İstanbul
21 Ağustos, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2412.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66248.09$

ALEVİLER, DEVLET VE BARIŞ

19 Ağustos 2025, Salı 23:34

Yazımın ikinci bölümünü yazmaya başlamıştım ki, ilginç bir gelişme ile karşı karşıya kaldım/kaldık. (BİRİNCİ BÖLÜMÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN)

Önce, terör örgütü PKK’nın feshi sürecinde taraf olan DEM Parti’nin “masada bir Alevi dedesi de olsun” önerisine uygun olarak DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat da komisyona alındı. Böylece, DEM Parti’nin komisyona verdiği üye sayısı 4’e yükseldi!

Hemen ardından yine anlaşılmaz bir şekilde “Terörsüz Türkiye” sürecini ilerletmek üzere kurulan komisyonun gündem maddelerinden birisi Aleviler oldu!

Alevi Bektaşiler arasında tedirginliği artıran bu girişimler toplum içinde şu sorunun yaygın olarak sorulmasına ve tartışılmasına yol açtı: Alevileri terör sürecinin bir parçası mı ki, “Terörsüz Türkiye”sürecini yönetmek üzere kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”na önce bir Alevi dedesinin katılımı isteniyor ve ardından komisyonun gündemine Alevilerle bağlantılı konular dahil ediliyor?

Bu sorunun cevabını verecek bir muhatap bulmamızın zorluğunu düşünürken, iki yeni gelişme daha oldu.

Önce, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi kurucu başkanı Ali Arif Özzeybek kamuoyunda “devletin Alevi raporu” olarak konuşulan bir belgeyi MHP lideri Devlet Bahçeli’ye sunduğunu açıkladı.

ALEVİLERİ MANİPÜLE EDEN CHP YİNE SAHNEDE!

Bu gelişmeye paralel olarak, Alevi-Bektaşi toplumunda aşırı siyasallaşmış, çok marjinal ve küçük bir kesimi oluşturan, Hz. Muhammed’in amcası oğlu ve damadı, İslâm’ın kılıcı, Allah’ın arslanı Hz. Ali’ye hakaretlerinden ötürü (toplumda da genel kabul gören) “inkarcılar” olarak tanımladığım “taife”  Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kapatılmasını öne çıkaran bir sosyal medya kampanyası başlatırken, bu kampanyanın “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”ndaki sözcüsü de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olarak bilinen CHP oldu!

Önce, CHP’nin Kültür ve Turizm Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kapatılmasını talep eden bir açıklama yayınladı, ardından “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun aynı gün yapılan üçüncü toplantısında CHP’nin önerileri olarak sunulan 29 maddelik bir belgenin 28. maddesinde ise “Alevi yurttaşlarımıza hizmet edeceği düşünülen ancak yanlış uygulamaları nedeniyle muhataplarında karşılığı olmayan Kültür Bakanlığına bağlı olarak kurulan Alevi ve Cemevi Başkanlığı kapatılmalıdır.” şeklinde tutanağa geçirildi.

Alevi Bektaşiler kahir çoğunlukla Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasını talep ederken, CHP’nin (DEM Parti yerine!) kurumun kapatılmasını “muhataplarında karşılığı olmayan” gibi gerçekle uzaktan yakından ilişkisi olmayan bir gerekçeye sığınarak istemesinin toplumda büyük tepki yaratacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok!

2103 cemevinin 1300’ü aşkın bir sayıda doğrudan hizmet aldığı, 1700 kadar cemevinin başvuru dilekçesi, talep oluşturma ve diğer yollarla muhatap aldığı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın “muhataplarında karşılığı olmadığını” iddia etmek, Alevi Bektaşiler ile CHP arasındaki uçurumu gösteren somut bir veridir.

Terörsüz Türkiye sürecini koordine etmek üzere kurulan bir komisyonda Alevileri ilgilendiren konuların ne işi var, sorusu cevaplanmayı beklerken; meraklı okur haklı olarak soracaktır:

CHP’nin  Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı yerine, Alevi Bektaşilere hizmet verecek başka bir önerisi mi var?

Elbette, var!

CHP’NİN ALEVİLERE ÇÖZÜM ÖNERİSİ: DİYANET’E GİDİN!

23.12.2022 tarihinde, baş imzacıları CHP’nin bugünkü Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte, Engin Altay ve Engin Özkoç’un olduğu, toplam 132 millevetkilinin imzası ile Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruda, Cumhuriyet Halk Partisi Alevilerin muhatabının Diyanet İşler Başkanlığı olduğunı iddia etmişti!

Bunu zamanında yazdım. Toplumu uyardım.

Ama, CHP ile gözleri boyanan siyasallaşmış Alevi kitle, CHP’nin kendilerine Diyanet İşleri Başkanlığı’nı adres olarak gösterdiğini görmedi, görmek istemedi, kabul etmek istemedi.

Siyasal trolleşmenin acı sonuçlarından birisi insanların gerçeklere gözlerini kapatması ve aşiretçilik refleksi ile, taraf olduğu kesimde ne suç işlenirse işlensin, kabul etme ve savunma tepkisi vermesidir.

Şimdi, söz konusu başvurudan alıntı ile, CHP’nin Aleviler hakkında mahkeme önündeki samimi düşüncesini göstereceğim. Buyrun, birlikte okuyalım:

İptali istenen düzenleme; Alevi inancının Türkiye’de idari ve yargısal pratikte maruz kaldığı tanınmama ve ayrımcılığa uğrama sorununu çözmemekte; aksine, Diyanet İşleri Başkanlığı’na Anayasa ile verilen görev yok sayılarak genel idare içerisinde yer alan bir Bakanlık olan Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir başkanlık oluşturularak bir kültür biçimine indirgenmekte ve Alevilik inanç özgürlüğü kapsamından çıkanlmaktadır.” (Sayfa 40)

Yani, CHP’nin, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kuran kanun kararnamesine karşı oluşu, “Diyanet İşleri Başkanlığı’na Anayasa ile verilen görev yok sayılarak” kurulmasıdır!

CHP’nin “Alevilerin muhatabı DİB’tir” ısrarı dilekçede elbette bir kez geçmiyor. İşte, 41. Sayfada farklı bir yorum:

Anayasa’nın 136. maddesi gereğince görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bünyesinde bu yönde bir düzenleme yapılmadığı gibi aynı maddede Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlerinin kanun ile belirlenmesine yönelik özel düzenleme de yok sayılarak bir CBK ile düzenleme yapılması da kanunilik ilkesini zedeleyen bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yani, CHP’ye göre Alevilerle ilgili düzenleme Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde yapılmalıydı!

Olur ki, eğer Anayasa Mahkemesi hakimlerinden konuyu anlamamış olanlar vardır, diyerek olsa gerek, CHP dilekçesinde ısrarını tekrar ediyor:

Bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz. 112 sayılı CBK, 22/6/1965 tarih ve 633 sayılı Diyanet işleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunu’nda düzenlenmiş konularda düzenleme yapmaktadır.

Yani, CHP’ye göre, Alevilerle ilgili konular 633 sayılı “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” ile düzenlendiği için yürütme organı ayrıca bir kurum kuramaz, kurmamalıdır!

CHP ALEVİLERE NEDEN DİYANET’İ GÖSTERİYOR?

CHP mahkeme önünde Alevilerle ilgili “iş ve işlemlerin” DİB tarafından yapılması gerektiğini açıkça savunuyor!

Ama, Alevi seçmeni görünce, başka telden çalıyor!

Elbette, bu alıntıları vermekteki amacımız, Alevi Bektaşilerin gündemin hassasiyetinden kaynaklanan tedirginliği yanında, yine ve yeniden bir istismara uğrama tehlikesine dikkati çekmektir.

DEM Parti ile birlikte terörsüz Türkiye sürecini koordine edecek komisyonun önüne hesapta olmayan ve olmaması gereken bir konuyu getiren CHP’nin oynadığı tiyatroyu, Alevi Bektaşileri istismar etme amacını, onların gerçek düşüncelerini ortaya koyarak göstermek istedim.

Bu arada, Diyanet İşleri Başkanlığı ile herhangi bir ihtilafım olmadığını da belirtmek isterim. Ancak, Alevi Bektaşilerin çeşitli olumsuz tecrübelerden kaynaklı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı dışında bir kurumsal temsiliyeti onayladığını da biliyoruz.

Burada, enteresan olan soru, halen Alevileri uzaktan yakından ilgilendirmediği halde, “Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılsın” naraları atanların, hangi amaç ve menfaat çerçevesinde, Alevileri Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlamak isteyen CHP ile birlikte yol yürüdükleridir.

Dolayısıyla, teröre binlerce şehit vermiş Alevilerle ilgili meseleleri “Terörsüz Türkiye” sürecini koordine etmek amacıyla kurulmuş bir komisyonun gündemine getirmek, samimiyeti kendinden menkul, süreci sulandırmak ve çarpıtarak manipüle etmekten başka bir amaca hizmet edemez.

Öte yandan şunu da vurgulamak gerekir ki, terör örgütü ile iltisaklı olduğu yönünde kamuoyunda güçlü kanaat oluşmuş bir partiden milletvekili olan bir şahıs da bu komisyonda Alevi Bektaşileri temsil edemez!

NE YAPMALI?

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kuruluşunun ve hizmet vermeye başlamasının Alevi Bektaşilerde büyük bir sevinç yarattığını öncelikle tespit edelim.

Yukarıda da verdiğim resmi veriler ışığında cemevlerimizin % 70’i aşkın bir oranda kurumdan hizmet aldığı açıktır.

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kuruluşundan itibaren verilen desteklerle cemevlerinin statüsü güçlendirildi. Özellikle de son iki yıl içerisinde Alevi Bektaşi toplumunun kültürel ve manevi talepleri devlet nezdinde daha da görünür hale geldi.

Dini istismara ve yurtdışı kaynaklı Ali’siz Alevilik projelerine set çekildi. Önceki başkanlar Özzeybek ve Özdemir’in ilkeli duruşları, Alevi Bektaşi toplumunun büyük kesiminde güven ve umut yarattı. Özdemir’e karşı yapılan yoğun kara propagandaya rağmen, “Hakk-Muhammed-Ali” diyen büyük çoğunluk devlet ile toplum arasında tüm aracıların kaldırılarak samimi diyalog kurulmasına olumlu cevap verdi.

Bu çizginin sürdürülmesi, Aleviliği siyasal hesaplara alet etmeye çalışanlara karşı dik durulması, toplumun değerleriyle bağdaşmayan marjinal gruplara karşı tevhide bağlı Alevi Bektaşilere sahip çıkılması ve toplumun geniş kesimlerinin güvenini kazanmış bir kurum olarak Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın devletin Alevilerle kuracağı diyalogun merkezinde yer alması, hayati derecede önemlidir.

Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın koordinasyonunda ocaklar, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte Alevi Bektaşilerin belirlediği bir sürecin verimli olacağı aşikardır.

Ancak,“Terörsüz Türkiye” sürecini koordine edecek bir komisyonun içinde Alevi Bektaşilerin sorunlarını da gündeme getirmek, şu anda büyük bir yaygınlıkla paylaşıldığı üzere, “devlet bizi de terör örgütü ile bir mi tutuyor?” sorusunun tedirginliğine neden olmaktadır.

Alevi Bektaşi toplumu, tarih boyunca incitildiğinde kolay toparlanmayan, ihmal edildiğinde kolay kazanılmayan bir topluluktur. Bu hassas inanç topluluğunun güvenini kazanmak, devletin en büyük sorumluluğudur.

Unutmayalım: Alevi toplumu incitilirse, kolay onarılmaz!

Yorumlar

  • yorum avatar
    Şeyh hamit erten
    20-08-2025 13:47

    Bir Alevi dede,siyim diyerek siyasete bulaşması.akebinde barış sürecinde,ki gelişen birleşimlerdeki atılan adımlardan kendini kurulan masada ğörmesi Alevi, linkten ve dede,likten daha çok siyasi ğörmesi. Demektir.Şimdi insana sormazlarmı senin dede,lik sıfatınla barış denen veya barış söylemi ile kurulan masada yer alman alevilerin törür eylemlerinde bulunarak tc devletine karşı bir baş kaldırısı ve eylemimi olmuş sorusunu akla getiriyor. Yoksa pkk örgütünün fes edilmesi ateşin senin kucağında kalma planlarımıdır. Alevi Bektaṣi toplumunu bu Tür toplara koyma yetkisini nerde aldın diye sorarlar. İçimizde bir ötekileştirme şöylemleri varken. Alevi toplumunun bir kısmının resmen ali,siz muhammetsiz söylemlerin tavan düzeyinde,iken birden bire CHP nin kalkıp dünden hemen bugüne diyaneti ısrar,la ğöstermesi,akebinde alevi bektaşi cem evi başkanlığının kapatılması söylemi alevi bektaşi toplumu nu bir yerlere hızla cekme düşüncesini akla getirmektedir.bunları sormak gerekir.Aşk ile

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum