İstanbul
12 Ağustos, 2025, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

HAKK’TAN GELDİK, HAKK’A GİDERİZ: ASLIMIZ BİR ÖZDÜR BİZİM, BU ÖZDE YOKLUK OLMAZ!

10 Ağustos 2025, Pazar 11:48

İnsan, varlık denizine düşmüş bir damladır.

Bu damla, kaynağından kopmuş gibi görünse de aslında ondan ayrılmamıştır.

Yeminî’nin “Hakk’tan geldik, Hakk’a gideriz; bu sırra eren can ölmez” sözü, bize hakikatin en derin gerçeğini fısıldar:

Başlangıcımız da sondurumuz da aynı kapıya çıkar.

Varlığın özünde bir tek nefes vardır; o nefes Hakk’tır. Biz, bu nefesin tecellisinden ibaretiz.

Doğum dediğimiz şey, bu nefesin bedende görünür hâle gelmesidir; ölüm dediğimizse, nefesin kaynağına dönmesidir.

Bu sırra eren, ölümün yalnızca bir perde değişimi olduğunu bilir.

Çünkü “aslımız bir özdür bizim, bu özde yokluk olmaz.

Tasavvufta “öz”, nurdan yaratılışın hatırlanmasıdır.

Beden fanidir, ama öz ezelîdir.

O öz, ariflerin “Hakk nuru” dediği hakikatin zerresidir.

Bu yüzden dünya mektebinde öğrendiğimiz her şey, aslında özümüzü cilalamaktan başka bir şey değildir.

Her acı, her sevinç, her kayıp ve buluş, bizi o hakikate biraz daha yaklaştırır. Varlık âleminde en büyük unutuş, özümüzü beden sanmaktır.

İnsan, bir kabın içinde duran suyu kabın kendisi zannederse, kab kırıldığında suyun yok olduğunu düşünebilir. Oysa su, kabın ötesinde de varlığını sürdürür.

Bizim özümüz de böyledir; bedenin toprağa dönmesiyle yok olmaz, aslına kavuşur.

Ezoterik öğretiler, bu dönüşü “yolculuk” olarak anlatır.

Yolculuğun başı Hakk’tan kopuş gibi görünür, ortası arayıştır, sonu ise kavuşma.

Ama aslında hiçbir zaman gerçekten kopmamışızdır; yalnızca unutuşun sisinde yürümüşüzdür.

Yeminî’nin dizelerinde geçen “bu sırra eren can ölmez” sözü, hakikatin anahtarını sunar:

Sır, “ölmeden önce ölmek”tir.

Yani, daha bu bedendeyken benliği bırakmak, özde yokluğun olmadığını idrak etmektir.

O zaman ölüm, korku değil vuslat olur. Hakk’tan geldik, Hakk’a gideriz.

Yolumuzun başı da sonu da aynı ışık.

Arada yaşadığımız her şey, o ışığı hatırlamamız için bir vesile.

Ve o ışık, bizden hiç ayrılmadı…

Kaynakça:

1- Yeminî, Divân-ı Yeminî, İstanbul: Milli Kütüphane Yazmaları

Koleksiyonu.

2- Abdülbâkî Gölpınarlı, Tasavvuf ve Mezhepler Tarihi, İstanbul:

Remzi Kitabevi, 2001.

3- Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî-i Şerif, Haz. Tahirü’l-Mevlevî,

İstanbul: MEB Yayınları.

4- Yunus Emre, Divan ve Risaletü’n-Nushiyye, Haz. Faruk Kadri

Timurtaş, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

5- Hallâc-ı Mansûr, Kitâbü’t-Tavâsîn, Çev. Abdülbâkî Gölpınarlı,

İstanbul: MEB Yayınları, 1997.

6- Schimmel, Annemarie, Tasavvufun Boyutları, İstanbul: Kabalcı

Yayınları, 2004.

7- Nasr, Seyyed Hossein, İslam Kozmoloji Öğretileri, İstanbul: İnsan Yayınları. 2012

Yorumlar

  • yorum avatar
    Halis Darende
    10-08-2025 12:40

    "Niyetimiz Akıbetimiz Olur." İnşallah

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum