Kitap
İstanbul
30 Nisan, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLER VEYA ŞAM’DA SON TANGO

11 Mart 2025, Salı 15:29

10 Mart 2024 günü akşam saatlerinde Şam’dan bir bildiri ve 3 fotoğraf servis edildi.

Şam’daki yeni yönetimin Cumhurbaşkanı Ahmet el Şara ve Suriye’nin kuzeyinde çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı bölgenin temsilcisi sıfatıyla da, Öcalan’ın “manevi oğlum” dediği Mazlum Abdi (Ferhat Abdi Şahin) bir anlaşma metnini imzalıyorlardı.

Suriye kaynaklarında yer alan bazı bilgilere göre, aslında bu anlaşma 20 Şubat 2025 tarihinde hazırdı.

Ancak, imzalanmamış, bekletilmişti! Neden bekletildiğini sonra sorgulayacağız. Ancak, önce metine bir göz atalım:

Suriye Cumhurbaşkanlığı resmi hesabından paylaşılan Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve SDG Lideri Mazlum Abdi arasındaki anlaşmanın Türkçe metni şöyle:

Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara ile Sayın Mazlum Abdi arasında 10 Mart 2025 Pazartesi günü yapılan görüşme sonucunda aşağıdaki hususlarda mutabakata varılmıştır:

1- Tüm Suriyelilerin dini ve etnik kökenlerine bakılmaksızın, yetkilerine dayanarak siyasi süreçte ve tüm devlet kurumlarında temsil ve katılım haklarının garanti altına alınması.

2- Kürt toplumu Suriye devletinin yerli bir toplumudur ve Suriye devleti onun vatandaşlık hakkını ve tüm anayasal haklarını garanti altına almaktadır.

3- Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanması.

4- Suriye’nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır kapıları, havaalanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimine entegre edilmesi.

5 – Yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin kendi yerleşim yerlerine ve köylerine dönmelerinin sağlanması ve Suriye devleti tarafından korunmalarının sağlanması.

6- Suriye Devleti’nin Esad kalıntılarına ve güvenliğine ve birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesini desteklemek.

7- Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında ayrışma, nefret söylemi ve nifak yayma çağrılarını reddetmek.

8- Yönetim kurulları, en geç cari yıl sonuna kadar anlaşmanın hayata geçirilmesi için çalışacak ve çaba gösterecektir.

SDG ALEVİLERİ SATTI MI?

Anlaşmanın medyada paylaşılması ile, özellikle PKK’ya destek veren hesaplar ve kişiler eleştiri yağmuruna tutuldu.

Birinci soru şuydu; bu anlaşma eğer daha 20 Şubat’ta hazır idiyse, o halde PKK anlaşmanın açıklanmasının ertelenmesini sahilde yapılacak operasyon nedeniyle mi talep etmişti?

Gerçekten de, 20 Şubat’ta yapılan görüşmede her iki taraf da olumlu açıklamalar yapsa da, şaşırtıcı bir şekilde anlaşma imzalanmamıştı.

Bu şüpheyi destekleyen bilgi ise, anlaşmanın 6. maddesi.

Çünkü, orada aynen şu ifade var: “Suriye Devleti’nin Esad kalıntılarına ve güvenliğine ve birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesini desteklemek.

Bu noktada, hemen aklımıza gelen ilk soru, günlerdir “Esad kalıntıları” ifadesiyle aslında tüm Alevilerin kastedildiğini, bunun mezhep düşmanı bir ifade olduğunu öne sürerek, bu ifadeyi kullananlara galiz küfürler ve hakaretler yağdıran PKK işbirlikçisi hesaplar şimdi, anlaşmada yer alan bu ifadeyi nasıl açıklayacaklar?

Ya da, “Esad kalıntıları” tanımını sadece sosyal medyada Alevileri kışkırtmak, yönlendirmek için mi farklı yorumladılar?

Bu durumda, Alevileri kışkırtma girişiminin nedenini veya nedenlerini sorgulamak gerekir.

Teknik olarak sorulması gereken soru ise; SDG’nin “Esad kalıntıları” ile mücadeleyi desteklemek için verdiği sözün anlamıdır:

Suriye ordusuna katılacak SDG askeri personeli artık sahildeki Alevi köylerinde yapılacak operasyonlara katılacak ve silahlı çatışmalarda Alevi kökenlileri de öldürecektir!

Her ne şekilde yorum yapılırsa yapılsın; gelinen noktada bir kez daha ortaya çıkan gerçek şudur ki, PKK ve SDG’nin Alevileri savunmak gibi bir amacı ve siyaseti yoktur.

Olmamıştır ve olmayacaktır.

ALEVİLERİN İÇİNDEKİ KINALI KEKLİKLER

Yıllardır, Alevilerin kendi sorunlarını ancak kendileri ve kendilerine has yöntemlerle çözebileceklerini ve çözmeleri gerektiğini söylüyorum.

En önemli nokta şudur; Alevilik bir inançtır.

Dolayısıyla, Aleviler tüm sorunlarının ifade edilmesinde ve çözülmesinde ülkemiz hukukunun temelini oluşturan ilkelerden olan “laiklik” ilkesi çerçevesinde davranmak zorundadır.

Tek başına bu ilke bile, Alevilerin sorunlarını siyasete payanda yapan yapılardan uzak durmalarını şart koşar.

Ayrıca, Alevi Bektaşilerin taleplerinin belirli bir siyasi örgütün programına dahil edilmesi, beraberinde siyasi kamplaşmaya inanç unsurunu da dahil edeceği için sonu tahmin edilemeyecek tehlikeli sonuçlara yol açabilir.

Nitekim, bu kamplaşmanın bir örneğine CHP eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun CB adaylığı sürecinde ibretle tanıklık ettik.

Dolayısıyla, Alevi Bektaşilerin sosyal ve inançsal taleplerinin yerine getirilmesi ve iyileştirilmesi sürecini kendine has yöntemler bularak çözmeleri gerekirken, terör örgütü PKK ile birlikte anılan HDP, DEM gibi siyasi partilerle “ortak mücadele” anlaşmaları imzalayanların Alevilerin içindeki “kınalı keklikler” olduğu SDG/Şam anlaşması ile net olarak ortaya çıktı.

Hemen söyleyeyim: Alevi Bektaşileri bu oluşuma siyaset masasında meze yapanların nedamet getireceğini sanmıyorum.

Kemal Bülbül, Ali Kenanoğlu, Turgut Öker, Hüseyin Mat, Celal Fırat ve benzeri kınalı keklikler kendilerine olağan siyasi koşullarda bulamayacakları pozisyonları Alevi Bektaşi toplumunun istismar edilmesine çanak tutarak elde ettiler.

Dolayısıyla, onlardan özür beklemek hayalcilik olur.

Günün sonunda, PKK varlık nedeni olan siyasi taleplerinin karşılandığını düşündüğü için, hem Türkiye’de ve hem de Suriye’de resmi yetkililerle anlaşmaya vardı.

Türkiye Alevileri PKK’nın siyasi amaçlarına ulaşması için kullanılmış oldu.

Suriye Alevileri ise, anlaşmanın bedelini kanıyla ödeyen taraf oldu.

İşin üzücü tarafı, daha düne kadar “Esad kalıntıları” sözünün Suriye’de Arap Alevileri kastettiğini ve mezhep düşmanı bir ifade olduğunu iddia ederek sosyal medyada kışkırtma yapanların neredeyse hepsinin bir gün sonra, SDG/Şam anlaşmasında bu ifadenin yer almasından sonra, görüşlerini değiştirmiş olmasının dahi, bizim Alevilerin aklının başına gelmesine yardımcı olmadığını görmektir.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Başından beri söylediğim gibi, Suriye’de tek Alevi (yani Hz. Ali taraftarı) topluluk Arap Alevileri değildir.

Suriye’de bizim gibi ocak Alevileri vardır. Zeynel Abidin ve Sinemilli ocaklarının talipleri çoğunluktadır.

Suriye’de ayrıca Alevi İsmaililer vardır. İmam Cafer Sadık’ın kendisinden önce Hakk’a yürüyen büyük oğlu İsmail’i 7. İmam olarak kabul eden, Fatımî devletinden kalan bakiye bir topluluk olarak Suriye’de yaşamaktadırlar.

Öte yandan, Suriye’de Şiiler de yaşamaktadır.

Çıkış noktasına bakarak Dürzilerin de bir Alevi topluluk olduğu öne sürülebilir.

Peki, Suriye’de bu kadar farklı Alevi topluluklar yaşarken, neden Arap Alevileri hedef oldular?

Ne yazık ki, kimse bunu sormadı.

Alevilerin yapması gereken, yaşanan acılara ağlamak görevi ile sınırlandırıldı.

Çünkü, senaryoyu yazanlar öyle istiyordu!

Çünkü, tüm acıların gölgesinde Suriye’nin geleceği üzerine pazarlıklar yürütülüyordu!

Öyle başarılı oldular ki, içimizden aklı öne çıkaralım, muhasebe yapalım diyenler, “acıyı inkar edenler” olarak tekfir edildi!

Artık şunu söylemek faydalı olur mu, bilemiyorum:

Alevi kardeşim ne yaşadıysan ve yaşıyorsan, hepsi senin eserindir.

Allah sana akletmeyi emrettiği halde, sen ağlamakla gününü geçiriyorsun.

Hacı Bektaş Veli’ye bağlıyım diyorsun ama, Hünkâr “ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır”, dediği halde, hiçbir zaman ilim yoluna baş vurmuyorsun.

Seni PKK’nın siyasi pazarlıklarının piyonu ve kurbanı yaptılar.

Hâlâ aklın başına gelmiş değil.

Bundan sonra ne mi olacak?

Sen kendin olmayı başaramadığın sürece;

başkalarının masasında meze olmak yerine,

inancınla kendi kimliğini sahiplenmeyi seçmediğin sürece

hep kazık yiyeceksin, hep ağlayan taraf olacaksın.

Bunu tahmin etmek için, âllâme olmaya gerek yok!

Vesselâm!

Yorumlar

  • yorum avatar
    Metin
    13-03-2025 16:09

    ALEVİ TOPLUMUN YENİDEN HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİSİNİ BEKLİYORSuriye'deki Alevi katliamı için dünyanın her tarafında yapılan Alevilerin protestoları gösteriyor ki alevi toplumunun örgütlenmesi yetersiz olmasına rağmen alevilerdeki o haksızlığa karşı dik duruş ve kardeşlik sevgisi her zaman diri ve canlı. Bu dik duruşun bu gunde insanlığa faydalı olması içinde Hünkar Hacı Bektaş Veli nin organizasyon anlayışı bu gunki Alevi irgutlenmesinde rehber edinilmelidir. İşte o zaman hiç bir alevi ve insanlık incinmez.Suriye'de Alevi katliami olduğu söyleniyor medya gizlesede Amerika ve Rusya'nın Birleşmiş milletleri acilen toplantıya çağırması alevi katliamini doğruluyor. Vahsetinin vehametini ortaya koyuyor.Nasıl bir Vahşetki Canı katilleri durdurmak için Dünya harekete geçiyor Caniler silahlı organizeli ve destekli. Aleviler örgütsüz desteksiz. Bu durum Canilere sınırsız vahşice katliam hareketi sağladı. İşte bu yüzdendir ki binlerce alevi katledildi. Aleviler kimseye düşman degildi ki örgütlensinler. Aleviler kimin inanci mezhebi ırkı etnisesi ne olursa olsun herkesin özgürce yaşayabileceği bir ortama sahip olmasını isterler bu ortamların yaratılması için örgütlenmislerdi. Alevilerde Hüseyni tavır her zaman diridir çıkar menfaat için zalime biat etmediler bu günde etmiyorlar. Bu gün Suriye'de Dünya zalimlerinin kucağına oturanlar ve tetikçilik yapanlar gibi Alevilerde oturmasını bilmezlermiydi Aleviler Suriye'de ve dünyanın her yerinde kendi cikarlari için dünyayı kaosa sürükleyenlerde hep uzak durup kendi iclerinde yaşadılar. Ama katiller için sebep olması gerekmiyor sadece farklı inanç olması yetiyordu. Alevilerde inançlarından dolayı katillerin hedefi oldu.Aleviler her zaman Kerbelada Hüseyin olmada onur duymuşlar yinede duyuyorlar .Bu örgütlenme anlayışı tarihin her devrinde ve dünyanın her yerinde de böyle olmuştur Aleviler sadece kendileri için örgütlenmemiştir. Tarihte Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin öncülüğünde örgütlenen yeniçeri ocakları ahi Evran ocakları Baciyan Rumi ocakları dergahlar herkes için Bütün insanlık için örgütlenmenin birer kanıtıdır. Alevilerin herkes için örgütleme anlayışı o tarihlerde yeniçeri öncülüğünde dünya insanlığını aydınlanma kapılarına taşımıştır dünya insanlığını dini savaşlardan mezhepsel savaşlardan kurtarmıştır. İnanç ve din barışını saglamistir.19, 20 yüzyılda ve bugün Alevi toplumu enternasyonalizmi amaçlayan örgütlenmeler içerisinde yer almış ve destek vermiştir. Dünya emekcilerinin ezilmesinin önüne geçilmesi de tarihsel katkılar koymuştur. Kısacası Aleviler tarihi hiçbir devrinde ve bugün de sadece kendileri için örgütlenmeyi ön plana çıkarmamışlar. Alevilerin örgütlenme anlayışı bugün Suriye'de ve dünyanın her tarafındaki Aleviler kendileri için tavır belirleyici örgütlenmeyi yaratamalarinda eksik kalmış oldukları icin.Suriye'de olduğu gibi sosyal siyasal depremlerde en fazla yıkıma uğramaktan kendilerini kurtarmıyorlar.Aleviler Tarihi süreçlerini yeniden kapsamlı bir şekilde gözden geçirerek çağın özelliğine uygun örgütlerini oluşturma gayreti içerisinde olmalılar. Bu çalışma dünyadaki bütün Alevileri kapsayacak şekilde olmalıdır. Bunun için ilk adım olarak dünya alevi konferansı toplama çalışmaları olmalıdır. Aleviler Hünkar Hacı Bektaş Veli döneminde ki anlayış ve modeli Yeniden rehber edinerek tavır irade belirleyici yapılanma çalışmalari ön plana almalılar. Aleviler çağa uygun orgutlenmelerini yarattıkları zaman hem kendilerini sosyal siyaset siyasal depremlerden koruyabilirler hem de Dünyanin mazlum insanlığına faydalı olabilirler.Aleviler yeni örgütlemelerinde Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin örgütlenme tarzını ii rehber edinip , ihtiyaçlarına uygun yapılanmalarının sağlamalıdırlar.Bugün Suriye'deki Alevi katliamı da dikkate alınarak Alevilerin Ne kadar dernekleri vakıfları varsa hepsi bir araya gelerek ilk elde yapması gereken gençlerini ya da bütün insanlığı bir gören insanlık ayrımı yapmayan gençlerin korumak ve eğitimine destek vermek için yurt yapımına ve imarethaneler açma yapimlarini gündemlerlerine almalidirlar.Suriye'deki Alevilere Sahip çıkmak sadece katliamı protesto etmekle yetinilmemeli. Somut adımlar atılmalı Suriye'deki Alevilerin korunması için Dünya Askeri Barış gücünun Suriye'deki Alevi bölgesine gönderilmesinin kampanyası başlatılmalı Bu kampanya için Dünyanın bütün insan hakları savunucularının desteği sağlanmalı. Dünya Askeri baris gücünün Suriye'deki Alevi bölgesine gönderilmesi mutlaka sağlanmalı. Dünya Askeri Barış gücünun gönderilmesinin yanısıra Suriye'deki Alevilere sosyal ekonomik saglik piskolojik destek sağlayacak gönüllü gruplar dünyanın her yerinde oluşturup Suriye'deki Alevi bölgesine gönderilmesi hayata geçirilmelidir. Suriyedeki bütün aleviler aynı bölgeye toplanmasının girişimleri hayata geçirilmelidir.Suriye'deki Alevi katliamını önlemek için Alevilerin bu girişimi sonucu alınacak önlemler belki Ortadoğu'daki bütün katliamlarin önlemede başarı saglayacaktir Dünya Askeri Barış gücünun Suriye'ye gönderilmesinin hayata geçirilmesinin gücü ve etkinliği Alevilerde Mevcut. Bu güç vakit geçirmeden hayata geçirilmelidir. Belki yeniden Hünkar Hacı Bektaş Veli gelmez ama alevler bugün de Hacı Bektaş veli'ye gidebilirler Hacı Bektaş Veli'nin düşüncelerini hayata geçirebilirler Haydi tekrar haykiralim Çocuklara kıymayın efendiler.Ne yeni kerbalalar yaşansın nede kimse Hüseyin olsun. Bütün insanlık imanlı kardeş olsun.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum