ASİMİLASYONU KİM YAPIYOR?

Faik Bulut diye birisi var, yazar.

“Ali’siz Alevilik” terimini icat eden kişi.

Aleviliği bozmak üzere yeminli çeşitli grupların çok sevdiği bir isim.

Aleviliği İslam’dan, Hz. Muhammed’den, Hz. Ali’den koparmak ve siyasi bazı emellerin aracı haline getirmek isteyenlerin ise, “baş tacı”!

Eğer, bir kişi Alevilere Alevilik hakkında söylev çekecekse ve kendisi de Alevi kökenli değilse, o halde, çok değerli bilgiler veriyor olması gerekir.

Hem de Muharrem ayına bir hafta kala!

* * *

Peki, Faik Bulut’un Alevilere Aleviliği anlatacağı, vazgeçilmez önemdeki fikirleri nelerdir acaba?

Mesela şu fikri mi: “Alevi fikriyatının; tarihte yaşamış, İslam peygamberinin damadı ve İslam devleti uğruna kılıç sallamış Hz. Ali’ye bağlanması, İslamcılığa, bugünkü moda deyimle köktendinciliğe bağlanması anlamını taşır.”

Yani, Faik Bulut diyor ki, eğer siz Alevi olarak kendinizi Hz. Ali’ye bağlı hissediyorsanız, sizin Işid, El Kaide, Taliban’dan hiçbir farkınız yoktur.

Peki, öyle midir?

Ali’yi sevenler Ali’yi sevdikleri için Işidci, El Kaideci mi oldular?

Burada bir ara soru soralım:

Faik Bulut, bu önermeyi Sünni Müslümanlara da yaptı mı?

Yani, “ey Sünniler siz kendinizi İslam peygamberine bağlarsanız, bu köktendinciliğe bağlanmak demektir”, dedi mi?

Hayır, demedi, demez ve diyemez!

Çünkü, onun “görev alanı” Alevilerledir.

Alevilere her türlü iftirayı, yalanı, melaneti söyleyebilir.

Ama, Sünni Müslümanlara tek kelime etmez, edemez!

* * *

Faik Bulut’tan alıntılara devam edelim:

“Hz. Ali, (.) şeriatın kurallarını benimsemişti. O şeriat kuralları, Ali’nin ölümünden hemen sonra Sünnilik olarak ortaya çıkmıştı.”

Yani, Faik Bulut diyor ki, Ali’nin yolu Sünni şeriatçıların yoludur!

Peki, doğru mudur?

Sünni şeriatçıların Ali’nin yolundan gidiyoruz, dediğini duyan oldu mu?

İsrail hapishanesindeki “öğrenim sürecinde” İslam’ı çok iyi inceleyip öğrendiğini tahmin ettiğimiz Faik Bulut, bugün “şeriat” denilen uygulamalar ile Hz. Muhammed dönemindeki uygulamaların aynı olmadığını ve hatta çoğu kez çeliştiğini bilmez mi?

İsrail hapishanesindeki “öğrenim sürecinde” Bulut’un genel olarak şeriat kavramı ile günümüzde “şeriatçılık” kavramının uzaktan yakından ilgisi olmadığını öğrenmemiş olabilir mi?

Peki, Bulut’un Alevilere “şeriat öcüsü”nü göstermekte amacı nedir?

Alevileri Hz. Ali’den korkutmak, uzaklaştırmak, ayırmak mı?

* * *

Yine, Faik Bulut’un kendi yazılarından devam edelim:

“Hz. Ali, kendi ifadesiyle; “Deve yavrusunun anasının peşinden gittiği gibi Resulullah’ın (peygamberin) izinden giderdi” ve İslam şeriatını korumak uğruna onca savaş vermişti.”

Yani Faik Bulut diyor ki, Peygamber’in yolundan giden Ali’den size ne, siz Peygamber’in yolundan gitmeyiniz, gitmemelisiniz.

Peki, bu doğru mu, Aleviler Peygamber’in yolundan gitmez ise, Hacı Bektaş Veli kimin yolundan gitti?

Şah İsmail Hataî kimin yolundan gitti?

Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Hıdır Abdal, Pir Sultan Abdal, Yeminî, Viranî, Âşık Veysel, Âşık Mahzunî, Âşık Daimî, Davut Sularî, Feyzullah Çınar, İbretî, Harabî, Nesimî, Fuzulî vd daha sayısız Alevi önderi, halk âşığı kimin yolundan gitti?

Aşık Mahzunî, Seyranî, Ruhsatî, Karacaoğlan, Köroğlu…

Buraya yazmakla bitiremeyeceğimiz aşıklar, ozanlar, yol erenleri, aydınlar kimin yolundan gittiler?

* * *

Aslında, Faik Bulut, amacını açık açık, yanlış anlamaya meydan vermeyecek şekilde ifade etmişti:

“Ali’siz Alevilik” çalışmasına başlamamızı zorunlu kılan şey; Hz. Ali ve Alevi fikriyatı arasında (.) bir bağın olmadığını göstermektir.”

Daha ne desin?

Yani, benim amacım, “Ali’siz Alevilik” fitnesi ile sizi Hz. Ali’den ayırmaktır, diyor!

Yani, Faik Bulut diyor ki, sizinle Hz. Ali arasına nifak sokacağım, sizi Hz. Ali yolundan ayıracağım!

Faik Bulut’un bundan daha açık, daha net, daha anlaşılır olarak ne söylemesi gerekiyor ki, Alevi olduklarını iddia eden kimi ahmaklar uyansın?

Belediyenin parasıyla “faaliyet” yürüten sahte Kalender radyosu da Faik Bulut’la aynı kanaatte olmalı ki, kendisini konuşmacı olarak çağırmış.

Hz. Ali olmadan nasıl “Alevi” olunacağını artık Faik Bulut’tan öğrenecekler, herhalde!

Hem de, Muharrem ayına, Kerbela yasına girerken!

Tam zamanı!

* * *

Hacıbektaş ilçesinde, Hacıbektaş belediyesinin desteği ile Aleviliği bozmak üzere çalıştığını kendi beyanıyla ifade etmiş bir kişiye konferans verdiriliyor.

Ve yine Aleviliğin isminin dahi kendisinden alınan Hz. Ali’ye düşmanlığını sayısız kez ifade etmiş bir kişinin hem de Alevilerin en kutsal mekanında konuşması “normal” karşılanıyor!

Yine aynı Hacıbektaş ilçesinde bir çocuğu kurt işareti yaptı diye linç edenler, gazetelere demeçler verenler, TV programları yapanlar nerede?

Neden o sahte hassasiyetlerini Hz. Ali söz konusu olunca göstermiyorlar?

Tam Aziz Nesin’lik durum:

“İnsanoğlu naziktir, ağır sözü kaldırmaz.

Eşek dersin kızarda, sırtına bin aldırmaz.”

* * *

Peki, Aleviliği dejenere etmek, bozmak üzere yapılan çalışmaların başlatıcılarından, “Ali’siz Alevilik” kavramının dahi isim babası bir kişiyi konuşturmak asimilasyon değilse, asimilasyon nedir?

Asimilasyon, sizin istediğiniz kişi veya kuruma hakaret amaçlı kullanabileceğiniz bir kelimeden ibaret midir?

Yüzlerce yıllık tarihinde bağlılıklarını milyarlarca kez ifade etmiş Alevilerin Ali’si üzerinden operasyon yapanları Hacıbektaş’ta konuşturmak, “fikirözgürlüğü” alanına mı giriyor, açıklayın da herkes sizin ne mal olduğunuzu görsün!

* * *

Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Kaim’e artık bir soru yöneltmeye gerek duymuyorum.

Çünkü, Hacıbektaş belediyesi koltuğuna oturmuş gelmiş geçmiş tüm başkanlar içerisinde en büyük zararı veren ve daha da verecek kişi olduğunu kendi icraatları ile kanıtladı, Ali Kaim.

Tek başına, Süleymancılara sponsor olup, sonra da “haberim yok”, demesi; aylarca afişlerinde Hacıbektaş belediyesi logosunu kullanan Süleymancıların da her şey olup bittikten sonra, ilçede tartışma başlayınca Başkan Kaim’in imdadına yetişip, “ya biz kazayla! logoyu kullanmışız” demesi bile çok şey anlatıyor. Tabii ki, anlayana!

* * *

Peki, ilçede yaşayan Hacı Bektaş Veli’nin evlatları ne yapıyor?

Hacı Bektaş Veli’nin postunda oturan Veliyettin Hürrem Ulusoy ne yapıyor?

Her işlerine gelmeyen durumda “asimilasyon” diye çığırtkanlık yapan inkarcı cephe ne yapıyor?

Ben size söyleyeyim:

Hepsi, 4 maymunu oynuyor.

Biri susuyor, diğeri duymuyor, öbürü görmüyor, sonuncusu da kıçını kaşıyor!

* * *

Alevi Bektaşilerin başına çöreklenmiş inançsız, rantiyeci ve fitneci güruhun asimilasyonun asıl sorumlusu olduğunu anlamamız gerekiyor.

Asimilasyon 21. Yüzyılda dışardan dayatma ile gerçekleşmesi mümkün değildir. Ama, “bizden görünerek”, bizi içimizden yıkmaya görevlendirilmiş bir ekibe verilir bu görev!

Asimilasyon, sizin içinizden, size karşı sahte muhalefet, sahte tartışma noktaları yaratılarak yapılır!

Faik Bulut’u konuşmacı olarak ilçemize getirilmesi bundandır!

Neye inandığını kendisi bile bilmeyen bir adamı da moderatör yapmaları bundandır.

Not: Faik Bulut sürekli “Alevi fikriyatı” kavramını kullanarak, yolumuzun bir inanç yolu olduğunu da unutturmaya çalışıyor. Aleviliğin bir “fikir kulübü” gibi algılanmasına yol açmak istiyor. Ayrıca değinmeye değer görmedim, ama bilinsin.

Hani, Alevilere sadece bir hizmet kurumu olarak kurulmuş ve başvuru üzerine Alevilerin ibadet ihtiyaçlarının karşılandığı bir devlet kurumu olan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında faaliyet yürütmesini “bizi kültür olarak görüyorlar” diye karşılayanlar var ya, buyrun size asimilasyon!

Hadi, tepki verin bakalım. Faik Bulut’a karşı da demeç verin, TV programı yapın:

Alevilik fikir midir, inanç mıdır?