İstanbul
23 Ağustos, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ŞÜKÜR: VARLIĞIN İLAHİ NEFESİ

23 Ağustos 2025, Cumartesi 11:05

Şükür, yalnızca “teşekkür” kelimesinin ötesinde, varlığın her zerresine sinmiş ilahi bir hatırlayıştır.

Tasavvufi bakışta şükür, kul ile Hakk arasında sürekli akan bir farkındalık nehridir.

Bir derviş için şükür, verilen nimetin büyüklüğüne değil, verenin kudretine yönelmiş bir kalp halidir.

Mevlânâ, “Şükür, nimeti artırır; ama asıl artış kalpte olur” derken, maddi bolluktan çok gönül zenginliğine işaret eder.

Çünkü şükür, insanı yokluktan varlığa, gafletten uyanışa taşıyan manevi bir köprüdür. Her nefes, her bakış, her adım, aslında fark edersek bir lütuftur.

Ezoterik öğretilerde şükür, evrenin enerji akışını dengeleyen bir titreşim olarak görülür. Bir insan, minnettarlık hissettiğinde yalnızca kendi ruh halini değil, etrafındaki enerji alanını da yükseltir.

Hermetik felsefede bu, “Benzer benzeri çeker” yasasıyla açıklanır: Şükreden, daha çok şükredecek hallerle karşılaşır.

Kur’an’da “Şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım” (İbrahim Suresi, 14/7) buyrularak, şükrün ilahi düzen içinde bir anahtar olduğu bildirilir. Bu artış, kimi zaman malda, kimi zaman huzurda, kimi zaman da Hakk’la kurulan derin bağda ortaya çıkar.

Şükür, sadece var olana değil, bazen de bizden alınana yönelir.

Çünkü hakikat yolcusu bilir ki, kayıp dediğimiz şeyler de aslında bizi daha saf, daha berrak bir varoluşa taşır.

Bu, Yunus Emre’nin “Bana seni gerek seni” sözünde olduğu gibi, nimetin sahibine odaklanmanın en yüksek hâlidir.

Şükür;

• Nimetin farkında olmaktır,

• Nimeti vereni bilmek ve sevmektir,

• Her anı ilahi bir tecelli olarak görmektir.

Gerçek şükür, dille değil, hâl ile yapılır.

Dil “şükür” derken kalp huzursuzsa, bu tam olmaz.

Ama gönül razı, nefis teslim, akıl Hakk’a yönelmişse, işte o zaman şükür, insanı emanet bilincine taşır.

Sonuç olarak, şükür; yaşamın bütün acı-tatlı yönlerini, ilahi senaryonun bir parçası olarak kabul etmektir.

Ve bu kabul, insana hem dünyada huzur hem de hakikatte yakınlık getirir.

Kaynakça:

  1. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî, VI. Defter.

  2. Kur’ân-ı Kerîm, İbrahim Suresi, 14/7.

  3. Yunus Emre Divanı, “Bana Seni Gerek Seni” şiiri.

  4. İbn Atâullah el-İskenderî, Hikem-i Atâiyye.

  5. Hallâc-ı Mansûr, Tavâsîn.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum