İstanbul
05 Eylül, 2025, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLER NE İSTİYOR?

05 Eylül 2025, Cuma 13:31

Sayın Cumhurbaşkanı yardımcım;

Sayın Bakanım;

Sayın Başkanım;

Çok kıymetli Hazirun;

Değerli Canlar…

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Alevi Bektaşiler olarak devletle bütünleşmemiz sürecinde yapılması gerekenlere dair öneri ve taleplerimizi arz etmeden önce iki noktaya dikkati çekmek istiyorum.

***

Geçtiğimiz günlerde, medyaya “Devletin Alevi Raporu” olarak bir metin servis edildi ve kamuoyunda tartışma yarattı.

Terör örgütü PKK’nın ifadesi ile “Anayasal eşit yurttaşlık” ve Tekke ve Zaviyelerin Kaldırılmasına Dair 677. maddenin değiştirilmesi gibi Anayasamızı ve milli birliğimizi tahrip edecek önerilerin yer aldığı bu raporun bir zaafı da devletimizin bugüne kadar Alevi Bektaşi toplumuna götürdüğü hizmetlerden habersiz oluşuydu.

Bu rapor son derece amatörcei alelacele ve sığ hazırlanmıştı.

Örneğin; Milli Eğitim, İçişleri gibi bakanlıklarımızda Diyanet İşler Başkanlığımızda hizmet içi eğitimlerde Alevilik işlendiği halde, bu metinde bunların yapılması isteniyor.

Örneğin; Bir önceki Başkan Alirıza Özdemir’in görev döneminde, Devletimiz cemevlerinin tüm elektrik giderlerinin ödeneceği yönetmelik çıkarıldığı halde, bu metin sadece cem yapılan alanların aydınlatma giderlerinin karşılandığını sanıyor, yine aynı dönemde Alevilik Bektaşilik ihtisas kütüphanesi kurulduğu halde, bu metin ihtisas kütüphanesi talep ediyor.

Başkan Özdemir zamanında hayata geçirilen benzer daha pek çok talep var, ama bunları tek tek sayıp kıymetli zamanınızı israf etmek istemiyorum.

Devletin kendi yaptıklarına dahi “kör” bakan bu metnin “Devletin Alevi raporu” olarak takdim edilmesinin özellikle de Aleviler arasında sıkıntı yarattığını ve tepkiye neden olduğunu arz etmek isterim.

Sizlerden beklentimiz, bu türden medya reklamlarından Alevi Bektaşi toplumunu koruyacak aydınlatıcı açıklamalar yapılmasıdır.

Kişiler rapor hazırlar, konu tartışılır, ama iş devlete mal edilince devletin bu yanlışı düzeltmesini bekleriz.

İkinci konu ise; Tunceli’nin Ovacık ilçesinde bulunan Munzur Gözelerinde mescit yapıldığı yalanı ile tetiklenme girişimi başlatılan mezhep kavgası tehlikesidir.

Yöreden aldığımız bilgilere göre, doğrudan terör örgütü PKK iltisaklı ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’ndan bazı kimselerin kışkırttığı bu olay mescit tartışması ile sınırlı kalmamış, hemen ardından Tunceli Cemevi’mizin başkanı Sarısaltık Ocağı dedemiz Ali Ekber Yurt’un Kuran okuduğu bir video üzerinden sosyal medyada kendisine karşı linç kampanyası başlatılmıştır.

Bu linç kampanyasını kışkırtanlar da terör örgütü iltisaklı kişilerdir.

Buradan önemle uyarmak istiyorum: Bu kışkırtmayı yapanların asıl hedefi Sünni canlarımızı öfkelendirmektir. Terör belasından kurtulmak için hamleler yapan devletimizi yeni bir çatışma ortamı ile teslim almak isteyen odakların kimliği hepimiz için aşinadır.

Bu noktada, Sayın Cumhurbaşkanı yardımcımız Cevdet Yılmaz beyefendiden istihamımız, Alevi Sünni canlarımızın kardeşliği ve beraberliği temasının hem devlet yetkilileri ve hem de Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle işlenmesidir.

Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı ülkemizin kader günlerinde bu konuda adım atması son derece önemlidir.

Buradan itibaren Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza talep ve önerilerimizi arz etmek isterim:

NE İSTİYORUZ?

1- Alevi Bektaşilerin neredeyse tamamı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı çatısı altında faaliyet göstermesinden memnun değildir.

2022’de kuruluş kararnamesinin yayınlanmasının hemen ardından çeşitli medya organlarında verdiğim demeçlerde ifade ettiğim, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması önerisinin bugün Alevi Bektaşilerin kahir ekseriyeti tarafından benimsendiğini ve bir talep olarak ifade edildiğini belirtmek isterim.

2- Öte yandan, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın isminin değiştirilmesi yönünde de pek çok öneri gelmektedir. En kritik ve hukuksal açıdan sorun yaratacak öneri ise, kurumu “inanç başkanlığı” olarak dönüştürmek önerisidir.

Anayasamız din hizmetlerinin devlet eliyle görülmesini ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kanunu da, ülkemizde tüm Müslümanlara dini hizmetlerin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilmesini emreder.

Dolayısıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı yerine geçecek veya onun görevlerini kısmen dahi üstlenecek ayrı bir kurum kurmak kanunen mümkün değildir.

Bu nedenle, bu kurumun adının “inanç başkanlığı” olarak dönüştürülmesi de mümkün değildir.

Ancak, kurumun ismindeki “kültür” ibaresinin kaldırılarak “Alevi-Bektaşi Cemevi Başkanlığı” şeklinde değiştirilmesi teklifimi görüş ve değerlendirmenize sunmak isterim.

3- Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kuruluş kararnamesinde yer alan, cemevleri personeli görevlendirilmesi geçen 3 yıla rağmen uygulamaya konulamamıştır.

Hem cemevleri personelinde yaratılan beklenti ve hem de Alevi Bektaşi toplumun gelişmeleri dikkatle ve kaygıyla izlemesi nedeniyle, bu konuda en kısa zamanda adım atılmasını bekliyoruz.

Yetkililerin bu konuda hiçbir açıklama yapmamaları durumu daha da karmaşık bir hale getirmektedir.

Sorun nedir, bilmiyoruz. Tıkanma nerede, onu da bilmiyoruz.

4- Aynı şekilde, yine kuruluş kararnamesinde yer aldığı halde, yine 3 yıldır hayata geçirilemeyen Danışma Kurulu konusu var.

Kararname’ye göre, Alevi Bektaşi inanç önderlerinin ağırlıklı olarak temsil edileceği bir Danışma Kurulu ile, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı çalışmalarını toplumsal rızalık ve meşruiyet içerisinde yürütecekti.

Ancak, Danışma Kurulu’nun neden oluşturulamadığı konusunda kimseden tatmin edici bir cevap alamıyoruz.

Bu gibi aksaklıkların Alevi Bektaşi topluma yansıması olumsuz anlamda yük olmaktadır.

Bu konularda süratle adımlar atılmasını bekliyoruz

5- Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kuruluş ilanında da söylemiştim; Bu kurum Aleviler açısından devlet-millet bütünleşmesi ve Alevilerin meşruiyeti açısından bir devrim niteliğindedir.

Ancak, eksikleri de vardır.

Örneğin; Türkiye dışında yaşayan Alevi Bektaşilerle ilişkiler konusu kuruluş yasasında yoktur.

Irak, Balkanlar ve Avrupa’da yaşayan Alevi Bektaşilere dönük, bir önceki dönemde benim de katkılarımla buluşma toplantıları yaptık ama, oralara hizmet götürme konusunda yasal engel ve mevzuat eksikliği nedeniyle çalışma yapamadık.

Halbuki, özellikle de bu üç bölgede ülkemizin Alevi Bektaşilerle kucaklaşması hayati derecede önemlidir.

6- Bu çerçevede, özellikle Türkiye’de yaşayan Alevi Bektaşileri de hedef alması hasebiyle, hem Arnavutluk’ta kurulması planlanan Bektaşi devleti ve hem de Yunanistan’ın Lozan Antlaşmasını bypass ederek, kendisine bağlı Alevi Bektaşiler yaratması girişimine dikkatinizi çekmek istiyorum.

Her iki girişim de ülkemizin uluslararası halkarını ve antlaşmalarını delmekte ve milli güvenlik riski yaratmaktadır. Bu alanlarda vakit geçirmeden müdahil olma zorunluluğu vardır.

7- Alevi Bektaşi toplumunu ilgilendiren en önemli konulardan birisi de çocuklarımızın inanç eğitimidir.

Ülkesine milletine bağlı, kitabına, peygamberine bağlı Hakk Muhammed Ali yolunu idrak etmiş imanlı, itikatlı çocuklarımızın ülkemizin geleceğinde de büyük roller üstleneceğine inanıyoruz.

Biliyoruz ki, Anayasa ve yasalarımız din eğitiminin devlet eliyle verilmesini emrediyor. O halde, çocuklarımıza Alevi İslam inanç eğitimi de seçmeli ders olarak ilk ve orta öğretimde müfredata girmelidir.

Bunun yanında, milli birlik ve din kardeşliğini güçlendirmek hedefiyle, Din Kültür ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarının da Alevi Bektaşi İslam içeriği yönünden güçlendirilmesi gerekmektedir.

8- Yine aynı şekilde, eğitim, felsefe, müzik, ilahiyat, edebiyat vb alanlarda eğitim veren tüm fakültelerimizde Alevi Bektaşi İslam inancı zorunlu derslerin parçası olmalıdır ki, ülkemizin kaderini şekillendirecek aydınlarımız ülke gerçeklerine hâkim olarak kendilerinden beklenen katkıyı versinler.

Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’mızı ve YÖK’ü sorumluluk almaya çağırıyorum.

9- Alevi Bektaşi toplumun yüksek beklentilerinden birisi de TRT’de Alevi Bektaşi İslam tarihi, kültürü, edebiyatı, müziği, inancı gibi konulara yer veren tematik bir kanal açılmasıdır.

Ülkemizde çok doğru olarak Kürtçe, Arapça, Yunanca, Ermenice yayın yapan kanallarımız varken, Alevi Bektaşiliği işleyen bir kanal olmaması büyük bir eksikliktir. Bu eksikliğin en kısa sürede giderilmesini bekliyoruz.

10- Ülkemizin milli birliğinin ve beraberliğinin teminatı mezhep kavgası yaratacak potansiyel çatışma noktalarının bertaraf edilmesi ve tüm farklılıkları ile İslam kardeşliğinin ve vahdetinin gerçekleşmesidir.

Kanunla da din hizmetlerini yürütmek üzere görevlendirilmiş olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevi Bektaşi vatandaşlarımızla kucaklaşma noktasında daha fazla ve daha nitelikli sorumluluk olması ihtiyaçtır.

2019 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı hutbelerinde Muharrem faciasına değinilmesine, son birkaç yıldır il müftülüklerinde Alevilik Bektaşilik üzerine hizmet içi eğitim verilmesi elbette önemli kazanımlardır.

Ancak, kanunla görevli olduğu halde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bugüne kadar örneğin Alevilikle ilgili bir kurum, daire, şube kurmamış olması büyük bir eksikliktir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Sünni ve Alevi İslam kardeşliği konusunda etkin faaliyet yürütmesi ülkemizin mezhep kavgaları tehlikesinden uzaklaşmasında tayin edici önemdedir.

Bu konuda özellikle de Sayın Cumhurbaşkanımızın müdahil olmasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum.

11- Tunceli Ovacık ilçemizde de ilk provasını gördüğümüz gibi, emperyal güçlerin Alevi-Sünni çatışması yaratma hedefi olduğu anlaşılıyor. O nedenle, en kritik beklentimizin taleplerimizin ivedilikle ele alınıp kısa sürede sonuçlandırılması olduğunu ifade etmek isterim.

Geç gelen adalet adalet değildir, öz deyişi gibi, Alevi Bektaşi vatandaşlarımızla kucaklaşmayı ertelemeden, en kısa zamanda hayata geçirmeliyiz.

12- Son günlerde Alevi Bektaşi toplumunu huzursuz eden bir gelişmeyi de size aktarmak zorundayım. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na DEM Parti'den “Alevi Dedesi” sıfatı ile İstanbul Milletvekili Celal Fırat alındı.

Hemen ardından CHP'nin de müdahil olmasıyla Aleviler ve Alevilik komisyonunun gündem maddelerinden birisi haline getirildi.

Halbuki, Aleviler verdikleri binlerce şehit ile, terör örgütünün hedefi olmuştur ve şayet o komisyona katılırlar ise, sadece terör örgütünün mağduru sıfatı ile katılırlar.

Alevileri terör örgütü ile bir şekilde iltisaklı izlenimi yaratan bu durumu şiddetle protesto ediyoruz.

Alevilerin meseleleri devletimizin yetkili kurumlarında görüşülür. Ancak, bu hiç bir şekilde Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu değildir ve olamaz.

Bu hassasiyetimizin başta Komisyon Başkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş olmak üzere, tüm komisyon taraflarınca ve yetkililerce dikkate alınmasını umuyorum.

Not: Bu metin 28 Ağustos 2025 tarihinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tarafından düzenlenen istişare toplantısında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’a sunulmak üzere kaleme alınmıştı.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum