CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN UZATTIĞI EL
15 Aralık 2025, Pazartesi 21:21Ülkemizde son dönemde tanık olduğumuz değişimlerin her biri bir devrim niteliğinde. 15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından organize edilen hain darbe girişimi devletin içimizdeki ve çevremizdeki tehlikelere karşı uyanmasını ve hızla önlem alınması için girişimlerde bulunmasını sağladı.
Devlet-millet bütünleşmesinin önündeki tüm engeller tek tek bertaraf edilecekti. Bunun için her şeyden önce esaslı bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardı. Nitekim, milyonlarca insanın aidiyeti olan Alevilik Bektaşilik artık görmezden gelinemezdi!
Buraya bir küçük parantez açarak; konu gündeme geldiği ilk günden itibaren Alevilik Bektaşilik ile sınırlamadan, Caferî ve Arap Nusayrî Alevi kardeşlerimizi de kucaklayıcı bir anlayışla hareket edilmesi önerimizin son dönemde sahada görülmesinden duyduğum memnuniyeti de ifade etmek istiyorum.
Ancak, önemle vurgulamak gerekir ki; hem ülkemizin yönetici kadrosu ve halkına ve hem de tüm dünyaya örnek olacak değişimi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en yüksek makamında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan başlattı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN HÜSEYİN GAZİ ZİYARETİ
8 Ağustos 2022 tarihinde Ankara’nın Mamak ilçesinde bulunan Hüseyin Gazi Türbesi ve Cemevi’ni Muharrem Yası Orucunun açılması vesilesi ile ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihi önemde bir konuşma yaptı.
Mezhepler arasında yüzlerce yıldır kavga konusu olmuş bir yaraya parmak basan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an ile birlikte, Ehl-i Beyt’in de İslâm Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa tarafından tüm Müslümanlara emanet olarak bırakıldığını ifade ediyordu:
“Müslim’de nakledildiğine göre Hz. Peygamber vefatına yakın bir zamanda şöyle buyurmuştur, “Ey insanlar dikkat ediniz ben bir beşerim, Rabb’imin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranızdan gitmem yakındır. Sizlere hukuku ağır iki kıymetli emanet bırakıyorum. Birincisi Allah’ın kitabıdır. O’nda nur ve hidayet vardır. Allah’ın kitabına sımsıkı sarılın, onunla meşgul olun, onu öğrenin, öğretin, hükümlerini de anlayın. İkinci emanet, Ehl-i Beyt’imdir. Ehl-i Beyt’im hakkında Allah’tan korkmanızı hatırlatırım” ve devamında Peygamber efendimizin bu buyruğu maalesef Kerbela'da çiğnenmiş, yüreklerimize kıyamete kadar dinmeyecek bir acı bırakmıştır.”
Ehl-i Beyt evlatları yüzlerce yıl zulüm gördüler. Şehit edildiler.
İslâm görünümlü İslâm düşmanları Hz. Peygamber’in “sirat-el müstakim”e uzanan mirasını yok etmek için Müslümanlar içerisine nifak ve fitne soktular.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında bir önemli detaya daha değinmişti:
“Hepsinden öte, bizim imanımızın ve inancımızın merkezinde Allah’a ve Resulü’ne kayıtsız şartsız bağlılık yanında, Resulullah’ın Ehl-i Beyt’iyle ona dost ve ümmet olan herkesi sevmek de vardır. Ehl-i Beyt’i sevmek bize Kur’an-ı Kerim ayetleriyle ve sahih hadisi şeriflerle de sabitlenmiş bir vecibedir.”
Bu sözler, “Ehl-i Beyt’i seveni sev, sevmeyenden uzak dur” şeklinde ifade edebileceğimiz “tevella ve teberra” ilkesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da ifade edildiğini göstermektedir.
Bu sözler hem 1400 yıllık İslâm dünyasının içine atılan fitnenin ateşini söndürmek için ve hem de ülkemizde kardeşlik içinde bir arada yaşamak için hayati derecede önemlidir.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN HACIBEKTAŞ MESAJI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2022 yılında, Hüseyin Gazi Türbesi ve Cemevi’inde yaptığı konuşmanın tesadüf veya “retorik” olmadığı, 11 Ekim 2025 tarihinde, Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu tarafından, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hibe ettiği Hacıbektaş ilçesindeki arsa üzerinde inşaatı süren cemevi için yapılan açılış törenine gönderdiği mesajdan da anlaşılıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ehl-i Beyt sevgisini “insanlığı selamete ulaştıracak bir kurtuluş gemisi olarak” ifade ediyordu:
“Peygamber Efendimiz; “Allah’ı sizi rızıklandırdığı için sevin, beni Allah’ı sevdiğiniz için sevin, Ehl-i Beytimi de beni sevdiğiniz için sevin” buyurmuştur.
Türk Milleti, İslam ile müşerref olduğu ilk yıllardan itibaren Ehli Beyt’e hürmet ve bağlılıkta fevkalade bir titizlik sergilemiştir.
Milletimizin asırlardır varlığını ve birliğini muhafaza eden bu muhabbet ışığı, bugün de önümüzü aydınlatmaktadır.
Bizler de Ehli Beyt sevgisini bütün inananların ortak paydası ve insanlığı selamete ulaştıracak bir kurtuluş gemisi olarak görüyoruz.”
Tarihsel önemdeki bu yaklaşımın, sadece Alevi Bektaşilere yönelik olarak anlaşılmaması gerekir.
Bu yaklaşım, İslâm içinde yüzlerce yıldır süregelen fitneyi kökünden bitirecek bir duruştur.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN UZATTIĞI EL
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ehl-i Beyt sevgisi ve bağlılığını en yüksek mertebeye yerleştiren duruşu, Alevi Bektaşiler ile Caferiler ve Arap Aleviler için hayati derecede önemlidir.
Çünkü, yüz yıl yok sayılan, varlığında da horlanan ve katliamlara uğrayan kesimlerin Ehl-i Beyt yoluna bağlılığını teyit ediyor ve değer veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ehl-i Beyt sevgisini “insanlığı selamete ulaştıracak bir kurtuluş gemisi olarak” ifade edişi, hem Türkiye’de yaşayan Ehl-i Beyt sevdalıları için, hem de dünyanın her yerindeki Müslümanlar için büyük anlama sahiptir.
Mezhepçi fitne ile toplumu bölmek, çatışmaya sürüklemek isteyen kesimlere en önemli ve tayin edici cevabı Cumhurbaşkanı Erdoğan vermiştir.
Her şeyden önce şunu belirtmeliyiz ki, son yüz yılda, nüfusunun çoğunluğu Sünni Müslümanlardan oluşan hiçbir ülkenin en yüksek makamında bulunan herhangi birisi böyle bir açıklama yapmamıştı.
Dolayısıyla, yıllardır dile getirdiğimiz, “Alevi ve Sünni kardeşliği ve birliğinin temeli Ehl-i Beyt sevgisinde birleşmek olmalıdır”, tezimizin bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da sahiplenilerek ifade edilmiş olması, Alevi Bektaşilerin taleplerini dinleyecek ve çözümüne katkı verecek makamın adresini de belirlemiştir.
Aynı şekilde, Ehl-i Beyt sevgisi ile dolu vatandaşlarımıza yönelik nefret suçlarının takibinde de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumunun belirleyici olacağını/olması gerektiğini düşünüyorum. Önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından takibi titizlikle yapılan nefret suçlarına yönelik şikayetlerin sonuçsuz kaldığı konusunda son dönemde artan şikayetleri göz önüne alarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonun bizzat iktidar mahfillerinde anlaşılıp anlaşılmadığının flu bir alan yarattığını da eklemek istiyorum.
Öte yandan; Alevi Bektaşi çevrelerinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının anlaşıldığını söylemek çok güçtür. İslâm dünyasında bugüne kadar gelen temel çatışma konusunda ülkenin en yetkili makamından yapılan açıklamanın sevinçle karşılanması gerekirken, siyasi polemikler tarafından rehin alınmış bir Alevi Bektaşi toplumu ile karşı karşıyayız.
Türkiye’nin teröre karşı bütünleşme hamlesinde dahi nerede duracağına karar veremeyen, faşist terör örgütü PKK’nın siyasi manevralarında istismar edilmek istenen, hem devletle ve hem de hükumetle bağımsız ve kendi talepleri çerçevesinde ilişki kurmakta zorlanan veya engellenen Alevi Bektaşilerin de artık kendi inanç dünyaları dairesinden olayları analiz ederek ses verme zamanı geldiğine inanıyorum.
Bu bağlamda, Alevi-Bektaşi Güçbirliği Platformu’nun inanç önderleri, akademisyenler ve aydınlarla birlikte büyük bir emeğin ürünü olarak ortaya koyduğu “Alevi Raporu” çok kıymetli bir adımdır.
“Alevi Raporu”nda ifade edilen talep ve değerlendirmeler de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu “insanlığı selamete ulaştıracak bir kurtuluş gemisi olarak” Ehl-i Beyt sevgisinin tüm vatandaşlarımızın ve hatta bütün Müslümanların birlik ve beraberliğinin çimentosu haline gelmesi vizyonunu güçlendirecektir.
Bu bakış açısıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzatttığı elin farkına varmak ve karşılık vermek, Alevi Bektaşi toplumunun Türk milletinin eşit ve onurlu üyeleri olarak barış içerisinde bir arada yaşamalarına tarihi katkıyı yapacak adım olacaktır.



Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum