İstanbul
14 Ekim, 2025, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

YILDIRIM BAYAZİD’İN OĞLU “SELİM ŞAH”A BEDDUASI

13 Ekim 2025, Pazartesi 23:07

“Tarihte “Yavuz Sultan Selim Han” adıyla nâm salmış bulunan büyük Türk hükümdarı, 25 Nisan 1512’de tahta çıktığı zaman kırk altı yaşında idi.

Askerlerin daha şehzâdeliğinde O’na yakıştırdığı “Yavuz” kelimesiyle anılmaktan, “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” darb-ı meselini hatırlattığı için hoşlanmaz, bunu men ederdi.” (1)

Velî Beyazid, oğlu Selim’e “şah” olması için dua eder.

Ancak, o “yavuz” çıkar. Bunu şu dizelerden daha iyi anlamak mümkündür.

FİRAKNÂME-İ SULTAN BEYAZID

Benim etmegümü tahvif idenler

Beni koyup Selim Han’a gidenler

Hakikat rahına doğrı varanlar

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Kaçan ana riâyet itmedüm ben

Oğul idi nihayet itmedüm ben

Bu beylikden ferâgat itmedüm ben

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Bilürüm neslimi şehzâdelerdür

Velî mânâda hep âzâdelerdür

Cihan halkı bilür beyzâdelerdür

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Selim Şah deyübeni virdüm adı

Şekerden datlu idi dilde dadı

İstanbol tahtı imiş hod muradı

Muradın vermezin oğlum Selim Şah

 

Hayâsuzluk idüb durdun benümle

Acıtdun cismimi yavlak canımla

Ne râzın var idi Korkut Han’umla

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Çerümle İstanbol’a gideyörürken

Dirüb beylerümü bahşiş virürken

Dahi yumuladın gözüm görürken

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Benüm dahi başumdaydı bu yazu

Ki yarin anda kırıla terazü

O yerde kim alısar Tanrı kazi

Alam dâdumu ben senden Selim Şah

 

Bana yoldaş olaydı bun deminde

Kişi dâim ola ömri gamında

Hususâ kim bu birlik âleminde

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Zebun ölüm yapışsaydı etüme

Bu kandadur gele karşı yoluma

Düşer miydi ya bu işler Selim’e

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Ben anı halüme haldaş bilürdüm

Bunun gibi dem’e yoldaş bilürdüm

Oğul değül anı kardeş bilürdüm

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Komadı hoş geçeydim pirliğümde

Elümden tahtım ister dirliğümde

Ne hakkı vardır anın beğliğümde

Görün beyler bana nitti Selim Şah

 

Fenâ hiç kimseye bâki kala mı?

Ya oğul Ata’ya kılıç sala mı?

Ya bu işler ana düşer ola mı?

Görün beyler bana nitti Selim Şah”

“Yavuz Sultan Selim’in (1512-1517) babası II. Beyazıd’i tahttan indirmesi üzerine söylenen “Firaknâme-i Sultan Beyazıd” adlı 12 hanelik şiir, belki de bizim, Anadolu izlerini taşıyan ilk şiirlerimizden biridir.

1512’den sonra söylendiği muhakkak olan bu şiir eksik olabilir; mahlas hanesinin unutulması veya yazıya geçiren meraklısı tarafından alınmaması bizim için büyük bir kayıptır.

Bu şiir Beyazıd’ın ağzından söylenmiş, belki de can korkusuyla imzası bilerek ihmal edilmiştir.” (2)

Peki, yukarıdaki bedduaya göre Yavuz nasıl öldü?

“Bir ayı aşkın bir zamandan beri saray tabiplerinin bütün uğraşmalarına rağmen, başlangıçta basit bir şey zannedilen çıban, bir türlü iyileşmek bilmiyor; Sultan’a verdiği ızdırap, her gün biraz daha artıyordu. Bazı tabipler buna “yanıkara” teşhisini koymuşlarsa da hakikatte o bir “Aslan Pençesi” (şîr pençe) idi.

Nihayet Çorlu yakınındaki “Sırt Köyü”ne gelindiğinde, ağrıları tahammül edilemez bir dereceye vardığından burada bir mola emretti. Bu köy, O’nun vaktiyle babası ile harb etmiş olduğu yerdi. Burayı geçmek istiyor, fakat kendinde kımıldayacak bir takat bulamıyordu. Buraya çivilenip kalmıştı. Hasan Can ve tabipler bir ân bile O’nu yalnız bırakmıyor, ancak büyük hükümdarın ızdıraplarını hafifletecek bir çâre bulmaktan âciz olarak kıvranıp duruyorlardı. Sırt Köyü’nde molaya başladıklarının kırkıncı günüydü ki, Sultan Selim Han, tabipleri çadırından dışarıya çıkarttı.

Yanında kalan Hasan Can’a:

-Hasan Can, bu ilâhî tecellîye ne dersin?” diye sordu.

-Hasan Can:

“Hünkârım” dedi “Bana siz, kendiniz anlatmıştınız…”

-Sultan acele olarak sordu:

-Neydi?”

Hasan Can:

-Babanızın size ettiği bedduâyı!” dedi ve ilave etti:

-O size, kılıcınız keskin, ömrünüz kısa olsun! Şîrpençeler altında kıvranarak ölesiniz!” dememiş miydi?”

Sultan:

“Haa! Evet, iyi hatırladım!..” dedi.

Hasan Can:

“İşte, bu garip bir kader icabıdır ki, o da “Veli Beyazid’in Bedduâsı”dır.” Dedi.

Sultan:

“Garip şey! Aman Allâhım, bu nice haldir!” diye mırıldandı.

Hasan Can: bu söz kendisine söylenmiş gibi cevap verdi:

“Sultanım! Cenab-ı Hakk’a teveccüh edip Allah ile birlikte olacak zamandır.” (3)

*****

1- Kadir Mısıroğlu, “Veli Beyazid’in Bedduası”, Sebil Yayınları:260, İstanbul, 2008, s.60

2- Doç. Dr. Nevzat Gözaydın, “Anonim Halk Şiiri Üzerine”, Türk Dili Aylık Dergisi, Cilt: LVII, Sayı: 445-450, Ankara, Ocak-Haziran 1989, s.112-113; Emine Aşan Yamanlar, “Padişahların Dilinden Osmanlı Tarihi”, Erel Yayıncılık, Ankara, 2003, s.66

3- Kadir Mısıroğlu, “Veli Beyazid’in Bedduası”, Sebil Yayınları:260, İstanbul, 2008, s.178-179-180;

* Şirpençe; Kanser.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum