmuştur. Dergâhlar, Anadolu Türk iskânının mihenk taşları olmuş, Yörük-Türkmen boylarının köyler kurarak yerleşik hayata geçmelerini öncülük etmiş Anadolu Erenlerinin adını taşıyan yerleşim merkezleridir. “Tekke” adındaki köyler böyledir. Servergazi köyü, Yatağan köyü, Mahmutgazi köyü, Alaeddin köyü, Oğuz köyü gibi binlerce Anadolu köyü böyle kurulmuştur.

Ömer Lütfi Barkan’ın verdiği bilgilere göre sadece Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde Anadolu toprakları içerisinde 1157 dergâh tespit edilmiş, bunun 800 kadarının, Beylikler Dönemi’nde “Uç Beylikleri” olan ve Osmanlı Dönemi’nde Aydın, Germiyan ve Saruhan sancaklarının içinde bulunduğu Kütahya, Aydın, Manisa, Muğla, Uşak, İzmir, Afyon ve Denizli gibi bugünkü Ege Bölgesi hudutları içerisinde olduğunu tespit etmiştir. Bu bakımdan Anadolu’nun iskan ve kültürel tarihinin iyi anlaşılabilmesi için Özellikle Alevî-Bektâşî dergâhları araştırılmalı ve iyi incelenmelidir.







Kaynak: https://www.facebook.com/share/p/1E9doH2GcF/

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!