YILDIRIM BAYAZİD’İN OĞLU “SELİM ŞAH”A BEDDUASI
13 Ekim 2025, Pazartesi 23:07“Tarihte “Yavuz Sultan Selim Han” adıyla nâm salmış bulunan büyük Türk hükümdarı, 25 Nisan 1512’de tahta çıktığı zaman kırk altı yaşında idi.
Askerlerin daha şehzâdeliğinde O’na yakıştırdığı “Yavuz” kelimesiyle anılmaktan, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” darb-ı meselini hatırlattığı için hoşlanmaz, bunu men ederdi.” (1)
Velî Beyazid, oğlu Selim’e “şah” olması için dua eder.
Ancak, o “yavuz” çıkar. Bunu şu dizelerden daha iyi anlamak mümkündür.
FİRAKNÂME-İ SULTAN BEYAZID
Benim etmegümü tahvif idenler
Beni koyup Selim Han’a gidenler
Hakikat rahına doğrı varanlar
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Kaçan ana riâyet itmedüm ben
Oğul idi nihayet itmedüm ben
Bu beylikden ferâgat itmedüm ben
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Bilürüm neslimi şehzâdelerdür
Velî mânâda hep âzâdelerdür
Cihan halkı bilür beyzâdelerdür
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Selim Şah deyübeni virdüm adı
Şekerden datlu idi dilde dadı
İstanbol tahtı imiş hod muradı
Muradın vermezin oğlum Selim Şah
Hayâsuzluk idüb durdun benümle
Acıtdun cismimi yavlak canımla
Ne râzın var idi Korkut Han’umla
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Çerümle İstanbol’a gideyörürken
Dirüb beylerümü bahşiş virürken
Dahi yumuladın gözüm görürken
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Benüm dahi başumdaydı bu yazu
Ki yarin anda kırıla terazü
O yerde kim alısar Tanrı kazi
Alam dâdumu ben senden Selim Şah
Bana yoldaş olaydı bun deminde
Kişi dâim ola ömri gamında
Hususâ kim bu birlik âleminde
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Zebun ölüm yapışsaydı etüme
Bu kandadur gele karşı yoluma
Düşer miydi ya bu işler Selim’e
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Ben anı halüme haldaş bilürdüm
Bunun gibi dem’e yoldaş bilürdüm
Oğul değül anı kardeş bilürdüm
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Komadı hoş geçeydim pirliğümde
Elümden tahtım ister dirliğümde
Ne hakkı vardır anın beğliğümde
Görün beyler bana nitti Selim Şah
Fenâ hiç kimseye bâki kala mı?
Ya oğul Ata’ya kılıç sala mı?
Ya bu işler ana düşer ola mı?
Görün beyler bana nitti Selim Şah”
“Yavuz Sultan Selim’in (1512-1517) babası II. Beyazıd’i tahttan indirmesi üzerine söylenen “Firaknâme-i Sultan Beyazıd” adlı 12 hanelik şiir, belki de bizim, Anadolu izlerini taşıyan ilk şiirlerimizden biridir.
1512’den sonra söylendiği muhakkak olan bu şiir eksik olabilir; mahlas hanesinin unutulması veya yazıya geçiren meraklısı tarafından alınmaması bizim için büyük bir kayıptır.
Bu şiir Beyazıd’ın ağzından söylenmiş, belki de can korkusuyla imzası bilerek ihmal edilmiştir.” (2)
Peki, yukarıdaki bedduaya göre Yavuz nasıl öldü?
“Bir ayı aşkın bir zamandan beri saray tabiplerinin bütün uğraşmalarına rağmen, başlangıçta basit bir şey zannedilen çıban, bir türlü iyileşmek bilmiyor; Sultan’a verdiği ızdırap, her gün biraz daha artıyordu. Bazı tabipler buna “yanıkara” teşhisini koymuşlarsa da hakikatte o bir “Aslan Pençesi” (şîr pençe) idi.
Nihayet Çorlu yakınındaki “Sırt Köyü”ne gelindiğinde, ağrıları tahammül edilemez bir dereceye vardığından burada bir mola emretti. Bu köy, O’nun vaktiyle babası ile harb etmiş olduğu yerdi. Burayı geçmek istiyor, fakat kendinde kımıldayacak bir takat bulamıyordu. Buraya çivilenip kalmıştı. Hasan Can ve tabipler bir ân bile O’nu yalnız bırakmıyor, ancak büyük hükümdarın ızdıraplarını hafifletecek bir çâre bulmaktan âciz olarak kıvranıp duruyorlardı. Sırt Köyü’nde molaya başladıklarının kırkıncı günüydü ki, Sultan Selim Han, tabipleri çadırından dışarıya çıkarttı.
Yanında kalan Hasan Can’a:
-Hasan Can, bu ilâhî tecellîye ne dersin?” diye sordu.
-Hasan Can:
“Hünkârım” dedi “Bana siz, kendiniz anlatmıştınız…”
-Sultan acele olarak sordu:
-Neydi?”
Hasan Can:
-Babanızın size ettiği bedduâyı!” dedi ve ilave etti:
-O size, kılıcınız keskin, ömrünüz kısa olsun! Şîrpençeler altında kıvranarak ölesiniz!” dememiş miydi?”
Sultan:
“Haa! Evet, iyi hatırladım!..” dedi.
Hasan Can:
“İşte, bu garip bir kader icabıdır ki, o da “Veli Beyazid’in Bedduâsı”dır.” Dedi.
Sultan:
“Garip şey! Aman Allâhım, bu nice haldir!” diye mırıldandı.
Hasan Can: bu söz kendisine söylenmiş gibi cevap verdi:
“Sultanım! Cenab-ı Hakk’a teveccüh edip Allah ile birlikte olacak zamandır.” (3)
*****
1- Kadir Mısıroğlu, “Veli Beyazid’in Bedduası”, Sebil Yayınları:260, İstanbul, 2008, s.60
2- Doç. Dr. Nevzat Gözaydın, “Anonim Halk Şiiri Üzerine”, Türk Dili Aylık Dergisi, Cilt: LVII, Sayı: 445-450, Ankara, Ocak-Haziran 1989, s.112-113; Emine Aşan Yamanlar, “Padişahların Dilinden Osmanlı Tarihi”, Erel Yayıncılık, Ankara, 2003, s.66
3- Kadir Mısıroğlu, “Veli Beyazid’in Bedduası”, Sebil Yayınları:260, İstanbul, 2008, s.178-179-180;
* Şirpençe; Kanser.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum