İstanbul
12 Ağustos, 2025, Salı
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

YUNANİSTAN ALEVİLERE HANGİ HAKLARI VERDİ?

10 Ağustos 2025, Pazar 12:11

Yunanistan Alevilere hak mı verdi?

Son günlerde sosyal medyada bir yalan dolaşıma sokuldu.

Yunanistan’ın 31 Temmuz 2025 günü meclisten geçirdiği bir torba yasada yer alan bazı maddelere göre, Alevilere bazı haklar tanıdığı iddia ediliyor.

Yunanistan meclisinde 31 Temmuz 2025 tarihinde kabul edilen bir torba yasada bulunan bazı maddeler, Türkiye’de “Yunanistan Alevilerin haklarını tanıdı” şeklinde tanıtıldı.

Sosyal medya üzerinden yürütülen bu tanıtım kampanyasının öncülüğünü, Seyid Ali Sultan Dergahı’nı işgal eden Ahmet Kara Hüseyin’in 2 ve 3 Ağustos günlerinde düzenlediği etkinliğe katılan Alevi Vakıflar Federasyonu kurucu başkanı Doğan Bermek ve ekibi yapıyor.

Ocakzade veya Bektaşi Babası gibi herhangi bir vasfı olmadığı halde, etrafında topladığı ve “12’ler Heyeti” adını verdiği bir takım zorbalarla Seyid Ali Sultan Dergahı’nı işgal altında tutan Ahmet Kara Hüseyin, Yunanistan’ın meclisten geçirdiği yasal düzenlemelerin baş aktörü durumunda.

Yeni düzenlemeleri Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın öncülüğünde yürütülen hukuk mücadelesi ile kazanılan “AİHM kararlarının uygulanması” olarak lanse eden AVF kurucu başkanı Doğan Bermek ise, bu tanıtımın “Türkiye ayağı”!

PEKİ, GERÇEKLER NEDİR?

Yunanistan gerçekten Alevilere hak mı tanıdı?

Yunanistan meclisinden geçen yasal düzenlemeler gerçekten “AİHM kararlarının uygulanması” mıdır?

Elbette, ikisine de hayır, diyoruz.

Ahmet Kara Hüseyin ve Doğan Bermek bu aldatmacanın tanıtım ayağını neden üstlendiler, bunu bilemeyiz.

Biz size sadece gerçekleri anlatacağız.

YUNANİSTAN’DAKİ ALEVİLERİN TEK GÜVENCESİ LOZAN ANTLAŞMASIDIR!

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Yunanistan devleti ülkede yaşayan Alevilere herhangi bir “hak” vermemiştir.

Tersine, Yunanistan, Alevilere yönelik Lozan Antlaşması’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini 100 yıldır yerine getirmemekte ve bu tutumunda direnmektedir.

Lozan Antlaşması’nda Alevileri de kapsayan Yunanistan’ın yükümlülükleri nelerdir?

Antlaşmanın 1. Bölümü’nün 37 ile 45. Maddeleri kapsayan 3. Kesiminde “Azınlıkların Korunması” ele alınmıştır.

Burada yer alan 37. Madde, yani başlangıç maddesi şöyledir:

Madde 37 — Türkiye, 38.den 48.e dek Maddelerde belirtilen hükümlerin temel yasalar [Les Lois fondamentales] olarak tanınmasını ve hiç bir yasa, hiç bir yönetmelik ve hiç bir resmi işlemin bu hükümlerle çelişkili ya da onlara aykırı olmamasını ve hiç bir yasanın, hiç bir yönetmeliğin ve hiçbir resmi işlemin söz konusu hükümlere üstün sayılmamasını yükümlenir.

40. Maddede ise, “harcamaları kendilerince yapılmak üzere, her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul ve benzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapına bakımından eşit bir hakka sahip bulunacaklardır.” hükmü vardır.

Yine 41. Madde şu hükmü bağlamıştır:

Müslüman olmayan azınlıklara ilintili Türk yurtdaşlarının önemli oranda bulundukları kentlerde ya da kasabalarda, bu azınlıklar Devlet bütçesi Belediye ya da benzeri bütçelerde eğitim, din, ya da yardım amacıyla genel gelirlerden verilecek paralardan yararlanma ve ödenek ayrılması konusunda hakça bir pay alacaklardır. Söz konusu paralar ilgili kurumların, yetkili temsilcilerine ödenecektir.

42. Madde ise, “Türkiye Hükümeti söz konusu azınlıkların Kiliseleri, Havraları, mezarlıkları ve öteki dinsel kurumlarına her türlü koruyuculuğu göstermeyi yükümlenir. Bu azınlıkların bugün Türkiye’de bulunan Vakıflarına ve dinsel ve yardım kurumlarına her türlü kolaylığı gösterecek ve izinleri verecek ve yeni dinsel ve yardım kurumları kurulması için, benzeri öteki özel kurumlara sağlanmış olan gerekli kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir.” hükmünü içermektedir.

43. Madde’de “Madde 43 — Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları, inançlarına aykırı ya da dinsel ayinlerini bozucu herhangi bir işlem yapmaya zorlanamayacaklar” hükmü yer alırken, 44. Madde ise, bu maddelerin “uluslararası toplumu ilgilendirici nitelikte yükümler getirdiğini ve onların Milletler Cemiyetinin güvencesi altına konulmasını” ve anlaşmazlıkların “Milletler Cemiyeti Andlaşmasının 14. Maddesi uyarınca, uluslararası nitelikte bir anlaşmazlık gibi sayılmasını” tarafların kabul ettiğini hükme bağlar.

Bunun yanında, bu bölümün Yunanistan’ı bağlayan kısmı ise, 45. Madde’dir. “Azınlık Hakları” bölümünün son maddesi şöyledir:

Madde 45 — İşbu Kesim hükümleri ile Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıkları için tanınan haklar, Yunanistan tarafından da, kendi topraklarında bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır.

YUNANİSTAN ALEVİLERE NE VERDİ?

Alevi Vakıflar Federasyonu kurucu başkanı Doğan Bermek’in “AİHM kararlarının uygulanması” diyerek tanıtımını üstlendiği yeni yasal düzenlemeler olmadan da, sadece Lozan Antlaşması hükümlerine göre uygulanması gerektiği halde, ülkede yaşayan Alevilerin dergahları, cemevleri tanınmadı!

Vakıflarına el konuldu!

Dini eğitim almaları engellendi!

Yunanistan Alevileri Lozan Antlaşması’ndan bugüne kadar yok saydı!

Seçek yaylasında yapılan yağlı güreş etkinliklerini dahi “yüksek güvenlik kodu” ile izledi.

Yağlı güreşlere terör eylemi muamelesi yaptı!

Tekkelerin bakım ve onarımlarını engelleyerek yıkılmasına neden oldu!

Halkın ziyaretlerini engelleyemediği Seyid Ali Sultan Dergahı’nı “arkeolojik yapı” olarak kayıt edip onarım ve bakım izni vermedi!

Lozan Antlaşması hükümlerini 100 yıldır uygulamayan Yunanistan neden şimdi bu yasal düzenlemeyi yaptı, diye sormak yerine, tüm Alevileri ahmak yerine koyup, “AİHM kararlarının uygulanması” sözleri ile Yunanistan adına devlet tanıtım görevini üstlenmenin nedenlerini araştırmayı okurlara bırakıyoruz.

YENİ YASAL DÜZENLEMELER LOZAN ANTLAŞMASINI ÇİĞNİYOR!

31 Temmuz 2025 tarihinde Yunanistan meclisinden geçerek yasalaşan torba yasada 4301/2014 sayılı Kanun'un (A’ 223) 2. maddesine yapılan eklemelerde Alevileri ilgilendiren 49 - 53. Maddeler.

49. Madde ile, Lozan Antlaşması’na aykırı olarak, Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığı çatısı altında “Trakya Bektaşi Alevi Müslümanları Dini Topluluğu” adı altında bir yarı resmi idari birim oluşturuluyor.

Ayrıca, Lozan Antlaşması hükümleri tüm ülkede yaşayan azınlıkları kapsadığı halde, bu kuruluş sadece Trakya bölgesinde hukuki varlık gösterebilecektir!

Diğer illerde yaşayan Alevi Bektaşiler şimdiye kadar olduğu gibi, dini örgütlenme yasağı mağduru olmaya devam edecekler.

Aynı yasal düzenlemenin 50. Maddesi ise, Trakya bölgesinde devlet denetimi dışında Alevi Bektaşilerin dini örgütlenme hakkını da gasp ediyor:

Trakya’daki mevcut ibadethaneler ve ibadet yerleri (cem evleri, türbeler ve tekkeler), gelecekte Trakya’daki Bektaşi Alevi Müslümanları tarafından kurulacak olanlar dahil olmak üzere, yukarıda adı geçen dini tüzel kişiliğe ait sayılır. Bu ibadet yerleri, bu tüzel kişilik tarafından yönetilir ve temsil edilir.

Yani, Yunanistan kendi kurdurduğu “Trakya Bektaşi Alevi Müslümanları Dini Topluluğu” dışında hiç kimseye cemevi kurma, tekke ve türbeleri sahiplenme hakkı vermiyor! Cemevi kurmak için bu kurumdan izin alınacak!

Osmanlı döneminden kalan dergah, türbe ve tekkeler ise, yasal düzenlemenin 51. Maddesinde belirtilen “Trakya Bektaşi Alevi Müslümanları Vakıflarını Yönetim Komitesi”ne (Δ.Ε.ΒΑ.Μ.Α.Μ.Θ.) devredilecek!

Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanlığına bağlı olacak bu kuruluş eliyle Yunanistan devleti Alevi Bektaşilere ait tüm dergah, tekke ve türbelere el koymuş olacak!

İşte, Alevi Bektaşilere yönelik olarak “AİHM kararlarının uygulanması” ifadeleriyle reklamı yapılan Yunanistan devletinin yeni düzenlemeleri bunlar!

Kararı okur elbette verecektir.

Ama, bizim dikkati çekeceğimiz konu, en başta ve öncelikli olarak Yunanistan’da yaşayan Alevilerin Lozan Antlaşması hükümleri çerçevesinde haklarını sahiplenmeleri ve korumaları gerektiğidir.

Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar da Lozan Antlaşması’nın tarafı ülke olarak, Yunanistan’da yaşayan mağdur Alevi Bektaşi kardeşlerimizi sahiplenmelidir, sahiplenmek zorundadır!

ATANMIŞ İMAMDAN SONRA, ATANMIŞ DEDE

Anlaşılan o ki, Yunanistan Sünni Müslümanları bölmek amacıyla hayata geçirdiği “atanmış/seçilmiş dini görevliler” politikasını şimdi de Batı Trakya’daki Alevi Bektaşiler üzerinde deneyecektir. Atanmış dedelerin, babaların toplumda nasıl karşılanacağını şimdiden tahmin etmek güç değildir.

Öte yandan, Yunanistan’ın bir süredir “Yunan Alevisi” yaratma projesi gizli saklı bir girişim değildir.

Hatta, daha da ileri gidilerek, “Yunan Alevilerin” aslında kendilerini gizlemek zorunda kalmış Hristiyan Yunanlılar olduğu iddiası da son dönemde gündeme getirildi.

Dolayısıyla, Yunanistan devletinin çok kapsamlı “asimilasyon zorbalığı”na kılıf olarak kurulan “Trakya Bektaşi Alevi Müslümanları Dini Topluluğu”nun Türk, Arnavut ve Pomak Alevi Bektaşilere herhangi bir umut kaynağı olması mümkün görünmemektedir.

Tersine, Yunanistan bu ırkçı ve şoven girişimi ile aslında baltayı kendi ayağına vurmaktadır. Yunanistan’ın bu hatadan dönmesini umarım. Ancak, tüm dış politikasını Türk ve Türkiye düşmanlığı ekseni üzerine inşa eden Yunanistan rasyonel düşünmeyi başarabilir mi, bundan emin değilim.

Son notum, bizdeki “her hıyarım taze diyene tuzluğu kapıp koşanlar”a:

Piyon olmaktan kurtulun!

Kendiniz olun!

Alevi olun!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum