İstanbul
13 Eylül, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

İNANÇ EĞİTİMİNDEN BEKLENTİLERİMİZ

28 Temmuz 2025, Pazartesi 10:42

 Bir önceki yazımda, Alevi Bektaşi meşrepli öğrencilerimizin inanç eğitimi ihtiyacını dile getirmiştim.

Din eğitiminin, kişilerin inanç hürriyetinin en temel unsurlarından birisi olduğuna ve devletin de bu görevi “anayasa teminatı”yla üstlendiğine işaret etmiştim.

Kırsal alanda süren hayat, insana yaşayarak (tecrübe ederek) ve/veya tecrübelerin sözlü aktarımı yoluyla öğrenme imkanı sunar.

Ancak, modern dünyada, doğrudan tecrübe etmek veya tecrübe edenleri bulmak yerine, eğitim/öğretim alanlarını tüm halkın istifadesine açarak (eğitim özgürlüğü) bilginin yaygınlaşması ve herkese ulaşması sağlanmıştır.

Dolayısıyla, inanç eğitimi talebi “Cumhuriyet Türkiyesi”nde bir lütuf değil, haktır.

* * *

Son dönemde milli eğitim müktesebatımızın temel kavramı “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” oldu.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” için teorik ve kavramsal çerçeveyi oluştururken, hem farklı kesimleri bir araya getirmeye ve hem de milli eğitimde toplumsal uzlaşı kültürünü yaygınlaştırmaya özen gösterdi.

Ortaya çıkan sonucu özetlersek: “Eğitim birçok bileşeni olan bir bütündür. Bir ayağı geçmişte duran eğitimin diğer ayağı insanlığın geleceğine ufuklar açan bir kapıdır. Millî ve manevi değerler manzumesi ile maddi gelişmenin zirvesini hedefleyen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; öğretim programlarının temel yaklaşımı, öğrenci profili, Erdem- Değer-Eylem Çerçevesi, Beceriler Çerçevesi bileşenlerinin bir araya gelerek oluşturduğu sistematik bir bütüncül eğitim modelidir.

Türk milli eğitim modelinin temeli, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” için de altı çizilmiş olarak “Millî ve manevi değerler manzumesi ile maddi gelişmenin zirvesini hedeflemek” tespitinde ifade edilmiştir.

İnanç eğitimi de, “millî ve manevi değerler manzumesi” içeriğinde eğitimin temel unsurlarından olarak ifade ediliyor.

Bu çerçevede değerlendirdiğimde, Alevi Bektaşi öğrencilerimizin inanç eğitiminin de yüksek sorumluluk yaklaşımı ile ele alınacağı umudumun büyüdüğünü söylemeliyim.

* * *

Elbette, umutlanmamın maddi gerekçeleri de var.

Her şeyden önce, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bugüne kadar icraatları umudumu büyütmemin asıl sebebidir.

- Bakan Tekin, daha Müsteşarlık döneminde, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında Alevilik-Bektaşilik konularının yer almasına öncülük etmişti.

- Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Alevilik-Bektaşilik temalı ana bilim dalı oluşturulması da, yine Bakan Tekin’in rektörlüğü döneminde hayata geçirilmişti.

- Öte yandan, Milli Eğitim Bakanı görevine atanmasının hemen ardından, Alevilik-Bektaşilik konularında ilk kez uzman müşavir atayan da yine Bakan Tekin olmuştu.

- Kamuoyuna bizzat Bakan Tekin tarafından açıklandığı üzere, 2026-2027 ve 2027-2028 eğitim-öğretim dönemlerinde ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okutulan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” (DKAB) ders müfredatında Alevilik ve Bektaşilik konuları kademeli olarak artırılacak.

- Yine aynı açıklamada, Nisan-Mayıs 2025 tarihinde “Hayat Boyu Öğrenme Programları” kapsamında Alevilik-Bektaşilik ders programı çalışması 13 başlıkta tamamlandığı duyuruldu. Yani, halk eğitim merkezlerinde artık tam 13 farklı ders başlığı altında Alevilik-Bektaşilik dersleri verilebilecek! Ders programları hazırlanırken Alevi akademisyenler ve inanç önderlerinin katılımı ve görev alması titizlikle uygulandı.

- Kişisel tanıklıklarımla, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Alevilik-Bektaşilik konularında herhangi bir girişime başlamadan önce, inanç ve kanaat önderlerinden görüş ve rızalık aldığını biliyorum. Bu noktada isim zikretmek gerekirse, Özellikle, Dede Garkın Ocağı’ndan Hüseyin Dedekargınoğlu ile Üryan Hızır Ocağı’ndan Abuzer Leblebici’nin katkılarına değinmeden geçemeyiz.

- Öte yandan, 4-5 Şubat 2025 ve 11 Haziran 2025 tarihlerinde düzenlenen “Anadolu İrfanının Eğitime Katkıları” çalıştayları ile çok önemli bir eşiğin aşıldığını düşünüyorum.

- Akademisyenler, DKAB öğretmenleri, STK’lar, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile Alevi Bektaşi inanç ve kanaat önderlerinin yanında, siyasi parti temsilcileri, 6 bakan yardımcısı, 17 genel müdürün katılımıyla geçmişten geleceğe milli değerlerimizin eğitimde oynayacağı rolün vurgulanarak konuşulması, bu alanda farkındalık yaratmak ve kavramsal-teorik bir yaklaşım geliştirmek açısından MEB bünyesinde devrim niteliğinde bir girişimdi, diyebilirim.

* * *

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakanlık bünyesinde bu çalışmalar sürerken, Alevi-Bektaşi inanç önderleri ile de oldukça yakın mesai yürütüyor.

Muharrem yası etkinliklerinde, Alevi gençlerimizle ortak çalışmalar yürütmek için düzenlenen buluşmalarda, cemevleri ziyaretlerinde tanık olduğumuz çözüm odaklı yaklaşımı ve samimiyeti, kendisinin görev döneminde öğrencilerimizin inanç eğitiminde uygulamalara dönük olarak da başarılı bir yol alacağımıza dair umutlanmamın dayanaklarıdır.

* * *

Ehl-i Beyt’e muhabbetini her fırsatta ifade eden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülük ettiği “toplumsal barış projesi”ne eğitim alanında yüksek katkı veren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e inanç ve kanaat önderlerimizin, cemevleri ve STK yöneticilerimizin de sıcak yaklaşımı ve benimsemesinin karşılıklı diyalog ve oluşan taleplerin hayata geçirilmesinde önemli rol oynadığını görüyorum.

Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızla buluşmada eğitimin, eğitim içerisinde de inanç eğitiminin temel unsur olduğu açıktır.

Eğitim, Bakan Tekin’in de yapıcı iradesi ile, toplumda ayrımcılığın aşılması ve Alevi Bektaşi vatandaşlarımızın Türk milletinin asli yapı taşlarından olarak, inançları ile hukuksal ve beşeri meşruiyet içerisinde yer almasının sağlanarak sosyal fay hatlarının ortadan kaldırılmasında büyük katkı sağlayacaktır.

* * *

21. yüzyılı “Türkiye Yüzyılı” yapacağız. Hem atalarımıza ve hem de çocuklarımıza sözümüzdür bu. Ülkemizin geleceğinde huzurlu ve müreffeh vatandaşlar istiyorsak, eğitimin oynayacağı rolün hayati önemde olduğunu da kabul etmeliyiz.

Sözlerimi yine “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin belirlenen hedefleri ile bitiriyorum:

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin nihai hedefi, yetkin ve erdemli insanlar yetiştirmektir. Yetkinlik ve erdem, birbirini tamamlayan iki önemli değerdir. Yetkinlik, belli bir alanda gerekli olan bilgi ve becerilere sahip olmayı ifade ederken erdem, ruhsal olgunluğu başka bir ifadeyle ahlaken övülen meziyetleri kapsar. Yetkinlik ve erdemin merkezde olduğu öğrenci profilinde öğrencilerin bilgi, beceri, eğilim ve değerleri göz önünde bulundurulmaktadır. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum