ETNİK MİLLİYETÇİLİĞİ SAVUNMAK HAK, ALEVİLERİN HAKLARINI SAVUNMAK SUÇ MU?
07 Ağustos 2025, Perşembe 23:36Alevi islam inancı ile hiçbir ilgisi olmayanların, Alevi dernek ve vakıflar üzerindeki tahakkümü devam ediyor. Öyle ki, yıllardan beri Alevilerin haklarını ve çıkarlarını savunan vakıfların başında gelen Cem Vakfını, iktidarla işbirliği içerisinde olmakla suçlamaktadırlar. Öyle bir yoğun propağanda yürütüyorlar ki, yazdıkları ve söylediklerinin büyük bir çoğunluğu yalan-yanlış, hatta iftiralara dayanmaktadır.
Bu sözde "eski solcuların" Cem Vakfı hakkında ileri sürdükleri ithamlar özetle şöyle ;
1-İktidarlarla işbirliği içindeler.
2-Aleviliği, kişisel menfaatleri için kulllanıyorlar.
3-Alevileri devlet eliyle asimile ediyorlar.
4-Alevi kitlesini dincileştririyorlar.
Cem Vakfı, 2 Temmuz 1993'te ki Madımak katliamından sonra kurulan ilk alevi vakfıdır. Açılımı şöyledir; "Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı"dır. Dolayısıyla, Cumhuriyet ilkelerine karşı olan bir parti ya da iktidarla işbirliği içerisinde olmaları mümkün değildir.
O halde, bu 1980 öncesi solculuktan kendisini kurtaramayanlar neden Cem Vakfını hedefe koyuyorlar?
1-Cem Vakfı hem ulusal, hem uluslararası hukuk alanında Alevilerin haklarını savunmuş, açtığı davaları kazanmış bir vakıftır. Örneğin; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Aleviler lehine verdiği karar, Cem Vakfı tarafından açılan dava sonucunda verilmiştir.
2-Cem Vakfı kuruluşundan itibaren gerek yazılı gerekse görsel yayınlar aracılığı ile Alevi islam inancını kaynakları ile birlikte yeniden güncellenmesine önemli ölçüde katkı sağlamıştır. (Cem dergisi, Cem radyo, Cem Tv, Cem Vakfı Yayınları)
3-Cem Vakfı Kurucusu ve Onursal Başkanı Prof. Dr. Sayın İzzettin Doğan, hem emeğini hem bilgisini hem de maddi imkanlarının tümünü; bu vakfın hizmetine sunmuş bir alevi dedesi ve önderidir. Yani bırakın çıkar elde etmeyi, kendi şahsi malını ve gelirini vakfın amacı doğrultusunda kullanmış çok değerli bir şahsiyettir.
4-Bugün Cem evlerinde hizmet veren dedelerin, zakirlerin ve cenaze hizmet görevlilerinin büyük çoğunluğu Cem vakfı tarafından eğitilen kişilerdir.
5-Alevilerin devlet kurumları nezdinde temsili, İzzettin Doğan Dedenin çalışmaları sonucunda sağlanmıştır. Bu Aleviler için kazanılmış hak değil midir?
6-Bugün devletin bir kurumu olan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cem Evi Başkanlığı bu mücadelenin bir ürünüdür. Alevilerin hak ve talepleri kısmen de olsa bu kurum aracılığı ile yerine getirilmektedir. Elbette bugün kü bütçe ve etkinlikleri yeterli değildir. Bu bütçenin ve etkinliklerinin artırılması için bütün Alevi-Bektaşi kurumların birlikte ortak bir mücadele yürütmesi gerekmez mi?
7-Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda emeği bulunan ve bu devlete vergisini ödeyen Alevilerin haklarını istemesi doğal değil mi?
8-Cem Vakfı, "Marksist-Leninist" bir parti değildir. Cem Vakfı Alevi incancını ve değerlerini savunan bir vakıftır.
Yukarıdaki gerekçeleri daha da çoğaltabiliriz. Ancak, Cem Vakfına gerçek dışı iddia ve suçlamarda bulunanlara şu soruları sormamız da gerekmiyor mu?
1-Etnik milliyetçiliğe destek olmakla Aleviliğin ne ilgisi bulunmaktadır?
2-Eğer gerçekten anti-emperyalist iseniz, etnik milliyetçilerin emperyalist ülkelerle ilişkilerine neden sessiz kalıyorsunuz?
3-Etnik milliyetçilerin bir örgütü olan PYD-YPG'nin ABD'den ve İSRAİL'den almış olduğu paralara ve binlerce tır silaha neden tek bir kelime söz etmiyorsunuz?
4-Alevi İslam inancını istismar edip, etnik milliyeçiliği savunan bir partide miletvekili-belediye meclis üyesi olanlara neden karşı çıkmıyorsunuz?
5-Kırk bin Alevinin katliam sorumlusu olan İdrisi Bitlis-i-Yavuz Selim ittifakını güncellemek isteyenlere neden bir cevap veremiyorsunuz?
6-Cumhuriyet ve laiklik karşıtı olan işbirlikçi Şeyh Said ve Said-i Nursi'yi savunanlara neden karşı çıkmıyorsunuz?
Sonuç olarak, Cem Vakfını alevi toplumunda tecrit etmek isteyenler, alevilerin hakları ve istekleri için hiçbir çaba harcamazken, bu uğurda mücadele edenleri " işbirlikçi" "asimilasyoncu" olarak ilan etmelerinin hiçbir gerekçesi ve dayanağı bulunmamaktadır. Bunların amacı, Alevi toplumunu etnik bir partiye monte ederek çıkar sağlamak ve fonlandıkları çevrelere hizmet etmekten başka bir hedefleri bulunmamaktadır.
Alevi toplumunun büyük çoğunluğu bu toprakların kültüründen, inancından kopmuş olanlara hiç de sıcak bakmamakta, destek de vermemektedir. Bu da ülkemiz için bir kazançtır. Devleti yönetenlerin tüm bu amaç ve hedefleri göz önünde bulundurarak, Alevilerin yasal haklarının verilmesi ve Alevi inancının resmi olarak tanınması için bir an evvel karar almasının zamanı gelmiş ve geçmektedir. Ülkemizin birliği ve dirliği için bu kararın alınması elzemdir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum